18. BÖLÜM - GÜNEŞ'İN KANI VE BUZ TUTMUŞ KALP

157 26 77
                                    

Merhaba canım okurlarım!

Bu hikayeyi yazarken o kadar heyecanlanıyorum ki, bazen kelimeleri zihnimden koparıp klavyeye nasıl aktardığımı anlayamıyorum bile.

Eminim ki aynı heyecanı siz de okurken yaşıyorsunuz ve bunu bilmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Saatlerce hatta günlerce emek vererek yazıp düzenlediğim kurguma destek olmak için yapmanız gereken tek şey oy vermek.

Lütfen oy vermeyi ve her oyunuzla beni gülümsettiğinizi unutmayın💗

Sizleri seviyorum.

İyi okumalar diliyorum💫

Instagram: gokyuzunun_icinde

//LP: No Witness (bölüm akışında)
//Maroon 5: She will be loved (son sahnede)

//LP: No Witness  (bölüm akışında)//Maroon 5: She will be loved  (son sahnede)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Güneş doğmadan önce yola çıkmak için hazırlanmıştık. Yeterince dinlendiğime karar verdikten sonra hiç zaman kaybetmeden ormanın derinliklerine ilerlemiştik. Başka bir boyuta açılan portasyonu, krallıklara bağlı olan Ortak Saray'da yaparsam soylular bunu anında hissederlerdi. Bu yüzden saraylara en uzak, Öz'ün en tenha ormanlarından birindeydik. Kraliçeler pekâlâ burada da hissederlerdi ama onlar azat dönemine hazırlık yaptıkları için bir hayli meşgullerdi. Ortay Saray'da olduğu kadar yoğun hissetmezlerdi enerjiyi bu yüzden bu toprakları benden daha iyi tanıyan Elvis'in önderliğinde karanlık ve ıssız ormanın içerisinde hızlı adımlarla ilerliyorduk.

"Yeterince ilerlediğimizi düşünüyorum," dedi Elvis yavaşlayarak.

Başımı sallamakla yetindim. Yol boyunca elimden düşürmediğim büyü kitabını toprağın üzerine bıraktım. Lotus pozisyonunda oturup ellerimin içinde bir şeyi tutuyormuşum gibi karşılıklı konumlandırdım. Gözlerimi kapatıp avuç içlerimde bariz bir soğukluk hissedene kadar yoğunlaştım. Enerjinin en saf halinin bir küre şeklinde avuçlarımda doluştuğunu hissederken yaydığı soğukluğa aldırmamaya özen gösterdim. Veliaht simgemin kaşındırıcı hissini vücudumda hissedince gözlerimi açtım. Avuçlarımın içinde parlak, soluk mavi bir ışık yayan küreyi gördüğümde kürenin ağırlığını çok nazik bir şekilde tek elime yönlendirdim. Etrafına yaydığı titrek ışıktan faydalanarak büyü kitabın sayfalarını hızla karıştırmaya başladım.

Birkaç dakika boyunca yalnızca ağaçların hışırtısı ve sayfaların birbirine girme sesi dışında hiç ses yoktu. Sonunda aradığım büyüyü bulduğum zaman yavaşça başımı kaldırarak ayakta dikkatle beni izleyen muhafıza baktım.

"Seni sadece bir kez uyaracağım." Tehditkâr mavi gözlerimi bir an olsun kırpmadım. "Arya, Rigel veya diğer iki baş belası kralla karşılaştığımız an buraya geri döneceksin," dedim emredici bir ses tonuyla.

Gökyüzü'nün İçinde - 2Where stories live. Discover now