Bölüm/6

338 43 127
                                    

Ammar'dan

Uygulamadan çıktığımda yüzümde ki belli belirsiz gülümsemeyi fark ettiğim anda silmiştim suratımdan. Kendimi bildim bileli sert bir adamdım onun da zikrettiği gibi...

Ama ben bir ona sert olamadım şimdiye kadar. Bir ona sınır koyamadım. Her konuda otoriter davranan ben onun karşısında her an duvarlarımın yıkılışına şahit oldum.

İslam'a uzak bir hayat yaşarken bu çok da sorun olmuyordu. Çünkü aşabildiği sınırlar o zaman sadece benimle ilgiliydi. Ama ben kendisinden kilometrelerce uzağa fırlatıldığım dinime kavuştuğumda ve gerçeklere gözümü açtığımda bu sefer uzaklaştığım o oldu. Bu beni ne kadar sarssa da başka çarem yoktu...

Korktum çünkü. Bu zamana kadar gözünün içine bakmaya kıyamadığım bir kadının sevgisinin beni zorla ulaştığım davamdan alıkoymasından deli gibi korktum. Onun benden uzak durması için ise yapabileceğim en iyi şeyi yapıp duvarlarımı çok daha sağlam şekilde yeniden ördüm.

İşe yaradı mı? Evet...

Ama o duvarların enkazı altında bir ben vardım sesini dahi çıkaramayan. Ve bir de o vardı çığlık çığlığa çaresizliğini haykıran...

Onu duymazlıktan ve görmezlikten gelmek o kadar zordu ki, ona bakmadığım halde onun gözünden düştüğünü bildiğim her damlada ben boğuldum.

Bugün okuduklarım ise tam bir bayram havası estirmişti kalbimde. Yanlış yaptığımı onu bu şekilde bırakmamın koca bir hata olduğunu fark ettiğimde kız kardeşim canözüm yetişmişti yardımıma. Elinin dokunduğu yer çiçek açıyordu mübareğin. Tatlı dilli güzel sözlüydü Rabia'm. Dilinden dökülen karşısındakine iyi geliyordu. Bugün Günseli'nin yazdıkları da bunu doğrular nitelikteydi. Beni asıl güldüren ise beni engellemesiydi.

Tatlı bir kızgınlığı vardı küçüklüğünden beri. Ayriyeten de ziyadesiyle inatçıydı. Bu yaptığıyla da benden intikam almıştı. Ya da kendini bu şekilde daha rahat uzaklaştıracaktı... bildiğim tek şey artık aynı dua ile Allah'a yöneleceğimizdi...

Düşüncelerimi bir kenara bırakarak, öğle ezanını okuyup, namazını kıldırdıktan sonra oturduğumdan beri susmayan telefonumu elime aldım. Yine gruptan bir sürü mesaj gelmişti. Hani çok konuşan kızlar diyorlardı? Bunların cinsi grubun kimin koyduğunu bilmediğim isminden de anlaşıldığı üzere müzekkerdi... Çeneleri düşükler işte ne olacak!

Efe kişisi "Müzekkerler Kampı" ismini "Müzekkerler Sahurda Yumurta Tavada" olarak değiştirdi.

Ammar: Oğlum bu nasıl isim be?

Ammar: Meraktan soruyorum abi çok düşündün mü bunu?

Efe: Yoo. Aklıma geldi yazdım öyle. Hep aynı isim olunca sıkılıyorum ben Ammar kekim.

Ammar: Ammar kekim ne lan?

Efe: Canım kek çekti şu an herkesi kek olarak görüyorum da.

Arif: Sanki canı kek çekmezken bize kekin olduğumuzu söylemiyorsun...

Arif: Senin bir şeyli sütün veya kekin olmaktan sıkıldım yahu!

Efe: Tamam kaymaklı lokumum. Sen bundan sonra lokum olursun.

Arif: Efeeeeee!

Efe: Dur dur bence de olmadı bu. Bir kere sen kiim lokum olmak kim? Bu lokuma hakaret oldu. Senden olsa olsa çiğnemesi zor pestil olur. Üzüm pestili! Evet evet üzüm pestilimsin sen benim.

Arif: Ammar al şunu şuradan...

Ammar: Yanında değilim ki alayım.

Arif: Yahu adam öyle almak değil bir şey söyle manasında falan dedim!

Arif: Elalem deliye biz akıllıya...

Ammar: Efe! Arif! İkinizde elimde kalacaksınız.

Efe: Ben ne yaptım yahu sana?

Arif: Taş gibi sert adama kek dedin daha napcan Allah aşkına?

Efe: 😂😂 Bak onu doğru dedin. Ammarcığıma da başka isim bulayım ben.

Ammar: Hasbinallaah!

Arif: Ve ni'mel vekil.

Efe: Ni'mel mevla ve ni'men nasiir. Aha bakın nasıl da uyumluyuz...

Ammar: Her neyse... Efe, Yağız nerde?

Efe: Horulduyor. Fokurduyor da diyebiliriz. Annem sahurda yumurta yerine bunu koymuş heralde ocağa.
Bu nasıl horlamaktır bu nasıl sestir?

Arif: Ahshahsjwjkamw

Ammar: Öğle namazı geçecek uyandırsana

Efe: Deneyim bakalım. (14.00)

Ammar: Eeee ne oldu? Uyanmadı mı daha? (14.05)

Efe: Kolaysa gel de sen uyandır beş dakikada bu ayıyı.

Efe: Bu uyumamış bu kalpten gitmiş.

Efe: Hayır yani şu saçma sapan sesi de duymasam öldü diye gömeceğim. Ama ölen insan horlayamaz diye düşünüyorum.

Arif: Doğru yoldasın kardeşim. Düşünmeyi keşfediyorsun sonunda... ölen insan horlayamaz diye düşünüyormuş. Allah'ım sen buna akıl ver.

Efe: Amiiin Allah tüm olmayanlara versin. Bana da biraz daha versin dediğin gibi de seninle paylaşayım.

Efe: Malum mübarek ramazan ayında infak etmek de sevap...

Arif: Efeeeeeeeeee!!!!

Ammar: Bu sefer kapağın sesi ta buraya geldi kardeşim 😉 :)

🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀
Esselamu aleykuum

Bu bölüm de bugünkü son bölüüümmm.

En çok güldüğünüz yer neresi?

Yıldızlar neden bu kadar az parlıyor?

Oy, yorum diye yalvarmak ya da sık boğaz etmek istemiyorum ama en azından biraz motivasyon verebilirsiniz diye düşünüyorum. Fikirlerinizi söylemeniz beni mutlu eder ve geliştirir. Okuma sayısı çok ama oy yok... Her neyse sizi seviyorum :))

Hayırlı sahurlar tekrardan :))

Allah'a emanet olun...

BEN ORUÇLUYUM (RAMAZAN TEXTİNGİ)Where stories live. Discover now