47-Kafe

61K 4.1K 1.3K
                                    

Doğu evimize dönemeden, annemler gitmek zorunda kalmıştı. Babam, aldığı bir telefon üzerine apar topar Ankara'ya gitmeye karar verdi. Bütün ısrarlarıma rağmen sebebini bana söylemeseler de, son derece ciddi bir durum olduğunu; düğünü erteleme fikirlerini bana sunduklarında anlamıştım. Açıklayabilecekleri bir şey olsa benden gizlemezlerdi biliyordum. Bu yüzden fazlaca üstelemeden durumu kabullendim.

Kerem Amca hariç, Çağan Ailesi'nin diğer fertleri de İstanbul'a dönünce yalnızlığımı Candaş'la paylaştım. Düğünümüz yalan olmuştu ve Doğu bir haftadır eve doğru düzgün uğramıyordu. Yüzünü neredeyse hiç göremiyordum.

Bir haftanın sonunda Candaş da gidince, yalnızlığı kucaklamak kaçınılmaz olmuştu.

Doğu'nun evde olduğu bir Pazar sabahı, hevesle kahvaltı hazırlamış, ufak ufak simidimi kemirerek onun duştan çıkmasını beklerken Nazlı'dan gelen mesajı okumak için telefonuma uzandım.

Nazlı: Kafedeyim, sen ne zaman gelirsin?

Gece: Doğu evde, bugün gelemem.

Nazlı: Akşam buluşalım o zaman?

Gece: Timi de dahil etsek?

Nazlı: Bana uyar.

Gece: Anlaştık o zaman. Doğu'nun bir işi çıkmazsa sekiz gibi geliriz.

"Görev yalnız o, iş değil." dedi tepemden bir ses.

"Mesajlarımı mı okuyorsun gizli gizli?" dedim telefonun ekranını ters çevirip masaya bırakırken.

"Gözüm çarptı bir an için." dedi omuz silkerek. Sonra eğilip elimdeki simidi ısırdı.

"Simitlerime dadanmasana Doğu!"

"Alt tarafı bir ısırık aldım sevgilim."

"Senin 'alt tarafı bir ısırığın' simidimin yarısını yok etti."

"Aman yemedik kıymetlini."

"Yo, gayet de yedin. Hem oturup doğru düzgün kahvaltı etsene sen. Neden ayaktasın?"

"Halletmem gereken birkaç şey var, çıkmalıyım."

"Hani bugün gitmeyecektin? Bir gününü bana ayıramaz mısın?" dedim küskünlükle. Bütün iştahım kaçmıştı yine.

"Haklısın güzelim öyle demiştim ama biraz önce acil bir haber aldım. Onu aradan çıkarayım, köstebeği de bulalım, her günüm ve her anım senindir. Çok özledim.." dedi dudağımdan kısa bir öpücük çalıp. Bu kısa öpücüklerden öteye geçecek vakti yoktu beyimizin, özlerdi tabi..

"Alp ne zaman dönecek aranıza?"

"Durum çözülene kadar açıkta hepsi."

"Anladım.. Bu Ceren Komutan tam olarak kim? Masal Teyze, adını duyduğunda çok gerilmişti."

"İstihbarattan."

"Çok açıklayıcı oldu."

"Babama vurgunmuş zamanında. Annem o yüzden haz etmiyor pek. Hâlâ öyle olduğu konusunda şüpheleri var sanırım. Babamın başının etini yiyor. Ama yakışıklı olunca böyle şeyler kaçınılmaz oluyor, adam ne yapsın?" dedi Doğu omuz silkerek.

"O ne demek şimdi? 'Tecrübe konuşuyor' mu demek istiyorsun?"

"Yani.. Bir Kerem Çağan olmasak da bizim de kendi çapımızda bir karizmamız var."

"Başlatma şimdi karizmana! Bir İclâl vakası daha yaşamak istemiyorum ben Doğu."

"O konulara hiç girmeyelim şimdi."

Gecenin En DoğusuWhere stories live. Discover now