28. Bölüm

10.5K 660 382
                                    

Medya: Akgün Karakan

{×}

Gözlerimin üzerindeki ağırlık, bedenimdeki acının yegâne sembolüydü sanki. Dakikalardır uyanık olsam bile açamıyordum gözlerimi.

Kaçıyordum.

Göz kapaklarımı araladığımda düşünmem gerekenlerden, kendime vermem gereken hesaplardan, kendime sormam gereken hesaplardan, gelecek iyi misin sorularına yalan söylemekten...

Kaçıyordum.

Gerçekleri kabullenmek ruhuma acı veriyordu. Omuzuma kaldıramayacağım yükler biniyordu geçen her dakika. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bir okyanusun ortasında yönsüzce savruluyordum.

"Ambulansı mı arasak ki oğlum?" Selma teyzenin endişeli sesi kendimi suçlu hissettiriyordu fakat hayır, gözümü açmayacaktım.

Sonsuza kadar kapatmak gibi bir şansım olsun çok isterdim.

"Gerek yok anne, bizi birazcık yalnız bıraksanız olur mu?" Annesi ettiği rica olumlu bir yanıt ile karşılandı. Birkaç saniye sonra adım uzaklaşan adım seslerine açılmasının hemen ardından kapı sesi eşlik etti. Artık odada Akgün ve ben baş başa kalmıştık. Konuşmadığı için nerede olduğumu bilmediğim yerde yalnızca nefes seslerimiz duyuluyordu.

Buz gibi elini saçlarımda hissettim, yavaş yavaş okşuyordu. Parmaklarına birkaç tutam dolayıp kendince uyanmamı beklediğini düşünüyordum. Ta ki sesini duyana kadar.

"Uyanık olduğunu biliyorum Alçin." Sanki gözlerim açılmak için bunu söylemesini bekliyormuş gibi acelesizce aralandı. Direkt olarak keskin bakışları ile karşılaştım. Dakikalardır ertelediğim ağlama krizi yaklaştığını belirtmek istiyor gibi gözlerim dolmuştu.

Yeşil gözlerimin yansımasını görüyordum gözlerinde. Bakışları yine alışık olduğum şefkati yüreğime aktarıyordu. Sadece kolları arasına girip o duydukların yalandı demesini istitordum. Ailen bir cinayet kurbanı olmadı bebeğim desin istiyordum.

"Akgün..." Yalvarır gibi çıkan sesim ile saçlarımda gezinen elini yanağıma konumladı. Baş parmağı gözümden düşen bir damla göz yaşını çeneme inmeden yakaladı. Gözleri acı çeker gibi bakıyordu, sıkıca yumdu. Ben de ona eşlik ederek kapattım usulca.

"Akgün..." Odada kimse yoktu saklanmamız gereken ama sesli konuşmaya cesaretim yoktu. Sessizce fısıldadım. Fısıltımı duydu.

"Alçin'im, söyle güzelim."

"Bir şey yap. Ne olursun bir şey yap." Gözlerimi açıp yanağımdaki elini tuttum güç almak için. O da açtı gözlerini. Öyle içli içli bakıyordu ki, sanki tüm acımı acısına katmış her şeyi üstlenmişti tek başına.

"Canım çok yanıyor Akgün. Bir şey yap."

Gözlerindeki çaresizlik kalbimi kaçıncı olduğunu sayamadığım kez kırıyordu.

"Yavrum gel hadi inelim aşağı, seni çok merak ettiler." Elini elimin arasından çekip koluma koyarken söylemişti bunu.

"İstemiyorum, sadece gerçekleri öğrenmek istiyorum."

BAŞSAVCI || Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin