25. BÖLÜM

2.8K 273 22
                                    

Odaya girdikten sonra Zafer'i yakasından tuttuğum gibi duvara yaslamıştım. Bu sert hareketime karşı ağzından ufak bir inleme kaçtıktan sonra ağlamaya hız kesmeden devam etmişti.

"Neden ağlıyorsun lan?!" diye bağırdım. Yiğit kapıyı kilitlerken Aybars bizi ayırmak için elini uzatınca bakışlarımla bu hareketini engellemiştim. Aybars sinirimi gördükten sonra bizden birkaç adım uzaklaşıp Yiğit'in yanına geçmişti.

"Komutanım yemin ederim yalnış anladınız!" dedi Zafer kekeleyerek. Korkudan altına sıçması an meselesiydi ve bu hareketleri suçunu kabul ettiğini gösteriyordu.

"Ada dur konuşalım!" dedi Yiğit.

"Karışmayın! Beni sorguya çağırdınız o zaman kimse karışmayacak!" dedim. Zafer beni ittirmek için ellerini göğsüme koyunca kolumu boğazına yasladım duvara daha sert bastırdım.

"Komutanım!" dedi Zafer acıyla. Salya sümük ağlaması bir gram beni üzmezken sadece ona baktım.

"Ada sakinleş hadi güzelim dur bir dinleyelim." dedi Yiğit yumuşak bir sesle. Zafer'e biraz daha yaklaşıp kulağına eğildim.

"Ben elime düşen hainlere ne yaparım biliyor musun?" dedim. Korkuyla başını sağa sola salladı. Kolumu çektim ve tekrar yakalarından tutup yanımdaki koltuğun üzerine attım.

"Hayatını sikerim!" diye bağırdım. Zafer düştüğü yerden kalkamaya çalışırken Yiğit gelip kolundan tuttu ve oturttu.

"Konuşacağız!" dedi uyarı dolu bir sesle. Samimiyetten uzak bir şekilde gülümseyip kalçamı koltuğun tam karşısındaki masaya yasladım ve kollarımı bağladım.

"Anlat Zafer." dedi Yiğit. Aybars'a kal gelmişti. Bir bana bir Yiğit'e bir de Zafer'e ne yapacağını bilemez halde bakıyordu.

"Komutanım ben bir şey yapmadım ya siz bir anda neden benim üzerime geliyorsunuz?!"

"Kes lan yalan söylemeyi! Adam ol iki dakika!" dedim sinirle.

"BİR ŞEY YAPMADIM!" dedi boğazını yırtarcasına. O sırada odanın kapısı çalmaya başladı. Daha doğrusu kırılmaya çalışıyordu.

"ADA! YİĞİT! ÇIKIN DIŞARIYA HEMEN!" diye bağırdı Mehmet albay. Derin bir nefes alıp yüzümü sıvazladım ve Zafer'e ters bir bakış attım.

"Bu burda bitmeyecek biliyorsun değil mi?" dedim sesimi yükselterek.

"AYBARS!" Mehmet albay bir kez daha bağırmıştı.

"Ya komutanım!" diyerek Yiğit'e ve Aybars'a yardım dileyen bakışlar atan Zafer'i görmezden gelerek kapıyı açtım. Mehmet albay sinirden kıpkırmızı olmuş, çatık kaşlarıyla bana bakıyordu.

"NE YAPIYORSUNUZ LAN SİZ?!"

"Sorgu." dedim sakince. Mehmet albayın karşısında bu sakinlikle ve umursamazlıkla konuşmak benim için şu an intihardı. Bunun bilincindeydim ama tek istediğim Zafer'i yakmaktı.

"Burası sorgu odası mı yüzbaşı?!" Mehmet albay bağırmaya devam ederken etrafa toplanan meraklı erlere baktım.

"Her şeyin bir açıklaması var." dedim sakinliğimi koruyarak. Mehmet albay içeriye baktıktan sonra gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

"Hemen odama! YİĞİT, ADA, AYBARS SİZ ÜÇÜNÜZ HEMEN ODAMA!" diye resmen gürledi.

"Zafer?" diye sordum dehşetle.

"YÜZBAŞI!" yumruklarımı sıkıp kendime sakin olmak için telkinler vermeye başladım. Sakin olmalıydım. Kesinlikle ve kesinlikle bir profesyonel olarak sakinliğimi korumalıydım!

GÖREVWhere stories live. Discover now