Yeryüzünün Yaratılmasındaki Hikmetler

32 7 0
                                    


Yüce Allah şöyle buyuruyor:
Biz yeri genişçe yaydık ve onu pek de güzel düzenledik!
(Zâriyât: 48).

Canlıların güzel bir şekilde yerleşip kalmaları için Allah’ın yeryüzünü nasıl bir beşik gibi döşediğine bir bak! Canlılar için mutlaka yerleşip kalacağı bir mekan ve asla vazgeçemeyeceği gıdaya ihtiyaç vardır. İşte yeryüzü canlıların gıdası olan bitkilerle doludur ve onları sıcaktan ve soğuktan koruyan bir meskendir.

Aynı zamanda yeryüzü, insanların ve diğer canlıların pislikleri ve cesetleri gibi etrafa rahatsız edici kokular saçan nesnelerin gömüldüğü bir yerdir. Bu hususta yüce Allah şöyle buyuruyor: “Yeryüzünü hem dirilere, hem de ölülere bir toplanma yeri yapmadık mı?” (Mürseiât: 25-26). Bu ayetler yukarıda söylediğimiz şekilde tefsir edilmiştir.

Sonra yeryüzünün yolları, canlıların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bir yerden başka bir yere intikal etmelerine imkan verecek şekilde alçaltılmıştır. İhtiyaçlarını karşılamak ise her çeşit canlı, ekin ve bitkiler için nesillerinin devam etmesi açısından hayatî bir meseledir. Yüce Allah şu ayette dikkat çektiği gibi yeryüzünü yalpalamalardan ve sarsıntılardan uzak tutup, istikrarlı ve sabit kılmıştır:
“(Allah) kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma ve beslenme olmak üzere yerden sular çıkardı, orada odaklar yarattı ve dağları sağlam bir şekilde çaktı.” (Nâziât: 31-32-33).

Bu sayede canlılar ihtiyaçlarını karşılamak için yolculuk yapma, rahatlamak için oturma, sükûnete ermek için uyuma ve işleri için bir yerden başka bir yere intikal etme imkanına sahip oldular. Eğer yeryüzü insanların ayaklarının altında yalpalayıp sarsılsaydı, insanlar ziraat ve diğer meslekleri yapamaz, sonuçta huzur ve esenlik içinde bir hayat yaşayamazdı, insanların depremlerde yaşadıkları korku ve dehşeti, söylediklerimize örnek olması açısından gözünün önüne bir getir!

Umulur ki insanlar Allah’tan korkarlar, zulüm ve isyandan vazgeçerler. İşte bütün bunlarda, son derece büyük hikmetler vardır.

Allah yeryüzüne, özel bir ölçü içinde soğuk ve kuru bir özellik vermiştir. Eğer yeryüzünün kuruluğu aşırılığa kaçsaydı, o zaman yeryüzünün tamamı katı bir taş yığınına döner ve sonuçta ne canlıların hayatlarını sürdürebileceği bitkiler yetişir, ne de üzerine bina yapmak mümkün olurdu. İşte yeryüzündeki yumuşaklık, bütün bu işleri yapmaya imkan hazırlıyor.

Yeryüzünün yaratılmasındaki hikmederden bir diğeri de, kuzeyin güneyden daha yüksek olmasıdır. Bu sayede sular yeryüzünü sulayarak akarlar ve sonunda denizlere dökülürler. Bu durum tıpkı üzerinde su bulunan bir yüzeyin bir tarafının yukarı kaldırılıp, diğer tarafının aşağıda bırakıldığında suyun aşağıya doğru akmasına benziyor. Eğer böyle olmasaydı, sular yer yüzeyinde çok büyük birikintiler oluşturarak toplanır ve bu durumda yolları keserek insanların işlerini yürütmelerine engel olurdu.

Üzerinde düşünülmesi gereken şeylerden bir diğeri de, değişik faydaları ve renkleriyle birlikte Allah’ın yeryüzünde yarattığı madenler ve cevherlerdir. Bir çok işin yapımında ve yine zinet eşyası olarak kullanmaya yarayan bu madenler ve cevherler farklı türlerde ve renklerdedir.

Altın, gümüş, yakut, zümrüt, demir, bakır, kalay, kurşun, kibrit, mermer, alçı, neft gibi. İstenilse bu listeyi uzatmak mümkündür. Bütün bunlar, dünyayı mamur hale getirsinler diye, Allah’ın insanlar için yerin içinde gizleyip stokladığı nimetlerdir. Kullarını, yeryüzünü mamur hale getirmeleri ve ondan yararlanmaları noktasında Allah’ın onu nasıl yarattığına bir bak!

Evet, Allah yeri, dağların yaratılışından farklı olarak, insanların onu kolayca işleyebilmeleri ve ondan yararlanmaları için kolay ve yumuşak bir şekilde yaratmıştır. Eğer yer, dağlar gibi katı ve kuru olsaydı ondan yararlanmak mümkün olmazdı. Çünkü yerin ekilip biçilmesi ancak onun işlenebilir yumuşaklıkta olmasıyla mümkün olabilir.

✔️HİKMETLER (İmâm-ı Gazâlî Rahmetullahi Aleyh)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora