20. Bölüm

181 17 26
                                    

Merhabalar, nasılsınız? 

ben iyiyim :)

bol olaylı, geçişli ama güzel bir bölüm oldu

lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın

iyi okumalar, sizi seviyorum



---




Hissettiğim korku tarif edilemezdi. Tereddüt dahi etmeden bana çeşit çeşit hastalık enjekte etmişlerdi. Belki de günlerdir yemek yiyemememin,  yediğim bir lokma şeyi bile hemen geri çıkarmamın sebebi de buydu.

Hatta belki de... belki de sağ gözümün renk değiştirmesinin nedeni de buydu. 

Aklım almıyordu hiçbir şeyi. Öğrendiğim bu şeyler kaldırabileceğim türden değildi. Hiç mi korkmamışlardı ya ölürse diye? Hiç mi düşünmemişlerdi bunu? 

Gerçi, ölsem çok da umurlarında olmazdı gibi geliyordu bana. 

Binbaşı Kim ise tahminimi doğrularcasına ne yapacaklarını anlatmıştı odadaki herkese. Bana gerçekten de virüsü enjekte edeceklerdi. Bu zombiyi bu yüzden buraya getirmişlerdi. 

"Binbaşı, bu çok riskli. Böyle bir şeyi yapmak bana çok doğru gelmiyor."

Doktor Park ın sesini duyduğumda bakışlarım ona dönmüştü. O gerçekten de yapacakları şeyi şimdi, benimle beraber öğrenmişti. 

Binbaşı Kim, Doktor Park ın söylediği şeyle ifadesiz bakışlarını ona çevirmiş ve ardından birkaç adım atarak dibine girmişti.

"Risk alamayacaksanız çıkabilirsiniz Doktor Park." O kadar soğuk bir tonda konuşmuştu ki Doktor Park ın göz bebekleri anlık olarak korkuyla titremişti. 

Doktor Park hiçbir şey söylemediğinde Binbaşı Kim ona son bir bakış atıp geri çekilmiş ve odadaki bir diğer bilim insanına bakmıştı.

"Bay Brown, başlayabiliriz." 

Dediği şeyle adam başını sallamış ve yanındaki kadınla birlikte üstü malzemelerle dolu olan masanın üstündeki boş şırıngayı almıştı.

Bu sırada ise başkan oturduğu yerden dikkatle olan biteni izliyor, çıtını bile çıkarmıyordu. 

"Bakın, bana virüsü enjekte etmenize gerek yok. Zaten bir kere ısırıldım ve dönüşmedim. Eğer test etmek istediğiniz şey buys-" 

"Dönüşmediğini biliyoruz zaten Taehyung, amacımız taşıyıcı mısın yoksa antivirüs mü onu anlamak."

Binbaşı Kim sözümü keserek açıklama yaptığında hafifçe yutkunmuştum. Vazgeçmeyeceklerdi. Bana o virüsü enjekte etmeye kararlıydılar. 

Binbaşı Kim bakışlarını odadaki ekrana çevirdiğinde ben de onunla birlikte bakmıştım. Ekrana kalbimin atış hızı, kan değerlerim ve beynimin mr görüntüsüne kadar her şey canlı bir şekilde yansıtılıyordu.

O birkaç bir şeyle uğraşırken bu sefer başımı az önce eline boş şırınga tüpünü alan Bay Brown a çevirmiştim. 

Boynuna kadar sedyeye bağlanmış olan zombinin başının dibinde duruyor, yanındaki kadının yardımıyla zombinin kolundan şırıngaya enfekte olmuş kanını çekiyordu. 

Korkuyla titreyen gözlerimi Doktor Park a çevirdiğimde adeta ona yalvaran bakışlar atıyordum. O ise elinden bir şey gelmediği için sadece dolmuş gözleriyle bana bakıyor ve olduğu yerde duruyordu. 

20 DAYS / TAEKOOKWhere stories live. Discover now