2. bölüm

3.4K 391 145
                                    

Bütün hazırlıklar tamamlanmış herşey dört dörtlük bir şekilde ilerlemişti. Bugün evleniyorum, iki hafta boyunca hiç Taehyung u görmedim daha doğrusu göremedim kendisi çok meşgul olduğu için hiç yanıma uğramamıştı. "Prenses hazırsanız çıkalım" yüzümü Seungwana döndüm "hazırım"

yüzüme sahte bir gülümseme bahşedip ayağa kalktım. Diğer kızlar gibi vedalaşma lüksüm olmadığı için dün akşam abim ile sabaha kadar ağlamıştım. Beni sustura bilmek için baya çaba sarf etmiş en sonunda daha çok ağlarsam gelinlikte görünen en çirkin prenses olacağımı söyleyip susmamı sağladı.

Ne kadar inanmasam da bir ihtimal kötü görünürüm diye önlemimi aldım. Saraydan ayrıldığım an gözlerim istem dışı dolmuş ve daha fazla dayanamayıp at arabasının içinde ağlamaya başladım. Saraya geldiğim de kendimi toplayıp hanbokumu düzeltim.

"Prenses inelim mi?" Seungwan a gülümsemekle yetindim. Majestelerini zar zor ikna edip Seungwanın da benimle gelmesine karar aldı. Arabadan inip cariyelerin gösterdiği odaya geldiğimde burasının benim odam olduğunu anlamak zor değildi "Seungwan hariç hepiniz çıkabilirsiniz"

Odaya girdiğimizde rahatlamak için Seungwan ile sohbet ettik."prenses izninizle prens taehyung gelir birazdan" Zaman nasıl geçti anlamadım bile kafamla onaylayıp arkasından baktım. Acaba Taehyung ne zaman gelecek.

Zaman geçtikçe uyku daha ağır basıyor ama her an Taehyung gelebilir umudu ile uyumamak için direniyorum. Saat gece ikiyi bulduğun da gelmeyeceğine kanaat getirdim. Üzerimi değiştirmeden başımı yastığa koyup uykuya daldım.

****

İlk düğün gecemizde beni yanlız bırakacak kadar önemli olan şey neydi.

Sabah gözlerimi kamaştıran güneş ışığı ile uyandım. Etrafıma baktığımda Taehyung yanımda yoktu tahmin ettiğim gibi gelmemişti.

"Günaydın prenses" Seungwanın durgun çıkan sesinden sonra içime bir şüphe doğdu "birşey mi var Seungwan" "hayır prenses, ben size kıyafetlerinizi getireyim" bir şey var ama saklıyor yakında kokusu çıkar.

Hazırlanıp yemek yemek için cariyelerin götürdüğü yere gittim. Yemek masasın da ben taehyung ve Jin hyung vardı. Yakışıklılık bunlarda genetik galiba. Jin hyung bana bakıp gülümsedi "hadi ye utanmana gerek yok"

Gülümseyip yemeye başladım. Taehyung a göz ucuyla baktığımda göz göze geldik. Anlamdıramadığım sinirli gözlerle bakmaya başladı. İyide ben ne yapmıştım ki? "Eee Taehyung ile anlaşa bildiniz mi?" Kafamı kaldırıp mal gibi suratına baktım

Ne anlaşması eminim benim adımı bile bilmiyordur. "Neden sordun hyung?" Velihat Prens Jin omuz silkti "öylesine" "ben doydum" Taehyung ayağa kalkınca bende kalkmak zorunda kaldım ama miğdemin boşluğu ile. Jin in önünde saygıyla eğilip Taehyung un arkasından gittim.

Odamın önüne geldiğinde durdu. "Benim arkamdan gelme!" Sert çıkan ses tonu korkmamı sağlasa da içimde ki soruyu sormama engel değil "dün gece neden gelmedin?" Sorduğum soruya afallamış olacak ki gözleri benim yüzüm hariç her yerde gezindi.

"İşlerim vardı" başımı eğip hoyratça sormaktan çekinmedim. "İlk gecemiz den önemli ne işin vardı ki?" Bir anda yüzünü yüzüme yaklaştırdı "senden bile çok önemliydi." Arkasını dönüp yürüyeceği sırada dönüp bana baktı "prens hitabını kullan prenses"

Beni sevmediğini biliyorum ama beni küçük düşürecek hareketlerde bulunması çok yanlış. Başkaları bu konuda ne düşünür. Seungwan yanıma geldi "yemek nasıl geçti prenses" yüzümü buruşturdum "berbat" bir eliyle elimi tutup diğer eliyle de sırtımı sıvazladı. "Merak etme herşey güzel olacak"

Seungwan haklıydı herşey güzel olacak ama ne zaman. "Biliyor musun gece yanıma gelmedi" dolan gözlerimi elimin tersiyle silip devam ettim "ona neden gelmediğini sorduğumda işi olduğunu söyledi" Seungwan bana gülümsedi "belki önemlidir" burnumu çekip devam ettim.

"Benden önemliymiş öyle söyledi" Seungwan saçımı okşarken kapımın önünden sesler geldi. Merakıma yenik düşüp Seungwanın bacağından kafamı kaldırıp kapıya doğru ilerledim. kapıya kulağımı yasladığım da birileri konuşuyordu

İki kız sesi, sesleri kısık kısık gelmeye başladı. "Evet prens Taehyung ilk geceden prensesi yanlız bırakıp Mina nın yanına gitmiş" duyduğum şeyle kısa biran şok yaşadım yüzümü Seungwana döndüm "bana önemli işi olduğunu söyledi"

Ses çıkarmadan kızları dinlemeye devam ettim "prens Taehyung Mina yı çok seviyor olmalı ki prensesi bile görmüyor"ses git gide uzaklaşırken bende gözümün dolmasına engel olamıyordum. Beni ilk günden sevmesini beklemiyordum zaten ama bana az da saygı duyup tanımaya çalışmanı beklerdim.

Duyduklarımdan sonra yatağıma ilerleyip başımı yastığa koydum "yanlız kalmak istiyorum" Seungwan selam verip dışarı çıktı. Acaba nasıl bir kız ki Taehyung u kendine aşık etti. Uzun bir zamana kadar odadan çıkmadım, Zaten yanıma da Seungwan dan başkasıda gelmedi

Ne bekliyordum ki Taehyung beni merak edip gelecek mi? Ayağa kalkıp hanboku düzelttim sarayı gezsem hiç fena olmaz. Odadan dışarı çıkar çıkmaz gözlerim Seungwanı aradı. Biraz bakındıktan sonrada aradığımı buldum zaten. "Nereye prenses?" Gülümsedim "biraz temiz hava alalım" gülümseyip yanıma yaklaştı "gidelim prenses"

"kocaman sarayda nerde bu bahçe" benim hayıflanarak kurdum cümleyi Velihat Prens Jin duymuş olacak ki bana gülümseyip "sana yardımcı olabilirim prenses" kafamla onayladım "sevinirim Velihat Prensim" önünde saygıyla hafif eğilip doğruldum

Velihat Prens Jin ellerini beline arkasına koyup yürümeye başladı benim minik adımlarımda onu takip etti. Sonunda geldiğimiz bahçeye hayranlıkla baktım her yer kırmızı ve beyaz güllerle süslenmiş adını bilmediğim çiçek türleri bile var.

"Umarım beğenirsiniz prenses" gülümseyip Velihat Prense baktım "bayıldım mükemmel bir yer"aynı zamanda gözüm hayranlıkla etrafa bakınmaya devam etti. Velihat Prens önden yürümeye başladı bende yanına yaklaştım .

"Taehyung hemen insanlarla anlaşamaz, alışamaz prenses anlayışla yaklaşırsanız sevinirim" bunun bende farkındayım ama en azından soğuk davranmaya bilir. Ses çıkarma dan yürümeye devam ettim Velihat Prens ne derse desin benim aklım hala Mina adındaki kızda idi.

Biraz daha dolaştıktan sonra salıncakta oturan bedene kaydı gözüm. Taehyung bir kızla oturmuş kitap okuyur, yüzüne baktığımda kıza öyle içtenlikle gülümsüyor ki içimde parçalanan hayal kırıklığına engel olmamak mümkün değil.

"Taehyung ne yapıyorsun burda" prens jin'in sorduğu soruyla birlikte gözlerini kızdan ayırıp önce bana sonra prens jin' e döndü "kitap okuyorum" onun basit cevabına karşı gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Prens jin'in dediği imayı anlamamış olacak ki hâlâ saf bir şekilde etrafa bakmaya başladı.

"Siz ne yapıyorsunuz burda?" Taehyung un sorduğu soruyla prens Jin omuzlarını indirip kaldırdı "geziyoruz" Taehyung un yanında ki kız bana gülümseyip ellerini Taehyung un eliyle birleştirdi. Kızda ki gülümseme sinirimi bozmakla birlikte elini tutması sinirmi alt üst seviyeye çıkardı.

Ama aldığım terbiye bunu yapmamam gerektiğini savunup içimde ki ateşi bastırdı. Kızın aklına gelmiş olacak ki önümde saygıyla eğilip bana gülümsedi "merhaba Prenses ben Mina " demek Mina bu. Taehyung un önemli işi bu kızla vakit geçirmek.

Kıza sadece gülümsemekle yetindim mertebe olarak bende aşağıda olduğu için zaten eğilemem eğilmek istesem de yapmam zaten. Adının Mina olduğunu öğrendiğim kız tekrar eski yerini alıp Taehyung un yanına oturdu. Daha fazla kalbim buna dayanamayacağını anlayıp prens jin'e döndüm

"beni gölün kenarına götürecektiniz Velihat Prensim"

Promise KTHWhere stories live. Discover now