63.bölüm:nükseden acı

2.1K 142 7
                                    

Bir yanda hayat normal devam ederken, diğer yanda kıyamet kopuyor. Elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz ve boykot etmeye çalışıyoruz. (Boykot etmeye de devam edelim.)

F!listini unutmayın, Doğu türkistanı unutmayın, Arakanlıları unutmayın. Bu zulmü unutmayın. Hep okullarda s*ykırımları, savaşları ve açtıkları tahribatı dinledik durduk. Fakat bunu hâla yaşayan var. Medeniyet dedikleri koca bir yalan! Koca bir aldatmaca! Lütfen Kendinize bu soruyu sorun. Filstin için ne yapabilirim, ülkem için ne yapabilirim. Benden bir şey olmaz demeyin. Her birimizin içinde büyük cevherler saklı. Onu açığa çıkarmak için de çalışmalıyız, bir gaye edinmeliyiz. Çocuklarımız için, torunlarımız için bunu yapmak zorundayız.
🇸🇩🇸🇩🇸🇩🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇸🇴🇸🇴✊🏻🇹🇷🇹🇷🇸🇩🇸🇩🇸🇴🇸🇴

Unutmayın, tüm dünya özgür olmadığı sürece özgür değiliz.

......

Kara, yavaş ve emin adımlarla yürürken ben ise Savaş'ın çabuk gelmesi için dua ediyordum. Umarım sadece konuşmak için gelmiştir. Pek sanmıyorum ama umut etmekten başka çarem yoktu.

" Çilem, sakın kapıyı açma. Geliyorum birazdan." Korkuyla tamam dedim sadece. Birazdan gelir değil mi? Bir dakika da.

Kara arabaya doğru eğilerek pencereyi tıklattığında, yutkunarak gözlerimi kapattım. Çok geçmeden almayacağımı anlayınca adamlarına işaret yaparak bir şey istedi. Korkuyla ne olacağını beklerken, adamın getirdiği levye ile o an korkudan göz bebeklerim büyümeye başlamıştı.
Bu adam şuan aklımdan geçeni yapmıyor öyle değil mi?

Birden kolunu kaldırarak cama vururken, çığlıklarla diğer koltuğa geçerek kapıyı açmaya çalıştım. Kara hıncını alırcasına vurmaya devam ederken, hemen kapıyı nihauet açarak dışarı çıktım. Korumalar da harekete geçmeye başlarken, düz araziden geçerek kalabalık olan bir yere giderim umuduyla koşmaya başladım. Umutsuz bir umuttu benimkisi. Zaten buna fırsat bulamadan iki el silahın patlamasıyla korkuyla durmak zorunda kaldım. Son bir umutla koşmaya devam edecektim ki, birinin kolumu tutmasıyla Kara'ya doğru sürüklenmeye başladım. Fakat ben son gücümü kullanarak bu sefer korumalara vurmaya çalıştım. Hemen adamın ayağına basarak bırakmasını umut etsem de aksine daha sıkı tutmaya başlıyordu. Sürükleye sürükleye Kara denen adama doğru sürüklenirken, elindeki kanlı levye ile bana doğru yürümeye başladı. Ben ise son çaresizlikten çırpınmaya devam ettim.

" Bırakın beni!" Diye bağırırken Kara karşımda dikilerek hemen çenemi kavradı. O an daha çok çırpınarak birden yüzüne tükürdüm. Öfkelenmişti. Burnundan soluyarak yüzünü silerek sert bir tokat attı. Birden kulağım zonklar gibi çınlamıştı resmen. O an daha çok öfkelendim. Daha çok sinirlenerek ayağımla karnına vurdum. Bunu beklemiyordu tabii. Kısıkça küfür ederek bir süre iki büklüm kaldıktan sonra doğrulara sonra korumadan gazlı bezi alarak ağzıma bastırdı. O kadar ani olmuştu ki, direnememiştim bile. Keskin kokunun etkisiyle bilincim iyice kapanmaya başlamıştı. Son hatırladığım şey, bir adamın "Efendim, geliyorlar." Deyişiydi.

🦋🦋🦋🦋🦋

Damlayan suyun sesiyle bilincim açılırken, en son gördüğüm şeyi düşündüm. Bir ağacın üstündeki yaprakların teker teker döküldüğünü gördüm. Hepsini avuçlarımda toplayarak düşmemeleri için çırpınıyordum. Sanki her aldığım yaprak tekrar filizlenecek diye düşünüyordum.

Bilincim yavaş yavaş açılmaya başladığında olanları yeni kavramaya başladım. Kendimi farklı bir odada bulduğumda birden yerimden fırlayarak nerede olduğumu kavramaya çalıştım. Sonra en son kaçırılmak üzere olduğumu hatırladım.

Savaş Ağa Where stories live. Discover now