2

591 26 1
                                    

"Deren hadi kızım ilk günden geç kalacaksın" diyerek seslenen anneme "tamam anne" diyerek cevap verip aynadan son kez kendime baktım.

Elime köşede yatağın ucuna yerleştirdiğim küçükken çektirdiğimiz ikiz kardeşimle olan fotoğrafı okşayıp hafifçe tebessüm ettim. Onu çok özlemiştim.

Odadan çıkarak kahvaltı masasına oturarak elinde gazetesini okuyup çayını içen anneme baktım. Ben henüz yedi yaşındayken  babamla ayrıldığından beri onunla yılda sadece bayramlar ve özel günlerde konuşup görüşürdük. Kafasını kaldırıp hafif bir tebessüm ettiğinde aynı şekilde karşılık verdim. Ne kadar onunla pek anım olmasada onu seviyordum.

"Sana reçel sürmemi ister misin kızım. Melis'ede her sabah ben sürerdim" demesiyle olumsuz anlamda kafamı salladım

"Hayır anne teşekkür ederim ben reçel sevmiyorum" diyerek cevap verdim.

"Ah doğru ya umutmuşum ben onu tamamen. Sen çayıda kahvaltı dışında içmezdim her zaman kahve tercih ederdin. Hatta her zaman Melis'e çay sana kahve yapardık" demesiyle haifçe gülüp 'evet' dedim. En azından bunu hatırlıyordu.

"Sana anlattığım herşeyi hatırlıyorsun değil mi kimse senin Melis olmadığını anlamamalı" diyen anneme bakıp 'evet merak etme anne' diyerek cevap verdim.

"Sana güveniyorum Deren üst düzey zeka türüne sahipsin yapamadığın şeyi henüz görmedim ama ne olur ne olmaz her zaman tetikte olmalısın. Hatta derslerde bile Melis gibi davran örneğin matematik sorularını zihinden bile çok hızlı çözdüğünü biliyorum fakat sen matematik dersinden 70 den yüksek not alma. Unutma en küçük ayrıntı bile önemli diyerek" derin bir nefes verdi

"Merak etme sen ben her şeyi düşündüm. Şimdi izninle kalkmam lazım akşam görüşürüz" diyerek ayağa kalkıp annemin yüzüne ufak bir öpücük kondurup geri çekildim.

"Seni bırakmamı ister misin?" Demesiyle 'hayır' anlamda kafamı salladım

"İyi dersler o zaman" demesiyle 'teşekkürler' diyerek evden ayrıldım.

Durduğum kaldırımda karşıda duran okula baktım. Yavaş yavaş heyecanlandığımı hissetmeye başlamıştım.

"Git artık Demir iyiyim ben" diyen bir ses duymamla gözlerim karşı kaldırımda duran iki sarışın oğlana kaydı. Tekerlekli sandalyede olan benimle aynı okul forması giyen oğalana gitmesini söylüyordu adının Demir olduğunu öğrendiğim çocuk ise onu yalnız bırakmak istemiyordu. Yüzleri oldukça benziyorlardı. Sanırım kardeşlerdi.

"Peki o halde sen nasıl istersen Savaş gidiyorum ben" diyerek sonunda pes ederek konuştu Demir.

"İyi dersler abiciğim" diyerek 'artık git' dercesine cevap verdi Savaş. İkisininde yüzü oldukça yakışıklıydı. Sanırım Demir okulda oldukça havalı biri olmalıydı.

Demir'in okula doğru gitmesiyle Savaş   derin bir nefes verip kaldırıma doğru tekerlekli sandalyesini sürdü fakat ne yaptıysa kaldırıma çıkamadı.

"Hay böyle işi si*eyim" diyerek küfür savurmasıyla içimde beni terslemesi korkusu olsada  ona yardım etme isteği geldi. 

Ona yaklaşıp tekerlekli sandalyesini tuttum. Önce şaşkın bir şekilde bana bakmasıyla konuşmasına fırsat vermeden tuttuğum tekerlekli sandalyenin köşesinden ona yardım ederek kaldırıma çıkarttım.

"Yardım istememiştim. Ne diye durup dururken yardım ediyorsun?" diyerek tam da beklediğim gibi beni terslemişti.

"Canım öyle istedi" diyerek cevap vermemle kaşlarını çatmıştı.

ZIT İKİZLERWhere stories live. Discover now