-10-

14.8K 1.2K 312
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Anıl Berke - Zor

Keyifli okumalar!

Teneffüs zili çaldığında başımı zorlukla sıradan kaldırdım ve kendime gelmeye çalıştım.

Dün gece uyku uyumak yerine ders çalışmayı tercih etmiştim. Biraz ders çalıştıktan sonra da dizi izlemeye dalmıştım ve geç saatlere kadar uyumamıştım.

Şimdiyse bunun cezasını ödüyordum. Perşembe gününün dördüncü dersindeydik. Dersimiz seçmeli olduğundan ve hocamız baskıcı biri olmadığından biraz uyuyabilmiştim ama yine de birkaç saatlik uykuyla duruyordum. Kendime gelmekte zorlanıyordum.

Başımı avuçlarımın arasına almış ovalarken birinin başımda dikildiğini hissettim. Kafamı kaldırarak gelen kişiye baktığımda Beste'yi gördüm.

Beste, on birinci sınıftan beri arkadaşımdı. İkimiz de aynı bölümde aynı sınıftaydık. Birbirimizin en yakın arkadaşları olduğumuz söylenemezdi ama yine de arada beraber takılıyorduk.

O gülümseyerek bana bakarken bakışlarımı onun üzerinde gezdirdim. Benimkinin aksine açık kahverengi, omuzlarında biten, dalgalı saçları vardı. Her zaman saçlarına bandana takıp gezmekten hoşlanırdı. Bugün kırmızı renkte bir bandana tercih etmişti. Onu çoğu zaman Gossip Girl'deki Blair'a benzetirdim, her ne kadar karakter olarak benzemeseler de.

"Afra," dedi neşeli bir sesle. Her zaman nasıl bu kadar neşeli oluyordu anlamıyordum. "Kantine gidelim mi? Çok bunaldım sınıfta."

"Olur," diyerek çantamı kendime çektim ve içinden cüzdanımı aldım. "Kahve almam lazımdı zaten."

Bir sonraki dersimizin hocası fazlasıyla katı biriydi. Onun dersinde aylak aylak duramazdım, kendimi toparlayıp dinç olmam gerekiyordu.

Cüzdanımı ve telefonumu aldıktan sonra sıramdan kalktım. Beste ile beraber sınıftan çıkıp kantine doğru yürümeye başladık.

"On ikinci sınıf olmaktan nefret ediyorum," dedi sıkıntılı bir sesle. "Sürekli ders çalışıyor olmak bünyeme çok zor geliyor. Stres yüzünden sivilcelerim çıkıyor. Cildim berbat durumda."

"Cildinin durumu bu yıl çok önemli zaten," dedim alayla. Haklı olduğunu biliyordum. Benim de ara sıra sivilcelerim çıkıyordu sınav yüzünden.

"Cildimin durumu her zaman çok önemlidir tatlım," dedi saçlarını savurarak. "Gerçi Bilkent'e gitmek istiyorsam buna değer."

Bilkent dediğinde aklım direkt Ateş'e kaydı. Onunla birkaç gündür konuşmamıştık. En son yüz yüze buluşmaktan bahsetmişti. Buna hazır mıydım bilmiyordum çünkü nasıl biri olduğundan emin değildim.

Bu konuda Adelya'yı çok sıkıştırmıştım ama hiçbir zaman cevap alamamıştım. Ateş'in tehditlerinden bayağı korkuyordu, bu yüzden sorularıma yanıt vermiyordu.

Ona bikinili fotoğraflarımı atmıştım. Bunu kabullenmek ve bundan utanmamak zamanımı almıştı. Onunla konuşmaya nasıl devam edebilmiştim bilmiyorum ama onunla konuşmaktan da haz alıyordum.

Çok fazla tanıdığım vardı ama neredeyse hiç düzgün arkadaşım yoktu.

Bu yüzden onunla konuşmak istemiştim. Belki arkadaşım olabilir diye.

Evet, arkadaş.

Onu deli gibi merak ediyordum. İyi bir vücudu olduğunu attığı fotoğraflardan kolaylıkla anlamıştım ama yüzü hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Ineffable || texting Where stories live. Discover now