13. "İki şart!"

10.9K 425 32
                                    

Bir de az önce söylediği şey neydi Allah aşkına! Kız resmen onunla seviştikten sonra ispatı olan, bekaretinin delili olan kanlı çarşafı sormuştu? 

Sahi… kız bakiremiydi acaba? 

Niye bunu düşünüyorduki şimdi! Ömer Ali sinirle yumruklarını sıktı. Evet kız karısıydı artık ama yine de onun bakire olup olmamasını sorgulayamazdı. Çünkü o kız sadece kağıt üzerinde karısıydı! Üzerinde hak iddia edemezdi! Eğer geçmişinde bir ilişkisi olmuşsa bile bu onu ilgilendirmezdi. Bu onun hayatıydı. Onu ilgilendirmemliydi.

Sonuçta kız ona başta dürüstçe söylemişti. Sevdalandığı bir genç adam vardı. 

Evet ya! Bir de o genç adam vardı. Artık kimse! 

Ömer Ali Karısının ne geçmişini ne de bekaretini sorgulayamazdı ve de en önemlisi kalbinde kim vardı onu sorgulayamazdı. Ama karısı olduğu müddetçe namusunu sorgulayabilirdi. O artık onun namusuydu. 

Evli olduğu sürece hareketlerine dikkat etmek zorundaydı bir kere. Soyadlarına leke getirecek bir harekette bulunamazdı. Boynuzlanmaya asla dayanamazdı! Yumruklarını sıktı genç adam.

Kahretsin bunu düşünmek bile onun sakin kişiliğini bir canavara dönüştürecek kadar öfkelendirebiliyordu. 

O bu kızla ne yapacaktı?

Gerçekten başına büyük bela almıştı. Hele o mehir konusunda burnunun dikine dikmesi! Gerçekten inatçının önde gideniydi.

O küçük fındık burnu bunun deliliydi zaten. İnatçılığını gün yüzüne bir güzel ifşa ediyordu o güzel burnu. 

Genç adam duş kabininden çıktıktan sonra bornozunu giydi. Neredeyse bir saat duş almıştı olacak iş mi! Sırf bu geceyi atlatabilmek için bütün derisinin buruş buruş olmasına bile razıydı. Kendi kendine “ha gayret oğlum şunun şurasında sabaha ne kaldı ki zaten” diyordu. Islak saçlarını beyaz bir havluyla kurulamaya başlarken gözleri aynada ki yüzüne takıldı bir an. Tekrar canı sıkıldı. Havluyu yavaşça indirdi. 

Yüzündeki yara izinden nefret ediyordu. Kendisini hiç çok yakışıklı bir adam olarak görmemişti zaten. Ancak bu yara yüzünden artık kendini çirkin bir canavar gibi hissetmediğini söylerse de yalan söylemiş olurdu.

Bu yara izine aldırmayacak bir sürü kız çıkmıştı karşına elbet. Ama o yine de buna önem vermişti. Hele artık afet bir güzellikteki kızla evlenince daha nefret eder oldu aynadaki yansımasından. 

Sol gözünün neredeyse tamamen etrafı ve sol yanağı hafif kırmızı bir leke ile boyanmış gibiydi. Kimyasal maddelerin ardında bıraktığı izdi.

Ve birde elmacık kemiğinin üzerinde belirgin olan hafif çizik izi. Kurşunun mucizevi bir şekilde sıyırıp geçtiğinde yüzünde bıraktığı acı hatıraydı. Beyninin pekmezinin akmasına saniye kala kurtulmuştu o kör kurşundan. 

Genç adam banyoda tek başına kendi yansımasına tembel bir gülümseme yolladı. Kendi aptal kaderine gülmüştü. Valla artık hiç bir şeye şaşırmayacaktı. Şu çirkin yüzüne rağmen dünyanın en güzel kızı, sahte de olsa karısı oldu ya (!) artık yarın başına ne gelirse gelsin asla şaşırmayacaktı. 

Üzerine pijamalarını geçirdikten sonra usulca banyodan çıktı adam. Artık birinin daha bu odada yaşadığı bilincine alışmak zorundaydı. Kaba saba hareketlerle uyuyan birini rahatsız edemezdi. Odaya girdiğinde biran duraksadı. 

Hay Allah! Bu ne! 

Üzerindeki koyu lacivert pijamanın üzerinde açık mavi benekler vardı. Ve şimdi aynı modern ama açık pembe ve kırmızı benekli pijama da eşi olan kadının üzerindeydi. 

Bir tek seni sevdimOn viuen les histories. Descobreix ara