5: Gecenin Getirileri

60 11 26
                                    

Kapının açıldığını hiçbirimizin duymama ihtimali yüzde kaç olabilirdi ki? Ama evet, hiçbirimiz dinlendiğimizi fark edememiştik. Karşımdaki üç kadın etmişse bile söylemeye fırsatları olmamıştı.

Çağan'ın sözleri ona dönmemi sağlamıştı. Duygu ve Elçin'in bana kaçamak bakışlar attığını hissedebiliyordum. Çisem ise doğrudan bana bakıyordu. Bunu onun planlayıp planlamadığını merak ettim.

"Senin hakkında konuşacak olsak bile bu seninle ilgili duygu veya düşüncelerimiz olduğu anlamına gelmez. Birkaç gün sonra kocam olacağın ve dün gece senin yüzünden kriz geçirmiş olduğum göz önünde bulundurulduğunda senin hakkında konuşacak olmamız gayet doğal," dedim tam gözlerinin içine bakarak. "Ayrıca bana bir daha mesaj atacaksan sen de benim mesajıma bakma tenezzülünü göster. Göstermeyeceksen yazma, buna gerek yok."

Çağan'ın kaşları havalanırken yüzünde memnun olduğu belli bir ifade vardı. Ona karşı açık sözlü olmamdan mutlu olmuş gibiydi. Klasik zengin erkek. Bu durumda benim fakir kız olmam gerekmez miydi?

"Pekala Ay Tanesi, istediğin gibi olsun. Sizi gideceğiniz yere ben bırakacağım ve bu buluşma bir kız buluşması olmayacak. Haktan ve bende orada olacağız. Bakalım hakkımda neler söyleyeceksiniz," dedi sırıtarak. Bok suratlı adam, ben seni davet etmedim ki! Gerçekten yüzsüzlükte rekor kırmaya niyetliydi.

"Şaka bir yana, genç bireyler olarak oturup konuşmamız gereken şeyler var. Bunu ballı süt içerek evimizde de yapabiliriz ve daha rahat hissedersiniz ama eğer halka açık bir ortamda olmak istiyorsanız dikkat etmeniz gerekecek. Tek bir insan bile bu evliliğin bir anlaşmadan ibaret olduğunu bilmemeli. Tercih sizin kızlar," derken gözleri hâlâ benim üzerimdeydi. Bir milim bile başka bir tarafa kaymıyordu. Dakikalar süren göz temasımızın ardından göz bebeklerinin en orta kısmının yeşil olduğunu fark etmiştim. Dikkatli bakmadığınızda tüm göz rengi açık kahve gibi duruyordu. Buna neden bu kadar dikkat ettiğimi ise bilmiyordum.

"Bir diğer konuya gelirsek Ay Tanesi, mesajına bakmama sebebim telefonumun bende olmamasından kaynaklanıyor. Bunun hesabını da kuzenime sorabilirsin. Telefonum ondaydı."

***

Evet, dediğini gerçekten yapmıştı. Çağan Barkın Ural, Çisem Beril Ural, Haktan Ural, Duygu Akyurt, Elçin Sarıkoz ve ben, yani Selen Asu Akyurt aynı evin içerisinde onlarca koltuğa rağmen yerde çember oluşturmuştuk. Bu şekilde aramızdaki bağların daha rahat ve samimi oluşacağını düşünen kişi ise şüphesiz benim gelecekteki kocamdı.

"Ya bakın, her şeyi anlarım da neden yerde oturuyoruz? Evde bir ton koltuk var," dedi Duygu. Geldiğimizden beri ilk kez konuşuyordu.

"Sevgili eniştemiz böyle istediyse bize düşen şey yapmak oluyor Duygu. Nedense burada bize fikrimizi soran yok," dedi Elçin. Her zaman herkese fikir soran birisi olarak şu an onun fikrinin sorulmaması sinirlerini bozmuştu. Bunu en yakın arkadaşım olmasa bile tavırlarından anlayabilirdim.

"Elçin'e her ne kadar katılmak istemesem de katılıyorum," diyen ise Çisem'di. Abisi kılıklı kızın bizi savunması şaşırılacak bir durumdu.

"Bence abartıyorsunuz." Bu söz ise Çağan'ın kesinlikle(?) çok sevdiğim kuzeni Haktan'a aitti. Adam her şeye burnunu sokmasa ve yılışmasa yaşayamayacakmış gibi davranıyordu. Açık konuşmak gerekirse adamdan hiç haz etmemiştim. Gerçi ben şu odada Haktan dışında iki kişiden daha haz etmiyordum. Ve nedense bu haz etmediğim insanlar birkaç gündür yakamdan düşmek bilmiyordu. İç sesim bundan sonra hep böyle olacaüımızı söylüyordu, yanılıyor olmasını umdum. Ben bunlara birkaç gün bile dayanamıyorum, ya ömrüm boyunca yakamdan düşmezlerse?

Göğe AşıkWhere stories live. Discover now