final chapter

553 52 67
                                    

Annemler Edgar'ı aptalca bir kursa yazdırmak istiyorlardı. Sabah kahvaltıda bu konu gündemimizi o kadar yoğun bir şekilde işgal etmişti ki, ebeveynlerim en sonunda dayanamamış, Edgar'ı da yanlarına alarak kursun yolunu tutmuşlardı. Apar topar evi terk edip bana onlarla gitmek ister miyim diye sormadıkları için belki de alınmam gerekirdi, ama açıkçası umurumda bile değildi. Hatta bu durumun işime geldiğini bile söyleyebilirdim, çünkü evde yalnız kalmak beni oldukça mutlu ediyordu. Üç çocuklu bir ailenin ortanca ve tek kız çocuğu olarak söyleyebilirdim ki, beş kişinin yaşadığı bu evde yalnız kalmak inanılmaz zordu. Abim çoğu zaman evin yolunu bulamadığı için onun yokluğu kolay elde edilebilir bir ödüldü, ama annemler ve Edgar için aynı şey geçerli değildi. Hal böyle olunca, tek başıma kalmak, abimin evde olduğu zamanlar gürültülü bir şekilde korkunç şarkılar dinlemesinden, Edgar'ın video oyunlarının sesinden kurtulmuş olmak beni inanılmaz bir şekilde rahatlatıyordu. Anlayacağınız yatağıma uzanmış, bilgisayarda bir şeylere bakarken keyfim oldukça yerindeydi. Ta ki zil çalana kadar.

Anında yüzüm düştü ve istemeye istemeye yatağımdan kalktım. Bu kadar erken gelmelerini beklemiyordum doğrusu. Kapıya doğru yürürken, "İnsan niye yanına anahtar almaz ki?" diye söylendim. Bu annemlerin de, abimin de çok sık yaptığı bir şeydi ve bir noktadan sonra ben yokken eve nasıl girebildiklerini düşünmeye başlamıştım.

Kapıyı açarken yanlarına anahtar almadıkları için onlara kızmaya başlamak üzereydim ki, karşımda bulduğum adam bana söylemek istediğim ve söyleyebileceğim her şeyi anında unutturdu.

"Merhaba, Mona," dedi Harry, bana hafifçe tebessüm ederek. Yemyeşil gözleri anında gözlerime kilitlenmişti. Yüzünde öyle karizmatik bir ifade vardı ki, bana hemen çok feci şeyler düşündürmeye başlamıştı bile. Rüzgârın dağıttığı saçlarından alnına düşen bir tutamsa bambaşka bir hikâyenin konusuydu.

Başımı hafifçe sallayıp daldığım hayal âleminden çıktım. "Merhaba." İçeri girebilmesi için önünden çekildim. "Geçsene."

"Teşekkürler," dedi nazik bir şekilde ve içeri girdi. O doğruca salona ilerlerken kapıyı kapatıp peşinden gittim. Harry salona benden önce girip tekli koltuğa yerleşti. "Edgar yok mu?"

"Bugün çalışacağınızdan haberim yoktu," dedim, bu duruma ne kadar bozulduğumu çaktırmamaya çalışarak. Bana kimse Harry'nin geleceğini haber vermemişti. Eğer verselerdi onun karşısına kesinlikle aptal bir atlet ve şortla çıkmazdım. Süslenip püslenirdim de demiyorum, ama daha güzel bir şeyler giyinmeyi deneyebilirdim. Hoşuna gideceğini, dönüp bana tekrar bakacağını bilsem soyunurdum bile.

Harry arkasına yaslanıp son derece sakin bir şekilde konuştu. "Sana neden söylemediler bilemiyorum, ama Edgar ile bugün çalışacağımızı konuşmuştuk. Bana planın iptal olduğuna dair herhangi bir şey söylenmedi."

"O zaman kısa sürede dönerler herhalde." Düşünceli bir şekilde ona baktım. "Annemle babam Edgar'ı da alıp, onu kursa yazdırmaya gittiler. Kung Fu, Karate ya da öyle bir şeye. Küçük kardeşimi profesyonel bir katile dönüştürmeye çalışıyorlar da."

Harry bu dediğime güldü. "Kung Fu ya da Karatenin masum bir dövüş sporu olduğunu sanıyordum?"

"Güven bana, kesinlikle öyle değil." Aklıma gelen anılar sebebiyle yüzümü buruşturdum. "Eski erkek arkadaşım Kung Fu biliyordu ve bilirsin, Kung Fu denince insanın aklına Kung Fu Panda falan gelir. Ama onun yaptığının tombul tatlı bir pandanın yaptığı Kung Fu ile alakası bile yoktu. Kendisi de, Kung Fu'su da oldukça agresifti."

Harry tek kaşını kaldırdı. "Neden onunla birlikteydin o zaman?"

Omuz silktim. "Ölçüyü kaçırmadığı sürece, sertlikten hoşlanırım."

take off all your clothesWhere stories live. Discover now