Yük

62 18 80
                                    

Selamlar Yıldız tanelerim...Uzun bir ara vermiş olduk belki de ilerleyen zamanlarda gene bir iki haftalık ara vereceğimiz görünüyor.Sizleri daha fazla tutmadan yeni bölümle baş başa bırakıyorum...🖤🤍

"Astra, Astraaa."  Biri adımı söylüyordu ama etrafımda dönüp çevreye bakındığımda karanlık boş ormanda hiçbir şey görünmüyordu.Sadece adımı söyleyen bir ses.

" Hey! kimsin? Ne istiyorsun? sana diyorum." diye bende etrafımda dönüp bağırdım.

"Astra onu koru, kendinizi koruyun geliyorlar. Astra dikkat et. Sesime kulak ver." dedi. Kim, kimi korumam gerek. Gelenler kim. Noluyor, biri yardım etsin. Neredeyim ben. Hala etrafımda dönüp sağa, sola ilerliyordum.

"Kimsin? Kimden bahsediyorsun? O kim? Heey! kime diyorum neyin nesisin cevap ver." diyerek bağırmaya sesimi duyurmaya çalıştım. Ellerimi saçlarıma atıp başımı tuttum.

Etrafımda dönüp bana kimin seslendiği bilmesem de karşılık verdim. Bir süre sonra ses de susmuştu zaten. İlerleyecekken ayaklarıma sarılan bir şeyle geriye kaçmaya çalıştım ama kıçımın üstüne düşmekle kaldım. Beni yerde sürükleyerek bir yere çekiyordu. Yerdeki otlara tutunarak sürüklenmemeye çalıştım ama otlar hem elimi kesiyor hemde elim de kalıyordu.

"Yardım edin, kimse yok mu? Yardım ediiin." diye bağırıyordum. Sesimi duyan biri olur da gelip kurtarır diye. Ayaklarımla debelenmeye çalışıyordum ama nafile sürüklenmeye devam ediyordum.

"Heeeyyy yardım et, nerdesin bana yardım et."

Sona geldiğimi düşünüyorken ağaçların arasından beyaz ufak bir şey hızlı, hızlı ordan oraya, ordan oraya uçuyordu. Ayaklarım ve bacaklarıma sarılan sarmaşığa yaklaştı, sarmaşık acı bir çığlık atarak bacaklarımı ve ayaklarımı bıraktı.

"Sende nesin böyle." Yerden kalkarak ellerimde ki toz toprağı bir birine vurarak temizledim. Ellerim acısa da umursamadım. O küçük ışığa baktım. iki kanadı vardı çok güzeldi. Kelebeğe benzeyen bir varlıktı. Burnumun ucuna gelip kondu. Çok tatlı bir şeydi.

Sevdirmişti kendini. Elimle hafif hafif dokunup sevdim. Şiddetli bir gök gürlemesi ve üzerimize düşen karanlık. Kelebek yere düştü karanlık onu boğdu. Bir kanadı beyaz kalmaya devam ederken diğer kanadı karanlığa esir oldu,sonra kalkamadı. Gök gürültüsü iyice şiddetlenince yakınımından bir şeyin geçmesiyle sıçrayarak yatağımdan kalktım.

Nefes, nefese gece lambasının ışığını yakıp sakinleşmeye çalıştım. Saçlarımı toplayıp yataktan çıktım. Terlemiştim, üstümdeki tişörtü çıkardım. Odamda ki banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Odama tekrar geçip camı açıp hava almaya çalıştım. Rüyam aklıma gelince soğuk bir ürperti tenimi yalayıp geçti. Ben kimi koruyacaktım daha doğrusu neyden koruyacaktım. Camı kapatıp yatağa oturdum. Su içmek için şişeye uzandım ama boştu şişeyi elime alıp aşağa kata inip mutfağa girdim. Şişeyi masa üstüne biraktım ve bir bardak içsem yeterli olur diye musluğa uzandım. Bardağa suyu doldurup masaya doğru ilerlerken aniden cama bir şey çarpması ve çarpan şeyin çıkardığı sesle elimde ki bardak yeri boylayıp kırıklar etrafa dağılırken arkamı dönüp cama baktım.

Dışarı çıkıp baksam diye düşündüm. Kıırılan bardağın camlarına dikkat ederek kapıya koştum. Rastgele ayağıma geçirdiğim terliklere kapıyı açıp bahçeye, mutfak camının olduğu yere koştum. Karanlıkta bir şey gözükmesede sokak lambasının aydınlattığı kadarıyla etrafa bakındım.

Çok geçmeden camın altında ki çalıların altında bir kuş sırt üstü yatmış kanatları açık yatıyordu.

Yanına yaklaşıp elime aldım. Karanlıkta inceleyemeyeceğim için eve doğru ilerleyip içeri salona geçtim.

Son Varis: Uyanış Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin