1-Atarlı ve ukala

7 1 0
                                    

⭐️
16 Temmuz 1990

Sonbahar, çoğu insanın sevdiği bu mevsim beni asla tatmin etmezdi, neyini sevdiklerini de asla anlamam zaten.

Genellikle kasabada her mevsim çoğunlukla yağmur yağardı fakat sonbaharda bu iki kat olurdu, ne yağmurdan sonra kalan toprak kokusu ne de yağmurdan kalan birikintiler de oynamayı severdim. Paçalarım kirlenirdi bi kere!

Ölen yağmur damlacıkları ya da hayatını kaybeden yaprak, ne kadar zor olsa da bu hava da çalışması gereken insanlar...Bu görüntülerden nefret ederim.

Buna rağmen neden burda durduğumu bilmiyordum.
Şu an niye ağacın dibine oturmuş ağlayan
-ne kadar yağmurdan ağladığı belli olmasa da- sarı saçlı çocuğu izliyorum inanın bende neden olduğunu bilmiyorum.

Yanina gidip sormak istiyorum niye ağlıyorsun? Seni bu kötü hava da, kim burda ağlatacak kadar üzdü?

Bu kasaba da ilk defa gördüğüm bu çocuğun ağlaması beni meraklandırıyordu.
Merakıma sonunda yenip düşüp yanına gidiyorum. Ayağımın altında ki yaprakların çatırdama sesi yankılanıyordu, duyduğuna eminim ancak ağacın gövdesine yasladığı başını bana doğru çevirmiyordu.

Karşısında duruyorum, kapalı gözlerinden akan yaşlar yağmur damlalarına karışıyordu yine de bu büyük ağacın hala dalına tutunan yaprakları biraz olsun onu ve beni koruyordu.

Kahve botlarımı onun siyah hafif topuklu botlarına vuruyorum, korkarak bana bakıyor kahve gözleri, 'kimsin' dercesine de bakıyor aynı zamanda kendisinin bile bilmediği bir cesaretle, yumruk yaptığı eliyle sert bir şekilde yaşlarını siliyor ve sarı saçlarını geriye atıyordu.

"Niye ağlıyorsun?"
Direk soruyorum, lafı uzatmaya gerek bile duymadan, sadece merak ettiğim cevabı alıp, eve gitmek istiyordum.

"Sana ne?.. kimsinde soruyorsun?"

Atarlı ve ukala bir çocuk.

Onun hakkında ki, ilk düşüncelerim.

Aslında bir bakıma haklı da gerçekten kim olupta merak ediyordum, normalde beni ilgilendirmeyen hiç bir şeyi sormam ama önümdeki sarı saçlı çocuğun neden ağladığını merak ediyordum.

"Minho, Lee Minho..Şimdi neden ağladığını
söyleyecek misin?"

Ayağa kalkıyor, neden ağladığını merak ettiğimden şaşırıyor sanırım, bilmiyorum, çoğu şey gibi bunu da bilmiyorum.

Baştan uca beni süzüyor sinir bozucu, söyle ve gideyim, daha ne kadar ıslanacaktım.

"Adım, Han Jisung" diyip arkasına bile bakmadan gidiyor.

Hadi ama bu kadar boşuna mı bekledim?!

Koyu kahve saçlarımı geriye tarıyorum ve evin yolunu tutuyorum, ailem büyük ihtimal yağmur yağmasına rağmen dışarda olmama şaşırmış bir şekilde evde bekliyordur...

Ama bilmiyordum -her zaman ki gibi- o gün Han Jisung'un beni geride bıraktığı son gün olmayacağını.


—————————————

Merhabaa
Nasılsınız🧚🏻

Yazim sekli tam oturmadi gibi

Bu kucuk minho nun düşünceleri bu arada
Yavas bi sekilde ilerlicez gibi ama ayni zamanda kisa bir fic olmasini tahmin ediyorum

Bolum kisa biliyorumm
Her zamn ki ben HALLETCEZ İNANİYOM

Bölüm hakkında ki düşünceleriniz?

Bölüm hakkında ki düşünceleriniz?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

























^*^eby

QuerenciaWhere stories live. Discover now