4.Bölüm: İç Ses

60 0 0
                                    

"Lanet olsun, bu biraz hızlı oldu." dedim. Korkuyordum.

"Belki de senin için gelmemişlerdir."

"Ne yapacağım? Burada bekleyecek miyim?"

"Hayır. Bilmiyorum. Git ve bir yere saklan, tartışacak zamanımız yok."

Hemen koridora gittim ve arka taraftaki kapılardan birine girdim. Burası Haven'in odasıydı. "Nereye saklanacağım?" diye düşünürken bir kapı gördüm. Karanlıkta ne kapısı olduğunu anlayamadım. Camı vardı, balkon kapısı mıydı? Gidip dibinden baktım. Tabii ki zemin katta balkon kapısı yerine bahçeye açılan bir kapı daha mantıklıydı.

"Kaç Zahir, senin için geldiler."

Bu da ne? İçimden bir ses duyduğumu düşündüm. Belki de kendi kendime konuşuyordum.

O sırada içeriden konuşma sesleri geliyordu. İçimdeki ses yüzünden mi yoksa giriş kapısı ile aramda kalan duvarlardan mı bilmiyorum, ne konuştuklarını anlamıyordum ama Haven'ı riske atamazdım. Polislerin evi arama olasılığı yüksekti. Arkama baktım, "Üzgünüm Haven." dedim içimden ve sessizce kapıyı açarak bahçeye çıktım. Arkamdan kapatmayı unutmam mümkün olamazdı. Bahçe duvarla kaplıydı ve etrafında başka evler ve bahçeler vardı. Evin giriş kapısının tam tersinde kalan duvardan atlamak en mantıklısıydı. Ses çıkarmadan duvara çıktım ama atlamam pek sessiz olmadı. Polisler duymuş muydu veya duysalar önemseyecekler miydi bilmiyorum ama bu bahçenin ait olduğu evdeki insanlar duymuş olabilirdi. Sessizce evin duvarının dibine yaklaştım ve altında olduğum pencereden bir ışık yandı. Muhtemelen duymuşlardı. Daha çok eğildim. Elimden geldiğince sessiz ve hızlı hareket ederek evin ön tarafına geçtim ve arka sokağa çıkmış oldum. Sokak lambaları yanıyordu ama yoldan geçen birisi yoktu.

Yine bir ses duydum: "Hadi yine iyisin."

"Ne? Büyülendim filan mı, ne oluyor?" diye düşündüm içimden. Çok garip gelmişti, pek kendimle konuşuyorum gibi değildi bu.

"Hahaha! Korkma büyülenmedin Zahir."

"Ne oluyor? Sen de kimsin?"

"Boş ver şimdi bunu. Önce şu lanet yerden bir uzaklaş da sonra konuşuruz. Kaçmıyorum, merak etme."

Kafam karışmıştı. Böyle bir ses daha önce hiç duymamıştım. Her neyse, o haklıydı. Hızlı hızlı ara sokaklardan yürüyerek uzaklaşmaya başladım. Yeterince uzaklaştığımı düşündükten sonra hızımı azalttım ve "Orada mısın?" dedim.

"Her zaman buradaydım. Dışından konuşmana gerek yok, ben senin içindeyim Zahir."

"Nesin sen? Neden içimdesin? Benden ne istiyorsun?"

"Dur Zahir, sakin ol. Vaktimiz bol, ben hep seninleyim. Öncelikle senden bir şey istemiyorum-"

"O zaman içimde ne arıyorsun?"

"Sana sakin ol dedim, sözümü kesme de dinle. Büyü filan değilim. Ben senin her zaman içindeydim. Varlık, ruh, melek, ses... Bana ne istiyorsan onu de, ben de ne olduğumu bilmiyorum çünkü. Dediğim gibi, her zaman içindeydim ama sen beni duymuyordun. Beni engelleyen bir şey vardı, ne olduğunu bilmiyordum ama hissediyordum. Anneni ve babanı kaybettikten sonra zayıfladığını fark ettim ve nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde bugün beni ilk defa duydun. Açıkçası benim de kafam karışık. Gerçi senin kadar olamaz sanırım."

"Bir iç ses mi? Cidden böyle şeyler oluyor muydu hayatta?"

"Oluyormuş demek ki."

"Vay canına." çok şaşırmıştım ve etkilenmiştim. Tuhaf bir duyguydu, ilk kez böyle bir şey yaşıyordum. Sanki kaç kere yaşayacaksam...

"Kayboldun, değil mi?"

"Ah... Seninle konuşurken nereye yürüdüğüme dikkat etmemişim."

"Çok güzel ya, onca yıldan sonra nihayetinde tanışıp konuşmaya başlıyoruz ve sen şimdiden suçlarını benim üstüme mi atıyorsun? Ayaklarını filan kontrol etmiyorum sadece içinde konuşuyorum, yani bana suç atamazsın."

"En azından bilmediğim bir yere girdiğimde uyarabilirdin."

"Kusura bakma seninle konuşurken nereye yürüdüğüne dikkat etmemişim."

"Bir de sen çıktın başıma."

"Konuşma da yolunu bul."

"Nerelerden geldiğimi bilseydim kaybolmazdım, değil mi sivri zekam?"

"Ben senin zekan filan değilim 'gerizekalı'. Geri dönerek geçtiğin yolları da mı hatırlayamıyorsun?"

"Oh, ne güzel ya! Şimdi de içimden bana söven bir sesle uğraşıyorum, başka derdim yokmuş gibi. Bu karanlıkta önümü zor görüyorum, neyi hatırlayacağım? Neyse, hallederim ben şimdi." dedim ve ileri yürümeye devam ettim. Sokaklarda yol soracak insan da yoktu ki, bomboştu her yer. Gerçi sormak iyi bir fikir miydi? Akşam yayınlanan haberleri izleyememiştim. Eğer polisler gerçekten beni bulduysa yüzüm de haberlerde çıkmış olabilirdi. Dikkatli olmam gerekiyordu, kendi yolumu kendim bulmalıydım. Bir sokağa daha saptım. Biraz yürüdükten sonra birkaç insan gördüm, "O da ne? Ne oluyor orada?" dedim içimden.

"Görmüyor musun? Üç kişi bir olmuş, herifi dövüyorlar."

"Gerçekten de öyle."

"Şerefsizler, bir kişiyi üç kişi döver mi lan? Siz na-"

"Lanet olsun. Aynı şeyi gördük, değil mi?"

"Evet, bıçakladılar adamı gözümüzün önünde."

"Ölmüş müdür?"

"Ölmüştür tabi lan, görmedin mi kaç kez çıkarıp soktular? Delik deşik oldu adam. Çabuk onlar seni görmeden önce git bu sokaktan."

"Ah... Sanırım çok geç."

"Koş Zahir!"

DEVAM EDECEK...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PsikopatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin