29. BÖLÜM

2K 120 110
                                    

Yeni bölüm için beğeni sınırı=150

Yorum sınırı en az=250
(Arkadaşlar sizlerden yorum isterken satır arası yorumlardan bahsediyorum. Birçok okurum sevdiği sahnelere, düşüncelerini aktaran birkaç yorum bıraksa emin olun bu sınırda çok güzel bir biçimde tamamlanır.)

_______________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______________________________________

Canınız ne kadar yanmış olursa olsun yaralar hep bir şekilde sarılmanın yolunu bulurdu. Bu kimi zaman bir sarılmayla kimi zaman bir öpücükle kimi zaman ise sadece kalbe dokunan sahici bir sözle gerçekleşirdi. Başkalarının üzerimde açtığı yaraları sarmanın her zaman bir yolunu bulmuştum ama tedavi yöntemim genelde bu saydıklarımdan biriyle olmamıştı. Güçlü kalmamın bana hep bir yararının olacağını düşünsem de hayat kaybettiğim onca şeyi tekrar önüme sunduğunda bunun hiç de böyle olmadığını göstermişti bana.

Bedenen açılan yaralar bir şekilde açılmış, güzelce sarılmış ve üzeri örtülerek geri kapanmıştı. Ama ruhumdakiler... İşte onlara söyleyebileceğim bir sözüm olur muydu orasını bilemiyordum. Yüzleşmekten kaçtığım her şey gün gün benim sınavım olmaya devam ederken bu listenin giderek kabardığının bilincindeydim. Bora yanımdan ayrıldıktan sonra tekrar yanıma gelmemişti. Yaralarım Bora tarafından güzelce sarılmış
gerekli tüm kremler sürülmüştü.

Ruhum da tıpkı bedenim kadar yaralıydı. Onu da toparlanmamın bir yolu, iyileştirmem için bir tedavisinin olması gerekiyordu. Hala vücudumda ki dermansızlık ve ruhumda yer edinen tüm ümitsizlikle klozet kapağının üzerinde oturmaya devam ediyordum. Klozetin kapağına oturduğum için aşağı doğru sarkıttığım ayaklarım zeminle herhangi bir temasa girmeden olduğu yerde öylece salınmaya devam ediyordu.

Karşımda duran aynada ki suretim bana fazlasıyla yabancıydı. Sarı saçlarım canlılığını yitirirken soluk bir tona bürünmüştü. Gözlerim kahvenin en açık tonuna sahipken içinde gördüğüm korku tohumları sanki hiç silinmeyecek birer iz bırakmış gibiydi. Göz altımda ki morluklar madde kullanan bir bağımlıyı andırıyordu. Patlamanın etkisiyle yüzüme aldığım darbeler belki de tenimde hiç silinmeyecek izler bırakmıştı. Kaşımın üzerinde ki büyük yaranın kötü görünümü her ne kadar bandajlarla kapanmış olsa da hissettiğim acı hala yarayı aldığım ilk anımda ki gibi şiddetliydi.

Yamuk kestiğim saçlarım görüş açıma girdiğinde bedenimi yeniden bir hüzün kapladı. Belime kadar uzattığım saçlarım şimdi sadece omuzlarımın birkaç santim altına ancak geliyordu. Her parçası ayrı bir boyutta duran tutamlarımın hiç makas değmeyen kısımları da mevcuttu. Tüm bu saçma detaylar bir anda dikkatimi çekmeye başlarken aslında bu durumun bunca zamandır ne kadar da umrumda olmadığını gösteriyordu bana. Oysa bir zamanlar aynaya bakmadan dışarıya adım dahi atmazdım.

Başımı dik tutma konusunda bile fazlasıyla zorluk çekerken ellerimi biraz da olsa destek alabilmek için klozetin sert kapağına yasladım. Bedenim bu temasla beraber aşağı doğru kaymaya başlarken bu durumu engellemek için herhangi bir girişimde bulunmadım. Kalçam sert ve soğuk zeminle buluşurken başımı arkaya doğru atarak yasladım. Bir anda sanki vücudumda ki tüm güç çekilmiş gibiydi. Ellerim saçlarımın arasına karışırken bedenim ani bir sıcaklığın etkisi altına alınmış gibi bir hisle kavrulmaya başlamıştı.

Kayıp Pusula (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin