Günlük 2.Bölüm

17 5 0
                                    

"Sevgili Günlük,yaklaşık 3 gündür sakinleştiricilerle uyutuluyorum.
Bu öyle tuhaf bir his ki,sanki yıllardır uyuyor ama asla dinlenemiyorsun gibi bir his.
Bir ağırlık.
Ruhani bir ağırlık.
İnsanın tüm çirkinliğini gören ruhun,kendi içinde bir inzivaya çekilmesi.
Bir 'hadi Eyvallah' deyiş.
Yeniden doğmak için kendini bir ön hazırlayış.
Ama asla başlayamamak.
Devam edememek.
Yorgun olmak,çok yorgun.
Dışarıdaki hayatla bir daha yüz yüze gelmeme isteği.
Herkese ve her şeye bir veda."

Günlüğümü kapatıp,penceremi açtım.Ayakta dikilerek bahçeyi izledim.Burada en sevdiğim yer bahçeydi.Bahçenin bira ilerisinde küçük bir at çiftliği vardı.Buraya ilk geldiğim zaman,sürekli kaçmaya çalışıyordum ve her kaçtığımda da o çiftliğe gidiyordum.

O çiftliğin birinde kalbimin birtanesi,tatlı bir at ile tanışmıştım.
Bu rezil dünyanın yanında,hayvanlar her zaman,harikuladeydi.Hayvanlara olan sevgim,insanlara olan sevgimden milyonlarca kat daha fazlaydı.

İnsanlar nankör varlıklardı.Son zamanlarda yaşadıklarım sonucunda,bir insanın her evresini,tüm pisliğini görmüştüm.

Ama hayvanlar öyle miydi?Asla.
Hayvanlar,bu evrendeki en değerli varlıklardı.En özel,en masum,en tatlı.

Hayatımda eğer her şey yolunda gitseydi,tüm varlığını hayvanlara bağışlamak istiyordum.

Gerçi hâlâ kalan varım yoğum ne varsa,hayvanlara bağışlayacaktım.

Kaçtığım bir gün,herkes beni ararken,onun gözleriyle tanışmıştım.Bana gülümsüyor gibiydi sanki.Ağlayarak yanına gittim.Gece olduğu için kimse görmedi beni.Ona sarıldım ve saatlerce ağladım.O da kaçmıştı,bahçede dolanıyordu.Birbirimizi bulduk.
Benim tatlı Sirilla'm,biricik dostum.Fresian atıydı.Çok asil bir türdü.Erkekti.Uzun ve zarif siyah tüyleri vardı.Gece gibi karanlık,yıldızlar kadar büyüleyici gözleri vardı.Kalın ve kavisli vücudu,ilk buluştuğumuzda saatlerce beraber koşmamızda yeteneğini hemen ele vermişti.

O gün o kadar çok vakit geçirmiştik ki,eninde sonunda beni yakalayan hastabakıcılarım bu hâlimizi görüp birlikte vakit geçirmemize izin vermişlerdi.

Artık düzenli olarak onu görebiliyordum.Sirilla,benim bu hayattaki tek dostumdu.Canım Sirilla'm.

Böyle hayallere dalmış giderken,bahçede koşan kapüşonlu birini gördüm.Kaşlarımı çattım.Akşam yemeğini geçmişti saatler.Yani bu saatte hiçkimse bahçede olamazdı.Bu kişide kimdi ve neden koşuyordu?

Bir anda büyük bir çığlık koptu içeriden.Yerimden sıçrayarak kapıya koştum.Tüm hastalar ve hasta bakıcılar çılgınca koşturuyordu.

Sonunda Ayça Abla'yı görünce onu durdurdum.Büyük ihtimalle iyi değil miyim diye benim yanıma geliyordu.

"Tatlım,iyi misin ?
Ödüm koptu sana bir şey oldu diye." dedi,nefes nefese bir şekilde.

"Neler oluyor?Ben iyiyim,boşver beni şimdi.Bu kargaşada neyin nesi?"

Durdu.Gözlerini kırpıştırıp,ellerini yanaklarına koyarak,
"Müdür öldürülmüş.Hemde silahla!" dediği anda şoka girdim.

Serkan Amca.Buraya geldiğimden beri burada iyi hissetmemi sağlayan,babacan bir tavırla yaklaşan sevgili Serkan Amca...

Kim yapmıştı bunu?
Neden yapmıştı?
Niye yapmıştı?
Neden hep bu dünyada iyi insanlar öldürülüyordu?

GÜNLÜKWhere stories live. Discover now