7. "Kıskanç Koca"

12.9K 477 10
                                    

Sabahın erken saatlerinde kuş sesleriyle uyanmıştı Hatice. Koca yataktan doğruldu. Dünün yorgunluğu hala üzerindeydi. Yanına almış olduğu küçük valizinden bu gün ki giyecek kıyafetlerini aldı. Kot pantolonu bir de beyaz çizgili tarz bir gömlek seçti. Banyodaki işlerini bitirerek aynadaki yansımasına baktı.

Dün ki güzel yemekten sonra iyi bir uyku çekmişti. Yol yorgunluğu yüzünden deliksiz aldığı uyku sayesinde yüzüne hafiften renk gelmişti ancak babasını hatırlayınca yüzü soldu. O hapiste yatıyordu!

Saçlarını arkadan ördü. Uzun saçı neredeyse belinin bir karış altında bitiyordu. Saçlarını örerek toplamasına rağmen asi perçemlerin bazısı alnından aşağıya sallanıyordu. Onlara önem vermeden banyodan çıktı genç kız. Dudağına sürdüğü dudak parlatıcısı dışında hiç bir makyaj yapmadı. Zaten çoğunlukla yüzünü saklıyordu. Ne gerek vardı ki onlara?

Eline valizini alarak aşağıya indi. Ömer Ali beyle konuşması gerekiyordu. Ne zaman çıkacaklardı? Daha fazla bekleyemezdi.

"Günaydın!" dedi birden bir erkek sesi. Hafif zıplayarak arkasına dönmüştü Hatice.

"S-sizede günaydın Ömer Ali bey!" dedi bir adamı karşısında görünce "Bende daha çok erken siz uyanmamışsınızdır diye endişelenmiştim. Sizinle konuşmamız gerekiyor." Merdivenlerden aşağıya beraber iniyordular.

Genç adam "Bularaların insanları güneş doğmadan ayakta olurlar Hatice hanım" dedi, kahvaltı masası çoktan hazırdı. Mutfak kapısına doğru "Sümeyye bana limonlu çay hazırlar mısın?" diye seslendi.

"Elbette Ömer Ali bey. Birazdan getiririm!"
Genç adam sesini çıkarmadan masaya geçti. Genç kıza da oturmasını işaret edince Hatice ses etmeden masaya geçti.
"Dinliyorum hangi konu hakkında konuşmak istiyorsun?" diye bir dilim ekmek alırken kıza baktı. Önünde ki ballı ekmek hazırlıyordu rahatça.

"Şey aslında..." Hatice konuya nasıl gireceğini bilemiyordu "Bu gün babamı görmeye gideceğiz ya..."

"Evet..?"

"Aslında... Babamın durumdan haberi yok."

Tam ekmeği ağzına atacakken eli havada kaldı genç adamın. Genç kızın melek gibi güzellikteki yüzünü kaşlarını çatarak baktı.

"Nasıl yani?"

"Bas baya haberi yok! Sizinle evlenmek için ta buralara kadar geldiğimden habersiz. Aslında sizden yardım istediğimden bile habersiz! Babam yaptığı iyilikler için karşılık asla beklemez!"

Genç adam derin bir iç çekti. Elindeki ekmeği tabağına bıraktı. Ciddi bir pozisyonda ellerin birleştirdi.

"Bu yaptığını pek doğru bulmadım." deyince kız cevap vermek istedi ama kaşlarını çatarak konuşmasını engelledi "Ama gene de gelip benden yardım istemen akıllıca olmuş. Hem ben borcumu ödemiş olurum hem sende... güvenli ellerde olmuş olursun."

O sırada Sümeyye elinde ki büyük beyaz porselen kupa ile genç adamın limonlu ve naneli çayını getirdi "Sağ ol Sümeyye," diyerek çayın kokusunu içine çekti. Sıcak çayını yudumlarken yandan bir bakış attı kıza. Kabul etmeliydi genç adam. Bu kız sabah uyanınca bile enfes güzellikteydi. Böyle bir varlığın olabileceğine asla inanmazdı.

"Kahvaltını iyice yap. Sonra yola çıkıyoruz."

Hatice önündeki çaydan bir yudum alarak başını salladı "Teşekkür ederim. Bana ve babama yardım ettiğiniz için."

"Şeref sözü verdim." dedi adam omuz silkerek.

"İçimden bir ses siz o sözü vermemiş bile olsanız bana yardım edeceğinizi söylüyor ama" diye Hatice inci gibi parıldayan dişlerini göstererek gülümsemişti.

Bir tek seni sevdimWhere stories live. Discover now