Bölüm 42

1.7K 129 3
                                    

EREN

'Dönebilsem geriye, dokunabilsem tenine.
Geri gelsen, geri gelsem.'

Birkaç dakika süren sessizliği dağıtmak adına uzanıp radyoyu açmıştım. Arabadaydık. Dediği gibi yarım saat içerisinde gelmiş, beni almıştı. Siyah kısa saçları hafif dağınık, gözleri kısıktı. Fazlasıyla yorgun, biraz da düşünceli görünüyordu. Gömleği üzerinde kırışmış, birkaç düğmesi rastgele açılmıştı. Arabaya bindiğimden beri birkaç kelime hariç hiç konuşmamış, benden tarafa dahi dönmemişti. Problem etmemiştim, şimdilik herhangi bir şey sormayı da düşünmüyordum; zira sorunun benimle ilgili olmadığı barizdi.

Böyle zamanlarda önce biraz yalnız kalmayı tercih eder, sonrasında gelip benimle paylaşırdı. Gülümsedim, belki kafasını az da olsa dağıtabilirim umuduyla. "Skapova konserine gittiğimizi hatırlıyor musun?"

'Bugün ölmek istedim, sana gömülmek istedim. Yaşadığım her günü sensiz, sana vermek istedim.'

Elleri sıkıca kavradı direksiyonu. "Hatırlıyorum." dedi sadece. Canı yanıyor gibiydi. Boğazını temizledi ve "O zamanlar her şey kolaydı." dedi alt dudadığını dişlemeden hemen önce. "Eğlenmek bile."

'Geri dön, hiç gitmedin.'

Küçücük bir gülümseme peyda oldu dudaklarında. "Benim yanımdayken diken üstünde değildin." dedi omuz silkerek. Önemsiz bir şey söylüyor gibi davranmasının aksine fazlaca acı çekiyor gibiydi ses tonu.

'Ne güzel de gülerdin.'

'Geri dön, bana gücen. Geri dön istedim. Beni gör istedim; ne hâllerdeyim.'

"Geldik." dedi sonra aniden, arabanın durduğunu bile o ana kadar fark etmemiştim. Bakışları bu gece ilk kez bana doğru döndüğünde duraksadım. Göz bebekleri büyümüş, yeşilleri yer yer kızarmıştı. Sol gözünün altında kocaman bir morluk vardı ve dudağının kenarında konumlanan yara çoktan kurumuştu.

"Artık değilim." dedim yüzündeki yaraları görmezden gelerek. Dediğimi anlamadığı için midir bilmem, kaşları çatılırken devam ettim konuşmaya. "Sana hâlâ güvenmiyorum evet, ama seninleyken diken üstünde değilim."

Cevap vermedi. Bakışları yeniden karşıya odaklandı, sessizce dışarıyı izlemeye devam etti. Ne düşündü, o an aklından neler geçti bilmiyorum. Oysaki bilmeyi çok isterdim.

Yaklaşıp elmacık kemiğindeki morluğa değdirdim dudaklarımı. Canı yanacak diye içim gitti. Öpücükten ziyade, beni hissetsin istedim. Yanında olduğumu, ne olursa olsun o çabaladığı sürece bir şeylerin yoluna girebileceğini bilsin istedim belki de.

"Dikkatli git." dedim sonra, hafifçe kulağına doğru eğilerek. "İnsan en çok da pes edince kaybeder."

gülemezdim katilimle [bxb text]Where stories live. Discover now