8.BÖLÜM Bugün Yeni Bir Kelime Öğren

10 0 0
                                    

Aradan beş hafta geçti. İnci okula Göksu sayesinde çok alışsa da evde durumlar sanki daha kötüye gidiyor gibiydi. Babasını bazen günlerce göremiyor, annesi de yeni iş bulduğu için çok yoğun çalışıyordu. Eskiden hep bir arada yedikleri yemekleri yiyemedikleri için İnci tek başına üzülüyordu ama annesi de üzülmesin diye bir şey diyemiyordu. Her geçen gün büyüyen İnci'nin ayakkabıları da büyümüş, ayakkabısı ayağını sıkmaya başlamıştı. Hatta ayakkabısının yanlarından da dikiş atmıştı. Annesine yeni bir ayakkabı istediğini ama annesinin maaşının alması için biraz daha çalışması gerektiğini biliyordu. İlk aldığı aylık borçlarını anca ödeyebilmişti. O zaman İnci babasına söylemeye karar verdi. Çünkü babası her zaman onu dinlerdi. Onu eskiden çok sever, dizine oturtup gününün nasıl geçtiğini sorardı. Şimdi bu eski eve taşındıklarından beri hiç sormuyordu ama olsun. Sonuçta babası onu yine de seviyordu. Şimdi biraz zor bir dönemden geçiyordu ama ona olan sevgisi değişmemişti. O gün eve erken gelen babası ayakta duramayacak haldeydi. İnci korktu. Yoksa babası hasta mıydı?

-Baba?"

-Hı?"

-Hasta mısın?"

-Değilim."

-O zaman neden erkenden geldin?"

-Başım dönüyor."

-Sana makarna yapayım mı?"

-Sen nereden bileceksin makarna yapmasını?"

-Artık biliyorum. Annemle birlikte birkaç kere yaptık."

-Olmaz."

-Çok mu dönüyor başın baba?"

-Çoğu azı mı var? Dönüyor işte!"

-Belki dünya döndüğü için başın hissetmiştir, ondan dönüyordur. Olabilir mi baba?"

-Olamaz."

-Neden?"

-Benim dünyam durdu çünkü."

-Durdu mu? Ne zaman?"

-İflas edince."

-İflas ne demek baba?"

-Tüm paramızı kaybettim demek."

-Biz tüm paramızı kayıp mı ettik?" Sessizlik oldu. Babası cevap vermiyordu.

-Ama ben ayakkabı isteyecektim. Biliyor musun baba, geçen aydan beri boyum yine uzadı. Boyum uzayınca ayaklarım da büyür mü? Çünkü artık ayaklarım ayakkabıma sığmıyor. Bende senden yeni bir ayakkabı isteyecektim. Hani bir kere bir dükkana gitmiştik. Büyük bir alışveriş merkezindeki bir dükkan. Yine oraya gidebilir miyiz?"

İnci babasıyla konuşuyordu. Ama babasının yüzü yastığa gömülü duvara dönük şekilde yatıyordu. Onun için İnci babasının uyuyup uyumadığını anlamıyordu.

-Baba uyudun mu?" Uyusa nefes alışverişi daha yavaş olurdu. Ama babası çok hızlı nefes alıp veriyordu. Bir de sanki hıçkırık sesi duyuluyordu. Yoksa çok mu hastalandı babası. İnci korkarak babasının omuzuna dokundu. Yüzüne bakmak için babasını çevirdi. Babası daha fazla yüzünü saklayamadı. İnci'ye sarıldı. İnci şaşırdı. Boyu uzadığı için mi bu kadar üzülmüştü yoksa? Ya da belki de gerçekten iflas etmişlerdi. Çünkü eskisi gibi büyük evlerinde yaşamıyorlardı artık. Eskisi gibi büyük bir okula da gitmiyordu. Hem o evdeki bir sürü kıyafetleri, eşyaları, ev aksesuarları bu evde yoktu. Mutfakta yemek yapan ya da haftadan haftaya gelen yardımcı da yoktu. Demek ki babası iflas etmişti. Ama hiç mi paraları yoktu? Çok paraları vardı halbuki. Hiç mi kalmamıştı? Ayakkabı alamayacak bile mi kalmamıştı? İnci'nin kafasında çok soru vardı ama hiçbirini ona sımsıkı sarılan ve sarsıla sarsıla nefes alan babasına soramadı. İlk defa böyle hissediyordu. Babasını bu denli üzgün görmek onu da çok üzmüştü. Annesi gelsin istiyordu. Ne diyeceğini bilmiyordu çünkü. Ağlayan bir babaya ne diyebilirdi ki? Birkaç dakika sonra annesi geldi. İnci'yi hala okul formasıyla görünce şaşırdı. Neden ödevlerini yapmaya başlamadığını merak edince İnci yatakta uyuyan babasıyla konuşmasını anlattı annesine.

Arkadaşımın RüyasıWhere stories live. Discover now