35. Bölüm : Saklanan

245 22 26
                                    

Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Aydınla koltukta uyuya kalmıştık. Aydın bir kolunu belime sarmıştı. Saçları dağılmıştı. Gülümsedim. Küçük bir oğlan çoçuğu gibiydi.

Ellerimi siyah saçlarına gezdirdim. Burnumu saçlarına sürttüm. Mis gibi kokuyordu.

Bu koku sahi çok tanıdık geliyordu bana. Ama ismini bir türlü çıkaramadım.

Bakışlarımı gözlerine diktim. Bir insanın kirpikleri nasıl bu kadar sık olabilirdi ki. Simsiyah kirpiklerinin gölgeleri yüzüne düşüyordu.

Gülümseyip Aydının yanağına sulu bir öpücük bıraktım.

Aydın gözlerini hemen açıp doğruldu.

- günaydın dedim.

-hayatımda ki en güzel günaydındı bu sana da günaydın.

- hadi ben çok acıktım kahvaltı yapalım.

Aydın koltukta doğrulup bir kez daha esnedi.

- uykunu alamadın mı sen bugün Aydın?

- uyuduğum en keyifli uykuydu inan bana.

- hadi o zaman kahvaltıya kurt gibi açım.

Aydın gülümseyip odasına çıktı.
Bende banyoda ki kurumuş kotumla kazağımı üzerime giydim.

Aydın arabanın anahtarını alıp yanıma geldi.

10 dakika sonra arabaya bindik.

- ee nereye gidelim kahvaltı için?

Radyodan müzik açıp Aydına döndüm.

- Hava çok güzel Kadıköyde simit çay yapalım mı?

- olur yapalım. Ordan da senin şu üniversitene bakalım haftaya başlıcak.

Heyecanla başımı salladım.

Yarım saat sonra çay bahçesindeydik.

Aydın 2 çay alıp gelmişti. Simitten bir ısırık aldım. Taptazeydi. Mutluluk bu kadar ucuzdu işte. İnsanlar mutluluğa o kadar uzaklarda arıyorlardı ki hayal ettikleri mutlulukları ararken zaman akıp geçiyordu.

Çayımı yudumlarken Aydın gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

- niye öyle bakıyorsun bana?

- çok farklısın Mina ya yani bir etrafda ki insanlara bakıyorum bir sana.

- ne gibi bir farklılığım var ki?

- mesela başka biri Cihan amcanın kızı olucak asla şurda benimle simit çay yapmaz, egosit olur ülkenin en iyi iş adamının kızı olucaksın gelip random bir çay bahçesindeki simitle kahvaltı yapıcaz.

Küçük bir kahkaha attım.

- siz niye gözünüzde parayı ve mevkiyi bu kadar büyütüyorsunuz? Ben kendimi nasıl mutlu hissediyorsam öyle davranıyorum. Ne yani şimdi zenginler simitle kahvaltı yapamaz mı?

Aydın uzanıp ellerimi tuttu.
Sana aşığım ben ya şu doğallığına, bu kadar farklı olmana, kalbine, düşüncelerine hepsine aşığım.

Yanımıza yaklaşan çiçekci teyze ile ellerimi Aydının elinden çektim.

- eh be güzel abim almazmısın şu güzel kızıma bir gül.

Aydın çoktan elini cebine atmıştı bende çiçeklere bakıyordum.

Aydın sepete uzanıp hemen kırmızı güllerin yanında ki beyaz gülle küçük bir melisa çiçeği demeti aldı.

Bakışlarım kucağımda ki çiçekle Aydın arasında gidip geliyordu.

AKREP'İN ZEHRİWhere stories live. Discover now