•2•

4.2K 265 69
                                    

Yaşadığım mahalle o kadar da itin kopuğun olduğu bir mahalle değildi aslında tam aksine tam olarak bir aile mekanıydı. Önceden de eve çok geç gittiğim vakitler olmuştu ancak hiçbir zaman böyle bir şeyle karşılaşmamıştım.

Evimin kapısı birkaç adım ilerimde olmasına rağmen sanki aramızda uçurum varmış gibi hissediyordum.

Bu kadar korkmam normal değildi bunun da farkındaydım. Şu zamana kadar genelde altıncı hisleri kuvvetli bir çocuk olmuştum ve şu an midemde hissettiğim ağırlık bu olayda fena bir bok kokusu olduğunu bana haber veriyordu.

Saniyeler geçerken arkamı dönüp bir şeyler zırvalayıp uzamanın en mantıklı hareket olacağını düşündüm.

Soğuktan buz kesmiş ellerim montumun cebinde yumruk halini alırken derin bir nefes aldım ve yüzümdeki tebessümle arkamı döndüm.

Karanlıktan başka bir şey göremezken kafa karışıklığıyla kaşlarım çatılmıştı ki hemen burnumun dibindeki bedeni algılamamla gözlerim korkuyla sonuna kadar açıldı.

"Ananı sikeyim" Hızla geri doğru birkaç adım atıp karşımda duran adamla karşı karşıya geldim.

Korkudan dizlerim titremişti amına koyayım böyle bir şeyin mümkün olduğunu bile bilmiyordum.

Karşımda duran iki metreye yakın adamla sertçe yutkundum. Tamam ben de uzundum ama yanında ben bile kısa kalmıştım. Bedeni fazlasıyla kaslıydı.

Dalgalı saçları simsiyahtı ve kaşlarını kapatmıştı. Garip bir saç modeli vardı açıkçası ensesindeki saçlar biraz daha uzundu.

Koskocaman cüssesine rağmen suratı yaşlarla kaplanmıştı. Teni bembeyaz olduğu için gözleri, burnu ve dudakları kıpkırmızı olmuştu. Garip bir şekilde tatlı duruyordu. Sanki küçük bir çocuk gibiydi.

Gözlerinden yaşlar yuvarlanmaya devam ederken titrediğini farkettim. Ellerini önünde birleştirmiş parmaklarıyla oynuyordu. Bu soğuk Ankara gecesinde üzerinde boğazlı kazaktan başka bir şey yoktu. 

Kendimi toparlayıp boğazımı temizledim.

"Efendim?"

"Rahatsız ediyorum özür dilerim ama telefonunuzu kullanabilir miyim? Soğuktan telefonum kapandı da arkadaşımı aramam gerekiyor. "

Titreyen sesiyle konuşurken gözümün içine bakmaktan kaçınıyordu. Gece gece soyulma riskini kafamda tarttım ama bu cüsseyle böyle bir şeye girişmesine hiç gerek yoktu sonuçta.

"Tabi buyurun."

Cebimdeki telefonu çıkartıp uzattım.
Telefonu alırken buz gibi parmakları parmaklarıma hafifçe değince hızla elimi geri çektim.

Telefonun ışığı yüzüne vurdu ve kafasını kaldırma gereği duymadan gözlerini gözlerimle buluşturdu. Buz gibi soğuk gözleriyle istemeden ürperdim.

Sanki az önceki adamla alakası yoktu. Saniyeler öncesinin aksine gözlerimin içine gözünü bile kırpmadan bakıyordu.

"Şifre."

Telefonu bana uzatmak namına herhangi bir harekette bulunmayınca kaşlarım hafifçe çatıldı ve rahatsızca bulunduğum yerde hareket ettim.

"157359"

Parmakları telefonda hızla hareket ederken gözlerim telefonun ekranı ve onun yüzünde mekik dokuyordu.

Derin bir nefes verip gözlerimi yüzünden çekip etrafıma bakındım. Sokakta hala kimseler yoktu. Eve girince Tarçınla biraz özlem giderecektim sabahtan beri özleminden ölmüştüm.

AVCI • GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin