DÜĞÜN

935 82 132
                                    

***
Büyük güne neredeyse sayılı günler kalmış, Artonya hükümdarlığı ve buyruğu altında bulunan tüm ülkeler, yapılacak olan görkemli düğünün telaşı içindeydi. Dünyanın her bir yanından insanlar, akın akın savaşçı prenses Elıys'ın düğününe katılmak için koşuyordu. Krallar, asilzadeler, sıradan olan halk neredeyse herkes kilometrelerce yol kat ederek bu eşsiz düğünde  bulunmak için yarışıyordular. Aslına bakılırsa, insanlar düğünden çok prensesin evleneceği  kişiyi merak ediyordu. Öyle ya, bir kral ya da asilzade olmadığına göre o bir Tanrı olmalıydı, aksi halde Elıys  onu neden seçmiş olsun ki. Bu zengin ve itibarlı krallık, daha önce hiç bu kadar büyük bir kalabalığa ev sahipliği yapmamıştı.

Dünya yüzeyinde ki bir çok hükümdarlık ve medeniyetlerin öncüleri olan krallar ve imparatorlar asla Elıys gibi güçlü bir prensesin, sıradan biri ile evleneceğine ihtamal veremiyordu. Sıradışı olan bu durum, onlar için fazlasıyla garip di. Gerçekleşecek olan bu evlilik, halka nasıl bir değişim dalgası getirecekti. Artonya ve diğer krallıklar belki de bir çok şeye gebeydi, ne olacağı belirsizdi ve bu belirsizlik bazı kesimleri derin endişelere sürüklüyordu. En çok merak edilen konu ise Langord'un Elıys üstündeki etkisinin ne olacağıydı? Belkide aniden gelişen bu evlilik kararı, diplomatik dengeleri altüst edebilirdi. Elıys sayesinde kazanılan ve hükümdarlığı altına alınan diğer ülkeler bu evlilikten ne denli etkilenecekti? Üstelik sadece onlar değil, devlet erkanları da bu süreçin nasıl ilerleyeceğini merak etmiyor değildiler. Artonya önemli bir noktaydı, çünkü tüm deniz ve karayoluyla yapılan ticaretlerin gelir giderleri orada can buluyordu. Finansal olarak Artonya en büyük üs'dü. Elıys'ın emri altında olan diğer ülkelerinde ana merkeziydi.   Peki ama neden dünyanın en kudretli ve ulaşılmaz kadını bu adamı seçmişti? Toplum kendi aralarında muhakemeler yapıyor, kimisi de düzmece bir evlilik olacağını, hatta prenses Elıys'ın bunu kasıtlı yaptığını ve hatta yine bir süpriz yapacağı konusunda hemfikirdi.

Evet herkesin aklında tek soru, neden asil kan taşımayan bu adam?...

İki gün sonra yapılacak olan görkemli düğün için neredeyse ülkenin her alanı ilmek ilmek süslenmişti. Her bir yana renkli, mis kokulu çiçekler serpiştirilmiş, evlerin kapılarına bembeyaz tüller bağlanmıştı. Sokaklara ise içi tütsülerle dolu altından tamicanlar yerleştirilmişti. Saraya giden uzun yollara, Tanrıların devasa heykelleri dikilerek prensesin onuruna yakışır bir konvoy düzenlenmişti. Nihayet yeni bir devir başlıyordu ve insanlar yapılan evliliğin onlara şans ve huzur getirmesi adına Tanrılara kurbanlar adıyordı. Bazıları ise bu evlilik kötü bir lanetin temsilci olarak görülüyordu. Sıradan birinin kanı asla bir asilzade ile karışamazdı bu büyük bir felaket olarak onlara geri dönebilirdi. Aşırı muhafazakar kitle prensesin aklını kaçırdığını düşünerek, İblislere meydan verdiğini ve korktuklarını ifade ediyordu. En zirveden, en tabana kadar insanların konuştuğu tek konu bu evlilikti. Bunların en başında ise General Forgast geliyordu. Elıys'ın komutası altında bulunan orduları, bu zamansız gelişmeden dolayı şaşkındılar. Belki de haklıydılar, kocasına vereceği yetkiler düşünülünce hiç de boşa yapılan bir evham sayılmazdı doğrusu. Hele de son bulan Matiya savaşları bazıları için öfke sebebiydi. Savaş olmadan ilerlemek ve yeni kaynaklar edinmek  asla mümkün değildi. Ordu ve askerler bunu biliyor, artık yeni fetihlerin olmayacağını ve Artonya'nın güç kaybedeceğini sesli düşünüp dile getirmektende geri çekilmiyordular. General Elıys eskisi kadar sert ve kararlı değildi. Yumaşımış kalbi onlar için dış etkenlere karşı bir tehditdi. Düşmanları bu zafiyetden dolayı yeniden toparlanıp Artonya'ya saldırabilirler. Her benliğin kendine göre çıkarı ve korkusu vardı. Langord ordu içersinde sadece korkulan bir adamdı ama asla sevilen biri değildi. Langord'un Elıys ile yapacağı evlilik onu en güçlü erkek haline getirmiş, daha şimdiden etrafı sarılmıştı. Bir çok etkin ve zengin kişiler onunla iyi geçiniyor ilerde tasarladıkları düşüncelerini Langord üzerinden kolayca gerçekleştirebilecektiler. Langord henüz evlenmeden tüm kontrolü ele geçirmiş gibiydi. İnsanlar ona tıpkı bir kral gibi davranıyor, gelecektede mutlak bir kral olacağına kesin gözü ile bakıyordular.
Forgest bunu kendisine fazlasıyla hissettiriyordu

ELIYS (+18)Where stories live. Discover now