flashback- Haziran 2019

492 42 33
                                    

14 Haziran 2019

Korkularınızın üstüne gitmenizi her kim söylüyorsa, asıl onun üstüne yürüyün ve sizi iteklediği yolun ne denli aptalca bir yol olduğunu o beyinsiz suratlarına karşı haykırın!

Korkular, üstlerine gidildiğinde yenilen şeyler değildi. 

Aksine, yüzde elli ihtimalle sizi daha da dehşete düşürüyordu. Şimdi, yazıldığım yüzme kursunda, havuzun kenarında bir Cuma akşamı normalde huzurlu olmalıyken, benim midem kasılıyordu ve hissettiğim tek şey oksijenin ne kadar az olduğuydu.

Klor kokusu genzimi yakıyordu, ağzımı açmaya korkuyordum. Sanki dudaklarımı araladığım anda sular boğazıma dolacak ve beni boğmaya başlayacaktı.

Sözümona psikoloğum olan adam, bana bunu önermişti. 

Yüksek güvenlikler altında suyla buluşmamı...

O gün, adamın suratına karşı gülmüş olsam da benimle hiçbir zaman aynı fikirde olmayan annem, bunun işe yarayacağına aşırı derecede inanmış olmalı ki psikoloğun yanından çıkar çıkmaz beni bu yüzme kursuna yazdırmış ve haftanın son okul çıkışında da, ortamı göreyim diye beni kendi arabasıyla bizzat bırakmıştı.

Açıkçası, bu zorlayıcı davranışları işe yaramıyordu. 

Belki o gençliğinde korkularının üstüne giderek korkusuz bir kadın olmuştu ama açıkçası ben olmayacak şeyi zorlayan o adamlardan değildim. Zorlayıp acı çekmeye hiç niyetim yoktu ama anneme lafımı dinletemiyordum.

Şu an ayağımın altında hissettiğim ıslak zemin bile kalbimin yerinden çıkacak kadar sert çarpmasına neden oluyordu.

Neden zorlayayım ki? Bu korkunun önüne geçmeme imkan yoktu.

Ayrıca, şu an burada güvenlik önlemleri altında yüzmeye başlasam da dışarıda yine korkmaya devam edecektim. Ne de olsa, dışarıda ya da denizde bu kadar güvende olmayacaktım. Ayrıca tek sorun yüzmeyi bilmek de değildi. Ben yüzme bildiğim halde boğulmaktan son anda kurtulmuş biriydim.

Korkum bilmemek değil, bildiğim halde dibe battığım için beni terk etmiyordu çünkü alelade bir yüzücü değildim. Gerçek bir yüzücüydüm, sporcuydum.

Bazen, sessiz sakin görünen o su, öyle bir öfkeyle yükseliyor ki ne kadar hızlı kulaç atarsanız atın o denizden kaçışınız olmuyor.

Ben de kaçamamıştım.

"Hey," irkilerek yanıma döndüğümde kursa kaydolduğum için bana havuzu gezdirmekle görevli olan Togay hocayı gördüm. "Sudan cidden korkuyor olmalısın..." derken, muhtemelen kül rengine dönmüş yüzüme bakıyordu.

Başımı onaylarcasına sallamakla yetindim. Korkularımı gösterebilirdim ama sesli bir şekilde dile getiremiyordum. Sanki neyden korktuğumu dillendirince daha da korkacakmışım gibi hissediyordum.

"Bana kalırsa biraz daha sudan uzak kalmalısın, annen çok aceleci davranıyor," diyen Togay hocaya bir kez daha baktım.

Haklıydı. Annem çok aceleci davranıyordu. Üç hafta önce boğulma tehlikesi atlatmış, iki haftadır da suyla alakası olan her şeyden korkuyordum.

Duş almak bile kabus gibiydi.

"Sen de, acele giden ecele gider diyecek misin? Evden çıkarken yolda bu Atasözünü anneme ezberletmişimdir de..." diye mırıldandığımda, Togay hoca hoş bir kahkaha attı.

"Merak etme, sen kendini rahat hissetmediğin sürece senden havuza girmeni istemeyeceğim. İstediğin zaman, istediğin kadar burada dikilebilirsin..."

Hatırla Beni | #texting ✅Where stories live. Discover now