2. Bölüm

504 51 28
                                    

Sea, ase

Bu bölümü yazarken epey zorluk çektim. O yüzden,

lütfen oy verip bolca yorum yapın. 🥺

kaldığımız yerden devaaammsss

iyi okumalar

---


Önden kulübeden çıktığımda diğerleri de hızlı adımlarla dışarıya çıkmış ve sesin geldiği yönü anlamaya çalışmışlardı. Fakat ben onların aksine sesin geldiği yönü hemen anlamış ve arkamı dönerek onlara bakmıştım. "Beni takip edin." Hızlı adımlarla ve elimdeki silahla ormanın içine doğru koşarken onlarda arkamdan koşuyor arada bir tekrar duyulan 'yardım' çığlıklarıyla hızımızı arttıyorduk.

Gittikçe çoğalan ve yakınlaşan seslerle önümüzde epey kalabalık bir grubun olduğunu anlayıp tekrar diğerlerine bakarak sessizce, "Dağılın ve olabildiğince dikkatli olun." Demiştim.

Hızlıca başlarını onaylar şekilde sallayan Mark, Yoongi ve Hoseok hızlı adımlarla başka bir taraftan giderlerken ben ve Eponin de hiçbir yola sapmadan dümdüz ilerlemiştik.

Epeyce ormanın derinliklerine girdiğimizde gördüğümüz manzara ile aniden durmuş ve çalıların arasından karşımızdaki 30 a yakın zombi denilen o yaratık grubuna bakmıştık. Önlerinden koşan yaklaşık 17-18 yaşlardaki bir erkek çocuğunu kovalıyorlardı. Fakat çocuğun ayağının takılmasıyla yüz üstü sertçe yere düşmüş ve zorlanarak doğrulmaya çalışmıştı.

Tam da o sırada Eponin ile yerimizden fırlamış ve direkt olarak zombilere ateş etmeye başlamıştık. Eponin in elinde taramalı silahı yerine iki tabanca vardı. Benim elimde ise taramalı silahım.

Zombiler bizi fark ettiğinde önlerindeki çocuğu bırakmış ve bize doğru koşmaya başlamışlardı. Sayıca fazla ve bize çok yakın oldukları için ne yapacağımızı bilemeden sadece ateş etmeye devam ederken Hoseok, Yoongi ve Mark da silah seslerini duymuş olacak ki hemen yanımıza gelmiş ve bize yardım etmeye başlamışlardı.

Onların bu kadarcık bir grupla baş edebileceklerini bildiğim için silahımı indirmiş ve hızlıca yerde şaşkın bir şekilde burnu ve kaşı kanayan çocuğun yanına gitmiştim. Dizimin üstünde eğilip yüzüne bakmış ve o da hemen başını kaldırıp yüzüme baktığında neden bilmiyorum ama kanayan yaralı yüzü ve ağlamaktan kızarmış olan gözleri nedeniyle biraz acımıştım ona.

"İyi misin?" Hızlıca ve nefes nefese sorduğum soruya cevap vermeyip yüzüme bakmaya devam ettiğinde tek kaşımı kaldırmıştım. Fakat fazla üstelememiştim. Az önce yaşadığı aksiyon, korku ve şaşkınlıktan dolayı dilini yutmuş olabilirdi. O yüzden tekrar konuşmayıp onu yavaşça ayağa kaldırmış ve hâlâ zombilerle mücadele eden ekibime göz ucuyla bakıp kollarımı sardığım bedeni yavaşça köşedeki bir ağacın altına götürmüştüm.

"Korkmana gerek yok, artık güvendesin tamam mı?" Deyip onu ağacın altına oturtmuş ve tekrar yüzüne bakmıştım. "Buradan ayrılma, hemen geleceğiz." Dedikten hemen sonra ise hızlı adımlarla tekrar diğerlerinin yanına gitmiş ve yerde, üstündeki zombi ile boğuşan Mark a yardım etmek amacıyla zombiye sertçe tekme atmıştım. Zombi afallayıp Mark ın üzerinden düştüğünde ise belimin yan tarafından çıkardığım tabanca ile kafasına sıkmış, ardından ise elimi Mark a uzatmıştım.

O da hızlıca elimi kavrayıp onu kaldırmama izin vermiş ve kalktıktan hemen sonra ise sırtımı patpatlayıp, "Sağol adamım, yetişmeseydin ırzıma geçecekti." Demişti gülerek. Söylediği şeyle göz devirmiştim. Bu durumda bile şaka yapabiliyordu.

20 DAYS / TAEKOOKWhere stories live. Discover now