12. BÖLÜM

4.2K 123 11
                                    

Evin kapısını bir yardımcı açınca dışı kadar içinin de güzel olduğu eve sonunda ayak bastık.

Adar, "Büyükbabam geldi mi?" diye sordu.

"Evet Adar Bey," dedi büyük bir saygıyla. "Ama şu an dinleniyor."

"Tamam. Her şey hazır mı?"

"Evet Adar Bey."

"Büyükbabama geldiğimizi haber ver," dedi, iş yerimde nasıl emirci biriyse burda da aynı şekilde emirci biriydi. Sert. Otoriter.

Adar Bey üzerimdeki koyu ceketi alıp yardımcıya verdi. "Teşekkür ederim."

"Biz salona geçelim."

Salona geçerken etrafımı da incelemeye başladım. Her şey, tüm detaylar çok ama çok çok güzeldi. Duvarlarda muhteşem tablolar vardı. Tablolardaki kalıp cümlelerin işlenişi, renklerin seçimi, içinde resmedilen şey harika görünüyordu.

Ev zenginlik bende diye avaz avaz bağırıyordu.

"Demek eviniz burası, çok güzelmiş evin."

"İki sene önce yerleştim bu eve." Arkamdan yaklaştı, ben o tabloya bakıyordum. "İçini kendim dizayn ettim."

Nefesi ensemdeydi... Gözlerimi kapattım. İçim titriyordu. İçimi kıpır kıpır kıpır yapan bir his vardı.

"Ama senden daha güzel değil." diye fısıldadı. Ona döndüm. "Hiçbir şey senden daha güzel olamaz."

Bir anda dudakları dudaklarımı kavradı ve beni çölde suya muhtaç kalmış biri gibi en vahşi şekilde öpmeye başladı. Elinin birisi sırtımdayken diğeri kalçama gitti. Kalçamı sıktı. İnledim. Ağzına. Onun ağzıyse beni talan ediyordu.

Adar Bey "Arabada nasıl dayandım sorma," dedi, benden bir ara ayrıldığında. Nefes nefese kalmıştım. "Sadece sana dokunmak istedim, o minik külotunu çıkarıp içine dalmak."

Adım sesleri duyunca geri çekildi. Benimse her yerim cayır cayır yanıyordu. Kalçalarım dahil. Sanki elleri hâlâ ordaydı.

Kendime biraz çeki düzen düzen verdım.

"Demek geldiniz?"

Birlikte büyükbabaya döndük.

"Hoş geldin kızım. "

"Hoş buldum efendim."

"Sonunda seninle tanıştığım için mutluyum. Adar'a kalsa daha sallanırdı bu iş ama ben sizi yakalayınca daha fazla benden kaçamadı."

"Adar Bey, " demiştim ki Adar Bey öksürdü. Hemen çaktım köfteyi ve düzelttim. "Adar'ın bizi tanıştıtmasına ben de çok memnun oldum."

"Adım Rıza. Seninki ne?"

"Azel efendim."

"Güzel isim."

İçeri yaşlı bir kadın girdi. Giyinişi yaşlılara göre bir seçimdi, dünyadan ölüm yoluyla ayrılma vaktinin geldiğini anlayan biri gibiydi. Yani sadeydi. Fazla sade. Ama bu onu hoş gösteriyordu.

"Merhaba. Adım Hafiye kızım," dedi, sana önce bu isimde birini duymadım ama bende hoş tatlı hisler bırakmıştı. "Tanıştığıma memnun oldum kızım."

"Ben de Efendim."

"Efendim değil. Adar'ımın evleneceği kız benim torunumdur. Büyük anne de bana."

Rıza Bey de aynısını söyledi. "Bana da büyük baba de."

Adar'a baktım ama başıyla olumlu bir işaret yaptı. "Çok teşekkür ederim. Büyükanne."

"Hafiye Hanım," dedi büyükbaba. "Yemeğe geçelim.

"Geçelim tabii ki."

Yemeğe geçtik, bir süre sonra yemekler servis edildi ve başladık. Daha sonraysa konu yine bize döndü.

Rıza Bey, "Nişanı hemen yapalım," dedi. "Ailen ne der."

Adar Beye baktım. Burdan sonra nasıl döndürecekti konuşmayı. Ailemin haberi yoktu elbette.

"Azel'in ailesi şehir dışında onlar İzmir'de değiller. Istanbul'da yaşıyorlar. Onlarla konuşmalıyız önce."

Hafiye Hanım birden bire, "Uzatmayın Adar biliyorsun ben.... " Sustu. Suskunluğu arttırdı. Herkes sessizleşti. Ne oluyor anlamadım
"Erken olsun. Küçük torunumu göremesem bile büyük torunumun mürüvetini görmek istiyorum."

"Merak etme büyükanne," dedi Adar. Elini tuttu. "Acele edeceğiz, biz de hemen olsun istiyoruz. Belki haftaya."

Rıza Bey ve Hafiye Hanım sevinirken Adar Bey'e şaşkınca baktım. Fakat o an sessiz kaldım. Niye sessizdim? Bilmiyorum. Öyle heyecanlıydım ki? İlerleyen saatlerde küçük sürprizler bile yapıldı. Çok mutluydum. Ben değiştim. İzmir değişmişti. Gözümde her şeyiyle değişiyordu. Havasıyla, suyuyla, toprağıyla, inancıyla değişiyordu.

Deli bir sevinç içimi delip geçiyordu.

"Gel benimle kızım," dedi Hafiye Hanım. "Sana bir şey göstermek istiyorum."

Çayımı ortadaki sehpaya bıraktım. Hafiye Hanım çaya bayılıyordu, tam çay kadınıydı. "Tabii."

Biz dışarı çıktık. Biraz yürüdük. Sonra Bahçe tarafına gittik.

"Çiçekleri sever misin?" diye sordu.

"Çok severim."

"Bunu duyduğuma sevindim. Demek Adar'ı doğru ellere teslim ediyoruz o zaman. Onun annesi çiçeklere bayılırdı bu yüzden babası hayattayken sera yaptırmış O'na.  Bundan sonra bu sera senin."

Hafiye Hanım beni seraya götürdü. "Ama bunlar çok güzel. Bilemedim." dedim. "Sizce becerebilir miyim? Bu çok değerli bir hediye Hafiye Hanım. Eğer üstesinden gelemez isem çok mahçup olurum. Hem size hem  de Adar'a."

Adar adına hemen alışmıştım. Artık yabancı gelmiyordu. İnsanı öldüren bir his olmaktan çıkıp, insanı yaşatan bir his olmuştu.

Tüm gece sabaha kadar Adar Adar Adar diye şakıyabilirdim. İçimi neşe sevinç ve hayatla dolduruyordu.

"Yapacaksın güzel kızım Azel. Hiç şüphem yok. Sen Adar için doğru kişi değilsin, en doğru kişisin." Duruverdi orada. "Adar'ın... Onun yanlış bir kadınla tanışıp bizimle o kadını tanıştıracağından çok ama çok korktum ama seni görüp tanıyınca endişeye gerek yokmuş aslında. Bunu gördüm."

"Size layık olmak için elimden geleni yapmaya çalışacağım büyük anne."

Çiçekleri tek tek gezdik, hepsini tek tek tanıttı. Sesi öyle tatlıydı ki baldan tatlıydı. İnsanın anne özlemini gideriyordu. Anne yanını perçinliyordu çok tatlı bir kadındı.

Büyükanne ve büyükbaba sonunda evden ayrıldılar hem de haftaya nişan yapacağımızı düşünerek.

Onlar gidince, "Adar Bey..." dedim.

Elimi tuttu. "Artık Adar Bey yok. Sadece Adar var."

Salona girdik ve koltuğa oturduk. "Bu emir gibi oldu biliyorum ama lütfen bana anlayış göster. Büyükannemi de büyükbabamı da gördün. Onlar için. Büyükannemi mutlu etmem için yardım et."

"Peki" dedim. "Onlar için. Onları çok sevdim. Hep hasretiyle yaşadığım yuva özlemini tattırdılar bana. Her şey öyle güzeldi ki bugün."

"Teşekkür ederim." Sanki üzerinden yük kalkmış gibiydi. "Asla pişman olmayacaksın."

"Önemli değil." Biraz alınmıştım. Beni de istemesini istiyordum.

Bana yaklaştı. Dudaklarımı öptü. "Ben de en az onlar kadar sabırsızım." desiğşnde çok şaşırdım. Bana öyle bir bakışı vardı ki beni sessizleştiriyordu. "Karım olman için. Ben de seni Bekliyorum Azel. Bu kadar kısa sürede evet belki garip ama hiçbir şeyi beklemediğim gibi bekliyorum seni"

Tekrar öptü, öptü, öptü. 

"Benim olmanı, benim kadınım olmanı."


SEKRETERDonde viven las historias. Descúbrelo ahora