20. BÖLÜM - KADERİN KIRMIZI İPLİĞİ

232 25 75
                                    


Merhaba canım okurlarım 💖

Umarım iyisinizdir, sizleri çok özledim 🥹 🥹

Bu bölüm için biraz kalbim kırık açıkçası, yine bir sır ortaya dökülüyor tahmininiz üzere. Bu yüzden uzatmadan en sevdiğim şarkıyı da ekleyerek sizleri kelimelerin büyüsüyle başbaşa bırakıyorum 🫶🏻

Kitabın çalma listesini okurken açmak isterseniz diye yeniden profilimin konuşma bölümüne link bırakacağım 💖

İyi okumalar diliyorum ❤️

Instagram: gokyuzunun_icinde miray._.y

//LP: Lost On You (🍷🥹)
//Huh Yunjin: Raise y_our glass

//LP: Lost On You (🍷🥹)//Huh Yunjin: Raise y_our glass

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Hasta hissediyorum. Hem fiziksel olarak hem de mental olarak. Öz'ümden döndükten sonra kendimi Öteki Öz'ün sihirli kapılarından birine atmış ve Yeryüzü'ne inmiştim. Gündüz boyunca gözlerimi kırpmamıştım ama hep kâbus görmüştüm. Sürekli boğuluyordum. Gerçekten de nefes alamıyordum. Beni boğan şey ise göremediğim ellerdi. Suda boğuluyordum.

Daha yolun başında olmama rağmen dayanacak halim kalmamıştı. İçeride bir yerlerde bir şey bana güç vermesi gerekirken tüm enerjimi emiyordu sanki. Köşede, kirli karanlıkta dizlerini kendine çekip çaresizlik ve korkuyla ağlayan başka biri daha var gibiydi. Ayakta kalamayacak kadar güçsüz ve çaresiz... Her gün yeni bir gerçekle yüzleşip ölümcül darbeler alan biri...

Acıyorum ona. Ama ona yardım da etmek istiyorum. Fakat diğeri engel oluyor. Gülüyor sadece. Kendime acıyan diğer yanım bana gülüyor. Ne yapabilirim ki? Haklı. Çaresizim. Nedenini kelimelere dökemeyecek kadar hem de. Bütün bunların yanında yıkıldığımı gizlemek için gülümsediğimi, direndiğimi gören diğer taraf acıyarak kahkaha atıyor. Yolumu kaybettim ve bulamıyorum. Gözlerim kapalı bir şekilde gitmem gereken yeri arıyorum.

Ne kadar da aptalca.

Halbuki gözlerimi açsam yeterliydi. Ama korkuyordum.

Eskiden kahkahalarım, gülüşlerim o kadar içtendi ki gülmek için sürekli bahaneler bulurdum. Ama şimdi gülüşlerim bile sahteleşmişti. Mutluluğum da öyle. Sözde, Tanrıça olma yolunda kendimi bulacaktım ama daha çok kendimi kaybediyordum. Bir şeylerim eksikliğini hala kalbimin tam da ortasında hissediyordum. Boşluk vardı çünkü. Doldurulması gereken bir boşluk. Ama o boşluğu kollarımın arasında öyle sıkı tutuyordum ki tek bir kişinin bile dokunmasına izin vermiyordum. Sıkıca sarılıp korumaktan başka bir şey gelmiyordu içimden. Çünkü o benim içimde kalan son sevgi kırıntısıydı. Eğer onu da kaybedersem yavaş yavaş büyüyen acımasızlık duygum her şeyim olacaktı. Ve bu evren, nefretle gebe kalmış bir savaşın içerisindeyken sevgiyle kutsanmış bir Tanrıça bekliyordu. Eğer ben de buna yenilirsem, korunmak için dua edilen bir Gökyüzü bile kalmayabilirdi.

Gökyüzü'nün İçinde - 2Where stories live. Discover now