on altı

3.1K 269 39
                                    

" Lan Yıldo yoruldun mu?" Keyifli sesiyle sordu karşısındaki adama. Saatlerdir oyun havası oynamaktan teni hafif terlemiş, saçları nemlenmişti Altay'ın.

Ondan farksız olan Yıldırım birkaç saniye önce ona eşlik etmeyi bırakmıştı. " Sen de dinlen yavşak, nasıl enerji bu?" Dedi Yıldırım onun karşısından ayrılmadan önce. Davetlilerin çoğu ayrılmaya başlamış, düğün başladıktan sonra tamamen dolu olan sandalyeler boş kalmıştı.

Yıldırım bir sandalyeye bıraktı kendini. Yorulmamıştı, aksine keyifli hissediyordu. Altay ile yakın bir arkadaşlıkları olmamıştı hiçbir zaman. Altay ona yanlışlıkla mesaj atmasa muhtemelen birbirlerinin numaralarına da sahip olmazlardı. Yıldırım soğuk biri değildi ama insanlara karşı yıkılmak bilmeyen bir duvarı vardı...

Herkesle konuşur, sohbet ederdi ama kimseyle yakınlık kurmazdı; kuramıyordu belki de.

Dünyanın en boktan gününü bile geçirse bunu içinden yaşardı. Böyleydi, dışarı yansıtamıyordu kendini. Yaşayamıyordu bazı şeyleri, mahrum bırakıyordu ruhunu; hissetmekten, yaşamaktan.

Etrafa ufak bir göz attı. Çevresinde oturan birinin olmadığını fark edince cebinden sigarasını çıkardı ve bir dal alıp, dudaklarının arasına yerleştirdi. Yaktıktan sonra oynayanları izlemeye başladı. Mahallenin gençleri ortadaydı.

" İptal olmasaydı senin de düğününde oynayacaktık böyle. " Tanıdık sesi duyduğunda bakışları sabit kaldı.

" Altay'a niye numaramı verdin?" Bakışlarını Altay'ın üzerine çevirdi. Yüzündeki samimi sırıtması yer yer geliyor, daha sonra kendini müziğe kaptırıp, gidiyordu.

Açelya üzerindeki şalı düzeltip, geriye yaslandı. Bakışları Altay'dan farksız bir şekilde göbek atan kocasını buldu ve gülümsedi. " Arkadaş olursunuz belki dedim, kötü mü oldu? "

Yılmaz üzerindeki bakışları hissettiği gibi çarpık gülümsemesiyle eşine bakmıştı. Ona göz kırptı ve önüne döndü. Yıldırım ağabeyinin hareketine ufak bir tebessüm ederken göz ucuyla Açelya'ya baktı.

" Arkadaş mı arıyodum ben? Hiç de haberim yok bak. " Alaylı sesiyle konuştu.

Açelya kaşlarını çattı. " Yıldıray amca ne kadar aksini istese de, Yılmaz da ben de senin mutluğunu istiyoruz Yıldırım. "

Yorgun ve aşağılayıcı bir bakış yerleşti Yıldırım'ın yüzüne. " Altay ne alaka yenge? Niye o? Bak bir şeyler çevirmeye kalkışmana laf bile etmiyom.

Açelya şüpheli bakışlarla Yıldırım'a baktı. " Kız başkasından mı hoşlanıyon yoksa?" Şalına sarılıp, etraftakilere kısa bir bakış attı. " Ay hangisi? Burda mı?"

Yıldırım gözlerini devirdi. " Onu mu dedim ben? Memnunum halimden. Uğraşma boş yere, hem abimin haberi var mı bundan?"

Açelya gözlerini kaçırdı. En başta fikrin çıktığı kişi Yılmaz'dı aslında. Altay hakkında bir şeylerden şüphelendiğinde öylesine bir şaka yapmıştı Açelya'ya. Açelya da bu şakayı değerlendirmişti. Yılmaz'ın numara olayından haberi yoktu tabii, bilmiyordu.

" Yok, olmasın boşver. Hem ben arabuluculuk yapmıyom ki, belki arkadaş olursunuz. Altay bu mahallede bulup bulabileceğin en iyi insanlardan biri hem. " İçtenlikle konuşurken gözleri parlamıştı Açelya'nın.

Yılmaz ile yaklaşık altı yıldır evliydiler ve bu yıllar içerisinde ailede neler olduğunu az çok biliyordu. Yıldırım, hayatına babasının istediği gibi devam ediyordu.

Yılmaz ise olabildiğince bu durumu törpülemeye çalışıyordu. Açelya'da ona yardım ediyordu. Nişanı bile ikisi sayesinde atmıştı. Yoksa dönülemeyecek bir yola girmiş olacaktı Yıldırım.

Yanlış °BxB°Where stories live. Discover now