6

54 7 9
                                    

İki asker içeriye girdiğinde böyle bir mekanın bu kadar kalabalık olacağını tahmin etmemişlerdi, kadın etrafa bakınırken gördüğü şeyle yanındaki askerin kolunu tutup dikkati kendi üzerine çekti.

"Bu tarafta."

Kadının gösterdiği alana doğru ilerlediklerinde önce duvardaki resme sonrada yazılara bakmışlardı, kadın kendi resminin yanındaki yazıyı okuduktan sonra sağ tarafındaki askere doğru döndü. Dikkatle yazıyı okuduğunu gördüğünde o da okumaya başladı, Kaptan Amerika o gün onlara isimleriyle hitap etmişti ve bu yazılarda aynı isimler vardı.

"James Bucky Barnes."

Kadın bakışlarını ona doğru çevirdiğinde Bucky hala ekrana bakıyordu, vücudunu tamamen adama doğru çevirirken konuşmaya başladı.

"James... Kulağa hoş geliyor."
"Seninki?"
"Daisy Diana Johnson."

Bucky kısa süre düşündükten sonra konuşmaya başladı.

"Pekala, şimdi ne yapacağız Diana?"

Kadın karşısındaki adama güldükten sonra planı anlatmaya başladı.

"Burada daha fazla oyalanmanın bir anlamı yok, kimlik çıkarıp kısa süreliğine korunabileceğimiz bir yer bulmalıyız."
"Gidelim o zaman."

Bir kaç günlük özgür yaşamları içinde ezberledikleri yolları takip ettiler, bir günlerini alan araştırma sonrası kendilerine yeni kimlik ve pasaport çıkarabilecekleri bir mekan bulmuşlardı. Kalabalıktan uzaklaşıp ara caddeye girdiklerinde kadın etrafa bakınırken yanındaki asker konuşmaya başladı.

"Bu kadar korkulacak bir şey yok."

Kadının bakışları alayla konuşan adama doğru dönerken göz devirdi ama cevap vermedi, kadını sinir etmeyi seviyordu. Yanlış anlaşılma olmasın ki kadını sinir etmeyi seviyordu, kadının kendisini değil.

"Ama çok korktuysan bana biraz yaklaşabilirsin."

Kadın ona tiksinircesine baktıktan sonra adama küçük bir mikropmuş gibi davranıp yürürken aralarına mesafe koyup sinirle konuşmaya başladı.

"Sana yakın olmaktansa ölürüm daha iyi."

Kadın sinirle rusça konuştuğunda adam ona güldü, birbirlerini sevmemeleri sinir etmelerine engel değildi.

"Öyle mi? Bir kaç gün önce helikopterde öyle davranmıyordun."
"Hatırladığımız az anılar var ve bunları konuşmak istiyorsan istediğin olsun, seni Kaptan Amerika'nın elinden kurtaran kadın karanlıktan korkacak değil."

Asker konuşacaktı ki gelmek istedikleri yere varmış olduklarını görünce bundan vazgeçti, yanındaki kadın önden ilerleyip kapıyı çaldığında bir kaç dakika sonra kapının arkasından ses duydular.

"Kimsiniz?"

Asker kadının omzundan tutup bir adım geriye çekerken kendisi kapıya doğru yaklaşıp rusça konuşmaya başladı.

"Bizi içeri al."

Kapı anında açıldığında kadın kapının arkasındaki çocuğun onları tanımış olduğunu anlamıştı, iki asker birbirine baktıktan sonra eve girdiklerinde çocuk onlara üst kata çıkmaları gerektiğini söylemişti. Merdivenlere ilerleyip üst kata çıkmaya başladıklarında adamın eli belindeki silahına giderken kadın elini ona doğru uzatıp durdurdu.

"Şimdi değil."

Kadının sözünü dinlerken koridora girdiler, ikiside temkinli bir şekilde ilerlerken katta ufacık bir ses bile yoktu. Kadın hissettiği hareketlilikle eli belindeki silahına giderken yanındaki askerde cebinden bıçağını almak için hamle yaptı, hareketliliği arkalarında hissedince kadın hamle yapacaktı ki ses duydular.

Since 1945Onde as histórias ganham vida. Descobre agora