7.BÖLÜM Futbol Maçına Davetlisin!

10 0 0
                                    

Çıkışta erkekler maç yaparken kızlar izlemek için yan taraftaki duvarların üzerine sıralandılar. İki takımda büyük mücadele veriyordu ama Göksuların takımı daha geriden geliyordu. İnci, maçı izlerken aynı zamanda yanındaki kızların da konuşmalarını duyabiliyordu. Kendi sınıfındaki kızlar değildi. B sınıfındaki kızlardı. İçlerinden birisi:

-Bugün bizimkiler yenecek kesin, dedi. Ondan daha uzun saçlı olanı:

-Hayır. Göksular yensin, dedi. Diğerleri kısık sesle de olsa:

-Ooo!" dediler.

-Ya yanlış anladınız, dedi uzun saçlı kız biraz utanarak.

-Tabii, dedi yanındaki. "Bakalım Göksu da yanlış anlayacak mı?" dedi. Uzun saçlı kız arkadaşını susturmaya çalışırken diğer kızlar da gülüyordu. Ortadaki kız Göksu'ya seslenmeyecekti ama uzun saçlı kızın Göksu'ya ilgisinin olduğunu herkes anladığı için arkadaşça seviniyorlardı. İnci duymuyormuş gibi yapsa da "Göksu" diye telaffuz ettikleri için ister istemez söylenenleri duydu ve Göksu adına çok sevindi. Belki o da kızdan hoşlanıyordur, diye düşündü.

Maç 5-3 olduğunda uzatmaya gitti ve Göksu bir gol daha atsa da maçın skorunu değiştirmeye yetmedi ve 5-4 yenildiler. Göksu ter içinde İnci'nin yanına geldi.

-Yenildiniz ama üzülme, dedi İnci. Göksu şaşırdı:

-Neden üzüleyim ki? Çok güzel oynadık, dedi. "Ben üstümü değiştirip geliyorum. Eve birlikte yürür müyüz?"

-Olur, dedi İnci. Göksu diğer arkadaşlarına yetişmek için koşarak içeri girdi. İnci'nin aklına takıldı Göksu'nun cevabı. Yenildiği için üzülmemişti. Oymadığı için seviniyordu. Güzel oynadığı için mücadele verdiği için mutluydu. Gerçekten de yüzünde hiç hayal kırıklığı yoktu. Halbuki İnci kendini Göksu'nun yerine koyduğunda yenildiği için üzüleceğini düşünüyordu. Göksu ondan daha olgun bir çocuktu. Arkadaşının bu kadar olgun ve düşünceli olmasına çok sevindi İnci. Göksu'nun teri geçmiş ama yanaklarındaki kırmızılıklar duruyordu.

-Gidelim mi?" dedi Göksu. Birlikte Sunshine'ın önünden geçtiler ve defter onları görünce sabahki gibi bir kere daha parladı. Ama onlar kendi aralarındaki sohbete daldıkları için yine defterin parladığını göremediler.

-Her zaman oynar mısınız?" diye sordu İnci.

-Evet. En fazla 2 haftada bir oynarız."

-Nesine oynuyorsunuz?"

-Eğlencesine. Ama bazen havalar sıcaksa gazozuna. Sıkıldın mı izlerken?"

-Yoo. Eğlenceliydi. Baya mücadele ettiniz."

-Evet bizim çocuklar iyi oynar."

İnci'nin aklında kızların söyledikleri olduğu için Göksu'ya söyleyip söylememe konusunda kararsız kalıyordu. Söylerse eğer duyduğu bir söylentiyi arkadaşına söylemiş olacaktı ve konuşanlar belki de bunu istemeyecekti. Bu hiçbir şey değildi. Kendini düşündü. Eğer arkadaşlarıyla arasında konuştuklarını başkası duyup başka birisinde duysaydı çok sinirlenirdi. Hem bu güven oluşturmazdı. Ama şimdi yanında arkadaşı olacak bir kişi de vardı. Onun öğrenmeye hakkı yok muydu? Göksu, İnci'nin düşünceli olduğunu fark etmiş olacak ki:

-Bir şey mi oldu? Çok düşüncelisin, dedi. İnci uykudan uyanır gibi irkildi.

-Yoo."

-İnci, sana bir şey sorabilir miyim?"

-Sor tabii, dedi İnci merakla.

-Yani birbirimizi daha yeni tanıyoruz. Ama sana güvenebileceğimi hissediyorum."

-Güven mi?" İnci'ye daha önce hiç kimse böyle bir şey söylememişti. Güvenmek. İnci farkında olmadan güven kelimesi geçecek kadar güzel bir ilişkinin içerisindeydi şimdi. "Arkadaşın sana güvenmek istediğini söylerse, aslında çoktan güvenmeye başladı mı demek oluyor?" diye düşündü İnci. Bana güvenebileceğini hissediyorsa güvenmeye azıcık başlamış demek mi oluyor?

-Eveet?" dedi İnci merakla.

-Yanında oturduğun kızlar vardı ya, uzun saçlı hani en başta oturan. Benden bahsetti mi hiç?"

İnci farkında olmadan adımlarını durdurdu. Çünkü kafasından bir sürü düşünce peş peşe geçmeye başlamıştı. Onun durduğunu gören Göksu'da durdu.

-Tamam anladım. Bahsetmemişler boş ver, dedi yürümeye devam ederek. İnci'nin hala gelmediğini gören Göksu arkasını döndü:

-Gelmiyor musun?"

-Göksu, aslında bahsettiler, dedi. Göksu attığı adımlardan sevinçle koşarak geri döndü ve İnci'nin durduğu yere geldi tekrar.

-Gerçekten mi?"

-Evet. Ama bunu sen nereden biliyorsun? Oyundaydın ve uzaktın. Yani bizim tarafı duyamazdın."

-Tabii ki sizi duymadım, dedi Göksu gülerek.

-O zaman nasıl tahmin ettin?"

-Kuşlar söyledi, dedi Göksu. Ama İnci hiçbir şey anlamadan havadaki kuşlara baktı.

-İnci, kuşlar söylemedi. Sadece bana durmadan baktılar. Yani o kadar çocuk varken neden bana baksınlar ki?"

-Gol attığın için?"

-Yo artık! Kızlar gol atan erkekler hakkında dedikodu mu yapıyor?"

-Bilmem. Daha önce hiç sınıflar arası futbol maçı izlemedin ki?"

-Gerçekten mi?"

-Evet.

-Hiç mi izlemedin?"

-Hayır, hiç izlemedim."

-Neden? Sen okula gitmiyor muydun?"

-Gidiyordum ama kimse beni davet etmedi."

-O zaman bundan sonra bütün maçlara davetlisin. Bahane üretmeden her maça geleceksin söz mü?"

-Söz, dedi İnci, ikisi de gülerek.

-Sen biraz önce bahsettiler dedin değil mi?"

-Evet, bahsettiler."

Biliyordum diye yerinde zıpladı Göksu.

-Sevindin mi?"

-Tabii ki sevindim. Neredeyse 1. Sınıftan beri aşığım Sibel'e."

-Sibel miydi o kızın ismi?"

-Güzel isim değil mi?"

-Güzelmiş. Eee, neden söylemedin peki aşık olduğunu?"

-Bilmem."

-Ne zaman söyleyeceksin?"

-Bilmem."

-İnsan birinci sınıfta aşık olur mu?"

-Bilmem. Ben olduğumu düşünüyorum.

-Bence şu anda öyle olduğun için öyle düşünüyor olabilir misin?"

-Ama peşinden ayrılmıyordum o zaman. Bazen ağlıyordu "git" diye."

-Sen mi ayrılmıyordun peşinden?" diye kahkahayı bastı İnci.

-Evet ben tabii, diye güldü Göksu'da.

-Kızı hem ağlatıyordun hem de aşığım diyorsun öyle mi?"

-Küçükken öyle şeyler yapmak belki de aşığım demektir."

-Bence şimdi de yapmalısın."

-Bak ya!" dedi Göksu İnci'nin şakasına daha çok gülerek.

İkisi de kahkahalar atarak gülüyor küçükken nasıl davrandıklarını anlatıyorlardı. İnci daha önce hiç kendini birisinin yanında böyle rahat ve mutlu hissetmedi. İnci gece uyumadan önce Göksu'nun hep çok mutlu olmasını istediğini düşündü. Çünkü o, arkadaşını çok güzel mutlu eden bir arkadaştı.

Arkadaşımın RüyasıWhere stories live. Discover now