xviii

454 56 71
                                    

"içimin yağları eridi resmen."

"inan bana benim de."

jeongin'in evinden uzaklaşırken rahatlamış hissediyordum. jeongin'in 6 yıldır benden hoşlandığını ve beni takip ettiğini babasına bir bir anlatmıştık. adam sinirden küplere binmişti resmen. bir yanımda yeonjun vardı ve o da mutluydu. biraz ilerledikten sonra durdu ve bana baktı.

"şimdi sizin videonuzu paylaşamaz ki o. söylemese miydik babasına?"

onu rahatlatmak için gülümsedim. "merak etme. zaten yeterince takipçi kazandık, bundan sonrasını halledebiliriz. ayrıca kimse böyle konuşamaz seninle."

son cümlemden sonra o da gülümsedi. "teşekkür ederim."

"rica ederim."

"ama babası ne yapacak ki? kocaman adam değil mi bu jeongin? bir erkekten hoşlandığı için mi kızacak?"

"bilmiyorum. bana sadece babasıyla sorunları olduğunu söylemişti. neyse ne, denemekten zarar gelmez. arkadaşlarıyla gelip seni tehdit etmeden önce düşüneceklerdi orasını."

"adam çok korkunç birine benziyor."

"evet, ona jeongin'in benden hoşlandığını ve oğluna sahip çıkması gerektiğini söylediğimde gözleri alev saçıyordu resmen görmedin mi? jeongin evde değildi neyse ki. gözümüzün önünde parçalardı herhalde."

"bir an dövecek sandım.."

"dövemez."

"hyunjin adam bana bir yapıştırsaydı ne uçardım ama."

boşluğuma gelmişti galiba, güldüm bu söylediğine. "merak etme ben varken değil uçurmak, yerinden bile kıpırdatamaz seni."

kaşlarını kaldırıp yandan bana bakarak gülümsedi ve koluma vurdu. "şapşal herif."

ikimiz de gülüşe gülüşe ilerlerken ileriden koşa koşa acele içerisinde gelen jeongin'i gördük. bizi görünce yanımıza yaklaştı, ben ise somurtup kızgın bir şekilde baktım ona.

"size bir şey söylemem lazım..."

nefes nefeseydi ve dizlerine yaslanıp derin nefesler almaya başladı.

"seni dinlemek istemiyoru-"

"dur bi, şuan hiç seni dinleyemem özür dilerim. eve çok geç kaldım. sözümü kesmeden dinleyin çünkü çok acelem var."

konuşmama bile izin vermediği için onu dinlemekten başka çarem kalmamıştı. kollarımı çaprazlayıp nefesini düzenlemesini bekledim.

"şimdi, burada ne işiniz var hiç bilmiyorum ama tanrı'nın sizi karşıma çıkardığı çok iyi oldu çünkü sizinle konuşmam lazımdı. geçen restoranda benim aptal arkadaşlarım yeonjun'la saçma sapan konuşmuş ve rezillik çıkarmışlar. onlar adına çok çok özür dilerim, benim hiçbir şeyden haberim yoktu. minho hyung jisung'a yazmış, o da kendi kafasında salakça bir plan kurup beomgyu ve heesung'la anlaşıp ben tuvaletteyken yeonjun'a laf atmışlar. ben de duyduğumda çok şaşırdım ve sinirlendim. o gün onlarla konuşup bunun bir daha asla tekrarlanmayacağı konusunda söz aldım. lütfen bu rezalet olay yaşanmamış gibi devam edelim ve siz ilişkinize devam edin. heesung size bir bok yapamaz. şimdi gitmem lazım hoşçakalın."

"jeongin!"

sözleri bittikten sonra koşa koşa evine doğru gitti. evde onu çok kötü şeyler bekliyordu fakat haberi yoktu...

o uzaklaşırken yeonjun ağzı açık kalmış bir şekilde şaşkınlıkla bana döndü. ben de aynı yüz ifadesiyle ona bakıyordum.

"hyunjin, sanırım biz çok kötü bir şey yaptık..."

evet. çok kötü bir şey yaptık. umarım babası bizim düşündüğümüz gibi davranmazdı ona.

******************************

iyi bok yedin amcik

jeongin'i intihar ettirsem ve fici son anda angst olarak bitirsem cok komik olmaz miydi?

olmazdi tabii amk mal misiniz

entrancing / hyuninWhere stories live. Discover now