Bölüm dört

50 5 8
                                    

Namjoon dördüncü kattaki erkekler tuvaletinden çıktığında, yandaki koridora sırtını dayamış bir şekilde bekleyen arkadaşını gördü. Yanına ilerleyip kolunu omzuna attı. "Yah, beni mi bekliyordun?"

Yoongi esnedi. "Bir an deliğe düştün sandım."

Meşalelerin aydınlattığı koridorda yürürlerken yanlarından tek tük öğrenciler geçiyordu. Bir fare yerdeki devasa halının ucunu kemiriyordu. 

"Kalemini buldun mu? Jimin'de miymiş?" dedi Namjoon. 

"Hayır, bende değil dedi ama Parvati geçen gün kahvaltıdan sonra onun yerden aldığını görmüş. Eminim diyor, bir ara tekrar soracağım." diye yanıtladı Yoongi. Onun için pek sorun değildi. Pahalı da olsa, tek kalemi o değildi nasıl olsa ama kendi kendine yazması için zar zor büyülediği tek kalemiydi. O yüzden çok seviyordu. O gün de, kahvaltıdan sonra nefret ettiği Kehanet dersini ekip Boynuzlu Kule'ye çıkacak ve yatarak ödev yapacaktı. Yattığı yerden dünyadaki en tehlikeli on tılsımın listesini söyleyecek, kalem de yazacaktı. Ama cebinden düşürdüğünü fark etmeyip kuleye çıkınca eli boş kalmış ve mecburen Kehanet dersine girmişti. 

O çocuğun da -kendisinden sadece bir yaş küçük olduğunu bilmesine rağmen çocuk diyordu- arkadaşları gibi beceriksiz ve salak olduğu barizdi. Gryffindor'du bir kere, kanında vardı. Büyük ihtimalle bedava kalem bulduğuna sevinip almış sonra da kaybetmişti. Her ne ise, Yoongi'nin sorunu değildi. Kalemini istiyordu ve alacaktı. Ayrıca alttan alttan bir Gryffindor'u korkutmaktan zevk aldığını da reddetmiyordu. O çocukla biraz daha uğraşacaktı.

"Min Yoongi'nin tüy kalemini bulsam kızlara satardım." dedi Namjoon sırıtarak. 

Yoongi güldü, "Daha neler."

"Bilmiyorum, bence o kadarını yapabilecek birkaç kişi vardır. Hatta bu baya iyi bir fikir... Kullanmadığın eşyalarını bana versene, satayım." 

Yoongi Namjoon'a cübbesinin altından el hareketi çektiğinde Namjoon gülmesini kesmeye çalışıyordu. 

"Eğer bir eşyam daha kaybolursa senden bilirim Joon." dedi Yoongi gözlerini devirerek. Merdivenlere geldiklerinde Namjoon'un kolunun altından çıktı. "Ben sahaya gidiyorum." dedi. 

Namjoon kafasını salladı. "Ben de Bayan Ollie'ye kitapları teslim edeceğim. Seokjin'in dersi beşte bitiyormuş."

"Yemekte görüşürüz o zaman."

"Tamamdır." 

Yoongi bahçeye çıkmak için alt kata inerken Namjoon da kütüphane katına çıkmak için hareket eden merdivenlere yürüdü. Etrafındaki tablolar, Namjoon'u severdi. Birkaç tanesi el salladı. Namjoon gamzelerini belli edecek şekilde gülümsediğinde çiftlik manzaralı tablodaki bir kız bayılıyormuş gibi yaptı. Dans eden koca karılar ise Slytherin'li öğrencileri sevmemesine rağmen Namjoon'a mendil salladılar. 

Nihayet devasa kütüphaneye vardığında rutubet ve eski kitap karışımı koku etrafını sardı. Yavaşça cam kapıları açtı ve tezgahın arkasındaki Bayan Ollie'ye küçültüp cebine koyduğu kitapları çıkarıp verdi. Onun kaydı tamamlamasını beklerken biri tarafından izlendiği hissine kapılıp arkasına baktı. Ahşap rafların önündeki kızıl saçlı kızla göz göze geldi ve kız hafifçe gülümsedi. 

Arada sırada o kızla karşılaşırdı. Sadece Ravenclaw olduğunu biliyordu. Bir de derslerinde iyi olduğunu, çünkü ortak derslerinde profesörler onu öne çıkarmayı severdi. 

Jin olsa çok hoşlanırdı. diye düşündü Namjoon. Gerçi abisi sene başından beri sınıflarından bir kızla çıkıyordu. Belki de ben hoşlanmışımdır.

Tüy Kalem | yoonminWhere stories live. Discover now