1. bölüm

6.8K 437 296
                                    

Goryeo krallığı

Kapımın vurulması ile gir iznini verdim "Prensesim, kral min Gyu sizi çağırıyor" kafamla onaylayıp çıkmasını emrettim. Üzerimdeki hanboku düzeltip yanımdaki cariyeler ile babamın yanına gittim. Önünde saygıyla eğilip işaret etti yere oturdum.

"Kralım beni niçin çağırmıştınız"

"Joohyun sana güzel haberlerim var"

majestelerinin tek kız evladıyım ne kadar belli etmese de bana düşkün biridir.

"dinliyorum majesteleri"

babamı dinlerken aynı zamanda bardaklara bitki çayını doldurdum.

" Joohyun evleniyorsun" babamın dediği şey duraksamama neden oldu. Daha yirmi yaşındaydım. Babama asla karşı çıkamayacağımın da farkındayım ama sormak istedim. "Kiminle?" İçtiği çayı masaya bıraktı "velihat prens Kim Taehyung"

Benim için velihat ya da başka bir mertebe nin bir önemi yok benim için bana sevgi göstere bilecek mi orası önemli. Sesim olduğundan daha da kısık çıktı "peki düğün ne zaman efendim?" Babam sorduğum sorudan memnun olmuşçasına kafasını salladı.

"İki hafta sonra" babamın odasından çıktıktan sonra soluğu abim de aldım. Onun elinden birşey gelmez biliyorum ama en azından saçımı okşar. Annemi kaybettikten sonra en küçük ve tek abim hep yanımda oldu. Anne yerini tutamaz ama bana verdiği sevgi bir miktar da olsa içimde ki özlemi dindiriyor.

Abim bahçe de ok çalışması yaparken arkasına yavaş ve sessiz bir şekilde yanaşıp kulağına doğru bağırdım "Jongin" ne yi o kadar uzun bağırmışım ki abim sonunda kulaklarını tutup acı içinde yüzünü buruştur du. Başımı alıp kolunun altına sıkıştırdı. "Kaç kere bana ismimle hitap etme dedim sana"

Abimin azarlar gibi kurduğu cümleye gülmeye başladım "tahta daha oturmadan sana nasıl majesteleri derim" şaşkınca bir o kadar da komik sorduğum soruya gülmeden edememişti. Yanında çocuklaştığım tek kişi Jongin diğer iki abimle çok resmi bir ilişkimiz var eh annelerde farklı olunca aramızda ki soğukluk daha da artıyor.

Abimin kolundan kurtulup yavaş adımlarla yürümeye başladım biliyorum ki bir şey olduğunu tahmin edip o da arkamdan gelecek. Ellerini belinde birleştirip tahmin ettiğim gibi arkamdan gelmeye başladı.

Beraber oturduğumuz göl kenarında ki büyük kayalıklara doğru adımlarımı hızlandırıp en büyük kaya parçasının üzerine oturdum. Abim istifini bozmadan beni itekleyip yanımda yerini aldı. Başımı omzuna koyup gölü seyretmeye başladım.

"Ee Joohyun ne zaman anlatacaksın?" Başımı omzundan kaldırıp içimdeki sıkıntıyı paylaştım "evleniyorum" sıkıntılı söylediğim cümleden abimin yüzünde gülücükler açtı "bende bir şey var sandım Joohyun" abimin benim evlenmeme bu kadar sevineceğini bilseydim karşıda ki kuğulara anlatırdım derdimi.

"Abi ya sevmezse beni hem daha yirmi yaşındaydım" kafasıyla beni onaylayıp "doğru seni sevmeye bilir" abime göz devirme den edemedim ne biçim teselli veriyor öyle "ama elbet sever" ellerini saçıma götürüp saçlarımla oynamaya başladı "hem seni evde çok bile besledik. Annemiz on beş yaşında evlenmiş babamla"

abimin dediği şeyle hem yüzüm asılmış hem de mutlu olmuştum "demek ben bu sarayda fazlalığım" abim gözlerini kocaman açıp bana baktı "kim dedi onu Joohyun" gözümle kendisini işaret ettim. "Doğru söylemiş" başımı tekrar abimin omzuna koydum.

Etrafı seyrederken istemeden de olsa prens taehyung u düşündüm. Onun ilk ve tek resmi karısı olacağım doğru ama benim bilmediğim kaç cariyesi var orası muamma. Seungwan ın sesiyle dalıp gittiğim yerden gözlerimi ayırdım.

Promise KTHWhere stories live. Discover now