kırk yedi,

2.7K 217 156
                                    



merhabaa biz geldik
bizi unuttunuz mu 🥺💗

çook küçücük bir bölüm ama şimdilik bütün bu yoğunluğumun arasında yazabildiğim buydu ☹️

|||

Her insanın kalbinde bir iz vardı. Bu iz ya ailesinden ya arkadaşından ya da aşık olduğu insan tarafından atılırdı. Kime en çok değeri verirsen kalbinin tam ortasına acımasızca kendisini kazıyan kişi de o olurdu.

En çok değer verdiğin kişinin en büyük yaralar açması da en büyük ironiydi.

Benim kalbimde daha küçük bir çocukken atılan ilk iz ailem tarafından olmuştu. Her çocuk sevilmek ister, ilgi görmek isterdi. Onları çok severdim ama hiçbir zaman onlar tarafından çok sevildiğimi hissedememiştim. Büyüdükçe aslında sevilmediğimi anlamıştım.

İkinci izim, beni çok sevdiğini düşündüğüm Haluk Altan tarafından atılmıştı. Onu o zamanlar o kadar çok severdim ki onun da beni tıpkı benim gibi sevdiğini düşünür bu yüzden tüm gardımı indirirdim ona karşı. Bana anne ve babamdan daha çok ilgi gösterdiği için en çok onun yanında mutlu olurdum. Bu ailemi yok saymamın bir cezasıydı belki de.

Üçüncü ve son izim ise hayatıma aldığım arkadaşlarımdı. Hepsi mutlaka benim hakkımda kötü düşüncelere sahip olurlardı fakat yine de susarak beni kullanılarlardı. O zamanlar aptaldım ve sevildiğimi düşündüğüm kişilere kendi isteğimle kanarak aptal kalmaya devam ediyordum.

Şimdi dönüp arkama baktığımda tüm hayatımın aslında koca bir hiç olması beni üzüyordu. Hayatımdaki tüm insanlar beni üzmek ve derin yaralar açmak için hayatımda gibilerdi.

Ve biliyordum ki, kalbime işlenen bir başka ize daha dayanamazdım.

Elimdeki çantamı daha da sıkı kavrayarak kafamı havalandırdım ve güneşli havaya baktım. Bulutlar bembeyaz pamuklar gibi yan yana şekiller oluşturmuşken aralarından gözüken gökyüzü masmavi parlıyordu. Eskiden kaçtığım bu zamanlar şimdi keyfimi yerine getiriyordu.

Birkaç saniye derin nefesler aldıktan sonra kafamı aşağıya eğdim ve az önceki gergin havanın etkisini üzerimden atmaya çalıştım. Az önce psikoloğumla ilk seansımı gerçekleştirmiştim. Bu benden bir farklılık yaratmış mıydı bilmiyordum ama biraz olsun rahatladığımı hissediyordum.

İlk dakikalarda gergin olsam da daha sonra onun bana verdiği güvenle gevşeyerek konuşmaya başlamıştım. Konuştuğum şeyleri bile hatırlamıyordum. Sadece konuşmam bittiğinde onun bana gülümseyerek, "Furkan'ı çok seviyor olmalısın." dediğini hatırlıyordum.

Sadece Furkan'ı konuşmuş olmalıydım.

Kendi kendime gülümseyerek ilerlemeye başladığımda gözlerim Hülya'yı aramaya başlamıştı. Buraya onunla gelmiştim ve onunla gidecektim. Furkan ilk seansıma benimle gelmek istese de ben istememiştim. Onu yanımda velim gibi götürmek istememiştim, bunu ona söylediğimde velim değil destek olmak için geleceğini söylemişti. Ben de ona yanımda olmasa da desteğini hissettiğimi söylemiştim.

Tüm herkes için küçük adımlar olsa da, benim için büyük adımları artık kendi başıma atmak istiyordum.

Biraz daha ilerlediğimde ileride gördüğüm tanıdık arabayla yerimde duraksayarak gülümsedim. Yine dayanamamıştı.

Oraya doğru ilerlemeye başlarken o da beni görmüş olacak ki kapıyı açarak indi ve bana doğru koşar adımlarla gelmeye başladı. Yüzündeki siyah maskesi ve başındaki siyah şapkasıyla kamufle olduğunu düşünse de simsiyah giyinerek yeterince dikkat çekiyordu.

gözyaşlarımı kurtar,Where stories live. Discover now