1. bölüm

161 11 5
                                    

Arkamda biri varmış gibi hissediyorum deliriyorum herhalde. Eğer biri beni takip ediyorsa evime gitmemeliyim yoksa nerede yaşadığı öğrenir nereye gidicem lanet olsun çıkmaz sokakmış burası.

Bir cesaret ile arkamı döndüm gerçekten beni takip eden birileri varmış. Bana doğru koşmaya başladı. Karar vermek için kısıtlı bir sürem var. Arkamda ki duvar çok uzun değil. Tırmanabilirim. Tırmanmaya başladığımda ayağım kaydı ve yere düştüm.

Onlar bana bakarken yerden kalktım ama bu sefer başaramadım. Ağzıma tutulan eterli mendil ile aklıma gelen anlık planımı uygulamaya başladım. Bayılmış gibi adamın kollarına bıraktım kendimi. Adamlarda mal herhalde anlamadılar.

Beni kucağına alıp arabaya taşıdı. Bunlar harbiden mal konuşmuyorlarda zaten ne olduğunu anlamıyorum. Arabanın gittiği yönleri aklımda tutmaya başladım. Bu aptal hastalık sonunda işe yarayacak.

Sonunda araba durunca hala bayılmış rolüne devam ettim. Beni eve doğru taşıdılar. Oda olduğunu tahmin ettiğim yere girip beni yatağa bıraktılar. Kapının kapanıp kilitlenme sesi ile gittiklerini anlayıp. Odada kamera olmak ihtimalini düşünerek sanki yeni uyanıyormuş gibi yaptım.

Ama gerçekten yeni uyansaydım büyük ihtimalle etrafı yakıp yıkardım. Şuan sakini oynamalıyım.

Ayağa kalkıp etrafa baktım. Kamere yok gibiydi gizli kamera varsa bilemem tabi. Oda normal bir odaydı. Bir adet yatak bir gardırop bir tanede çalışma masası. Ve bir tanede pencere, pencereyi açmaya çalışmadan önce etrafa baktım. Yukarı tahminen 2. Kattayım. Bir Koruma var sadece başka da Koruma yok ama korumalar vardiya değiştirirken arada oluşan iki dakikalık boşlukta kaçabilir miyim? Ama daha büyük bir sorun pencere açılıyor mu? Evet açılıyor demek ki kaçmam neredeyse kesinleşti.

Bu adam mafya ya da neyse yeni atanmış herhalde ya da bana yem atıyor kaçmayı deneyecek miyim diye.

Ben aval aval bakarken sanırım bir saat geçti ve Koruma bir yere gitti. Vardiya değişimi olabilir. Ne kadar şanslıyım bu kadar hızlı mı. İşimi garantiye almak için beklemeye başladım. Bir dakika sonra kimse gelmeyince hemen pencereyi açıp kaçmaya başladım.

Pencereden atladım zaten çok yukarıda değilmişiz. Koruma geliyor mu diye kontrol ettim. Gelmiyor gibi çiftlerin üstünden atlamak için açık değilde daha köşe bir yer seçtim. Burada biri yok bu mafya-ya da başka biri- gerçekten salağın önde gideni.

Atladıktan sonra biraz ses çıksa bile onların duyamayacağı bir yerdeyim. İyi ki pencerenin orada atlamamışım orada atlasam büyük ihtimalle ifşa olurdum.

Yavaşça ve olabildiğince sessizce yürürken. Eve bakmak geldi içimden eve bakınca çok da zengin işi değildi. Kaçırıldık bari zengin mafya kaçırsaydı gerçi zengin mafya olsaydı kaçamazdım büyük ihtimalle.

Ben bunları düşünürken bir anda evden bir bağırıntı koptu.
"ÇOCUK KAÇMIŞ"

Artık koşma zamanı geldi tabana kuvvet koşarken onların beni buraya kaçamıyacağımı düşüncekleri için yavaşlamaya ve daha az ses çıkarmaya başladım. Yakınımdan da ses gelmiyordu. Şanslıydım daha akşam üstüydü karanlık olsa altıma şıçardım. Çoğu şeyden korkmayıp karanlıktan korkmak biraz koyuyor ama olsun.

Ormanın içlerine daha çok girmeden yok tarafına doğru yürümeye başladım. Bir araba olduğum yere el feneri tutuyordu hemen ağacın arkasına girdim arabadakiler 'burada yok diğer tarafa bakalım. "Diyince rahatlayıp daha ileriye yürürken nereden geldiğimizi hatırladığım için kolay olacak benim için.

Tahminen yarım ya da bir saat sonra beyaz bir araba gördüm. Bunun korumalar olma ihtimali azdı çünkü onlar beyaz ve küçük değilde siyah ve büyük jip benzeri arabalarla geziyorlardı.

En fazla ne olabilir dıyerek arabanın önüne atladım. Araba bana çarpmadan dursa bile kendimi yere attım.

Atmasam beni burada bırakıp giderdi ben kendimi yere atınca aracın şoförü herhalde sersemlemiş bir şekilde aşağıya indi yanında biri daha var bingo daha fazla kişi olmak işe yarar. Arabadan inen iki kişi üstüme üşüştüler ve konuşmaya başladılar

"İyi misiniz beyefendi"

"Hyunjin iyidir bence hızlı gitmiyorduk sonuçta"

"Evet Hyung da ya bir şey olur da"

"Olmaz merak etme arabaya taşı sen uyanıncaya kadar bizim eve gidelim yaraları varsa saralım panikleme sen arka koltuğa bin ben sürerim arabayı"

Adamın konuşması beni mutlu etti buradan uzaklaşacaktım. Ama bir yandan da için buruk kaldı beni bu kadar seven bir abim, ya da kardeşim olmamıştı şanslıymış diye düşündüm.

Bir süre gittikten sonra bizim geldiğimiz yere nerdeyse tam tersi bir yere gidiyoruz şans bu gün benim yanımda.

Benimde uyanma taklidi yapmam lazım. Yoksa beni öldü sanacaklar.

Yavaşça gözlerimi açtım. Karşımda gördüğüm yüz ile gülmek istedim ama olmaz rolümü bozamam. Ama bu çocuk gözüme çok tatlı gelmişti bana telaşla bakan yüzü bir anda güldü ve bağırmaya başladı.

"Chan Hyung uyandı çocuk bak ölmemiş"

"Hyunjin tamam sarsma çocuğu. Az önce ölmedi ama şimdi ölecek"

Bende çocuğun kafamı yatırdığı bacaklarından kalktım ve konuşmaya başladım.

"Nerdeyim ben"

"Merak etme çocuk, küçük bir araba kazası oldu eve gidiyoruz, eve gidince anlatacağız bu arada ben Chan senin adın ne"

"Felix benim adım"

Adamın tanımadığı birine karşı bile bu kadar sevecen oluşunu kıskandım. Ben yeni tanışmayı geçtim yakın olduklarımla bile böyle konuşamam

"Felix ben de Hyunjin"

"Tanıştığıma memnun oldum"

"Bende memnun oldum"

"Sen kaza geçirdim istersen biraz uyu"

Öldük sanki.

"Peki"

Yavaşça oturduğum yerde yayılıp uyuyacaktım ki Hyunjin yeniden konuştu.

"Öyle uyursan boynun ağrır"

"Nasıl uyuyabilirim başka"

Gözlerimi açmadan konuştum. Ama o elleri ile kafamı bacağına koydu ben de ses çıkarmadın. Uyumaya ihtiyacım var. Artık ne olacağını gidince görürüz.

Ellerin Zamanlarımla DoluWhere stories live. Discover now