5. Bölüm: Hazırlık

49 9 0
                                    

🎧(Nightcore) Hooked

Telefonu kaldırdığım gibi aynaya doğru ilerledim. Bu kıyafetlerle kaç gündür yatıp kalkıyorum acaba?

Aklıma iş için Kwang'a geri dönüş yapmadığım geldi. Hala şarjda olan telefonumu alıp Kwang'ı aradım. Birkaç saniye içerisinde açıldı.

"Günaydın Kwang nasılsın?" dedim konuşmayı başlatarak.
"Günaydın. Bende iyiyim teşekkür ederim sen?" dedi.

"İyiyim bende. Hemen konuya gireyim. Ben iş teklifini kabul edemeyeceğim," dedim olaya girerek.

"Neden bir şey mi var?" diye sordu.
"Hayır ondan değil de ben motoru süremiyorum ki," dedim.

"O bir şey mi canım patron ayarlar onu. Ayrıca bizim sipariş şirketimiz büyük olduğu için istersen patrondan izin alabilirim. Beni kırmaz o," dedi hevesle.

"Harbi mi? Çok iyi o zaman ben sana bugün dönüş yaparım," dedim Dokmai'nin izin vereceğini umarak.

"Tamamdır," dedi.
"Okulda görüşürüz o zaman," dedim.
"Görüşürüz," dediğinde telefonu kapattım.

Dokmai'yi fazla bekletmemek için makyaj yapmaktan vazgeçtim. Zaten hayatımın çoğunluğunda da ihtiyacım olmadı. Daha önce giydiğim eşofman takımını giydim.

Dokmai'nin gelmesine 5 dakika kaldığını gördüğümde son hazırlıklarımı yapıyordum. Dişlerimi fırçalamyacağımdan ağzımı suyla çalkalamaktan başka seçeneğim yok.
Odaya dönüp çantama birkaç şey attıktan sonra yüzyıllık ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım.

Dokmai'nin daha gelmediğini gördüğümde yorulmamak için kaldırma oturdum. Bir iki dakika sonra bembeyaz arabasıyla karşımda belirdi.
Dokmai her zamanki kızıl saçlarını düzleştirmiş, gri tonlarında gözleriyle uyum içindeydi.

"Hoş geldiniz efendim," dedi arabanın kapısını kapatırken.
"Hoş bulduk. Nasılsın?" diye sordum.

"İyi," dedikten sonra yol almaya başlamıştık bile.
"Nereye gidiyoruz?" dedim.

Dokmai "Önce bir konu hakkında konuşmamız gerek," dediğinde bunun iyiye işaret olmadığını anladım. "Peki dinliyorum," dedim ona dönerek.

"Warunee ablanla aynı okuldası-" dayanamayıp sözünü kestim.

"Nee! B-benim ablam hâlâ... İnanmıyorum," dedim.
Dokmai sustuğumu görünce derin bir iç çekerek konuşmasına devam etti.

"Bu senin için zor olabilir ama alışacağını düşünüyorum. Öncelikle ablanın adı Malai ve sen onun kopyasısın. Bu yüzden hemen fark edilirsin ve emin ol ki bu senin açından eski hayatına dönmekten daha beter," dedi hızını kesmeden.

"P-peki planın ne?" diye sordum. Sanki bu planı ezberleyip gelmiş edasıyla
"Önce saçların. Onları ya boyatacağız ya da peruk takacaksın. Başka çare yok," dedi.

Başımı aşağı yukarı sallayarak dediklerini onayladım.
"Gözlerin," dedi sözlerine devam ederken.
"Onunkini tıpatıp aynısı. O yüzden lens takacaksın," dediğinde birkaç saniye duraksadı.
Elini eşofmanımın kapşonuna doğru gitti ve kapşonumu kafama geçirdi. "Bunu başından asla çıkamayacaksın," dedi.

"Ne yani böyle sınıfta mı gezeceğim ben?" derken bağırmamak elimde değildi.
Dokmai beni sakinleştireceğini umarak "Sakin olmalısın. İşte birazdan bunları almak için mağazaya ve kuaföre gidecektik," dedi.

"Peki okulu kazandığımdan bu karar emin olabilirsin?"dediğimde Dokmai'nin gözlerinin önünden geçen düşünceleri okuyamadım. Boğazını temizleyerek
"Eminim çünkü yanlışın yok," dedi.

Perde ArkasıWhere stories live. Discover now