HEMŞIRE

493 27 10
                                    

Taşa sertçe sırtımı vurduğumda sırtımda acı bir his vardı Tuğrul ise silahını çıkarıp etrafa bakıyordu

" komutanım, komutanım noluyor"

Düşmanlar sınıra nasıl girmişti

" 5 numaralı ekibi arayın"

Dedi ilk defa sesini bu kadar sert duyuyordum

Herşeyin bir ilki vardır canım diye düşünerek biraz uzağımızda olan bombanın sesini tam yanımda gibi hissetmiştim

" kahretsin"

Burada ölecek miydim, imkansız burda ölmem değil mi oturur pozisyon almak için doğrulduğumda bir ses daha işittim

"hemşireyi koruyun"

Ses tedirgin ve endişeliydi kimim sesi olduğunu çözemiyorum

Silah sesi tam kulağımı inletirken etrafa baktım birşey görünmüyordu

Ne yapacağımı şaşırıp sadece Tuğrul'a bakıyordum

" hemşire"

Dedi odaklanarak bir silah sesi daha duyuldu, askerlerin bir günü böylemi geçiyordu

Yüzü görünmüyordu sadece gözlerinden bile sinirli ve kararlı olduğu anlaşılabilir di

" hemşire, bana bakmayı kes"

Silah sesinden ne dediğini anlamamıştım, bana mı dedi onu bile bilmiyordum

Kulağıma eğildi nefesini kulağım da hissediyordum.

" gidiyoruz"

Silah sesleri devam ederken en fazla nereye gidebilirdik

Ayağa yavaşça kalktım ve tam o Anda tam karşımda ateş oldu, bomba niye bu kadar fazla, taşa takıldığımı görmeden geriye doğru düştüğümü bile fark etmemiştim.

" hemşire, tam bir baş belasısın "

Dedi ve belimden hızlıca kavrarken ağzımı kapattı hızlıca

" ölmek mi istiyorsun? "

Bilmiyorsun ki sen beni böyle tutmaya devam edersen ben kalpten gideceğim

Benim ayaklarım yere demiyordu, düşmanların olduğu yerde, mermileri havada ucustugu yerde onun kucağındaydım

Utançtan geberecegim

Beni yere bıraktı

"şimdi burda dur ve asla kıpırdama, geldiğimde burda olmazsan seni öldürürüm hemşire"

Slk ölme riskinin olduğu yerde beni ölümle tehtit ediyor.

Sanırım sinirli olunca insanın böyle mantığı aşan fikirleri de oluyor

O burdan uzaklaşırken bense yere oturdum ne yapabilirdim ki..

Kaç dakikadır burda olduğumu bile bilmiyordum.

" hemşire"

Başımı kaldırıp bana doğru gelen kişiye baktım, sesi biraz tiz çıkmıştı ama gözünden Hüseyin olduğu anlaşılıyordu.

"hemşire"

Nefes nefese kalmıştı

" Merih e bakman gerek "

"neredeler"

Onun arkasından koşarak gitmiştim, karşımdaki manzara biraz değisik ve korkutucuydu

Enes in iki elindede tuttuğu iki asker vardı ama buralı olmadıkları kesindi elinde kelepçeler vardı.

Tuğrulun ayağının altında tam olarak kana bulanmış bir yüz vardı dudağı patlamış ve eski bir yarası var gibiydi

" ahhh Narin oluyorum"

Hiç ses çıkmayınca yanıma baktı ve oturur pozisyon aldı

"hemşire ölüyorum"

Bir bıcak izi vardı sadece

" çok ağır birşey gibi durmuyor ama kani durdurmamiz gerekiyor"

Bez gibi birşey varmiydi acaba düşman askerlerin üstünü yırtabiliriz ama çok sert gelir

" enes, yaklaş"

Enes etrafa baktı ve bana doğru geldi

"boyun uzun eğil"

Hiç beklemediği anda ağzını ve burnunu kapatan şeyi hızlıca çektim

Merih sert bir şekilde bağladım

"ebru ne kadar sakin davranmisti şimdi"

" seni velet, kalka bilir misin"

Bence kalkabilir diye düşünüyorum

" hiç gelmeseydiniz keşke"

Hiç tanımadığım kişiler indi ilk arabadan dört kişi 2. Arabadan 1 kişi inmişti

"özür dilerim subayım"

Daha neler göreceğiz

" gidelim görelim mazeretinizi"

Vayy öldünüz siz bittiniz geberdiniz
Oturduğum yerden kalktım

" ilk önce beni bırakıp gelir misiniz"

Dedim söze karışacak ama tınlayan yoktu ama

" komutanım yaramız açılmış"

Ne yara mı Tuğrul enese kötü bakışlarını atiyordu

"seni lanet velet yanımda eşya olmadan neden yaranı açıyorsun seni kahrolası velet"

Bagirmamla bütün ekibin gerilmesi bir oldu

" gidene kadar dayanır"

Dedi omuz silkerek.

Geldiğimizde hemen küçük Binaya geçtik ebruda burda olduğu için uğurda buradaydı

" üstünü çıkar"

Dedim kerpeten filan çıkartırken, dikiş mazemeside gereke bilirdi

Öncelikle küçük bir tabure çekip oturdum

" yer değiştirmek ister misin hemşire"

Başımı salladım o tabureye otururken ben onun yerine oturdum

Göğsündeki yara açılmıştı, ne kadar eski bir yara olsa bile hâla duruyordu. dikiş yapmam gerekiyordu ve bunu ona ikinci yapmışımdı

Eski dikiş ikiniz çıkartmam gerekiyordu

" acıyacak "

"eskisi kadar acımıyor"

" alıştın yani "

" alıştıştım "

İşim bitince ayağa kalktım görünen oydu ki başka yaralarına vardı...

" Bu yaralar olurken sen neredeydin"

" Merve seninle ilgilenir, ben uğuru kontrole gidiyorum"

Diğer odaya geçerken perdeyi açtım, masallah ebru yanın gelince hemen iyi oldu

" hemşire"

Orlox ilacından bir hap çıkardım ve kenara koydum

" birazdan bunu iç"

Çadıra doğru ilerledim buradaki zaman boyunca birçok anı bitiktirecegime inanıyordum

Yorulmuştum belki uyumanın tam zamanıydı ve güzel bir uykunun. Narin gitmeden önce telefonuna bir mesaj gelmişti

İskolik keltoş: Narin Hemşire anneniz kalp krizinden dolayı hastaneye yattı, abiniz galip bey sizin dönmeniz istiyor.

Uzun bir bölüm değil ama neyse

Diğer bölümde görüşmek üzere













YANLIŞ ZAMAN DOĞRU KİŞİWhere stories live. Discover now