*2*

2.2K 272 24
                                    


Kutup ayısı onları inine doğru ilerletirken hepsinin yüzlerinde kusmanın kıyısında olduklarını belirten, kırışmış bir ifade vardı. Yani, neredeyse hepsinin...

"Bu harika!" İnci ellerini havaya kaldırıp mutlulukla bağırdı. Ted onun yuvarlanıp düşmemesi için kutup ayısının tüylerine tutunduğu ellerinden birini İnci'nin beline yerleştirirken, yargılar bakışlarını bir saniye bile yüzünde bir gülümsemeyle gözlerini kapatarak adrenalinin tadını çıkaran kızdan çekmedi.

Kutup ayısı son hızda koşarken mağaranın kapısında ani bir şekilde durunca, üstündeki çocuklar yerlerinden fırlamış ve ağacı örten karların içine saplanmıştı. Fakat içlerinden yalnızca biri, düşüşün acısını yüksek sesli bir küfürle çıkarmayı tercih etti.

"Bacağımı kırdım!" Küfrünün ardından pek de sağlıklı görünmeyen bacağını ovuşturan Frederick, dördünün arasında mağaranın girişindeki kar bulunmayan bölgeye düşen tek kişiydi. Bakışlarımı ondan alıp diğerlerine çevirdiğimde; karın içine dalmış ve yüzeyde görünen tek şey çırpınan bacakları olan Emily, Emily'i saplandığı yerden çıkarmaya uğraşan Ted, kara gömülmüş yüzünü kurtarmaya çalışan İnci ile karşılaşmıştım. Kısa sürede toparlanıp Frederick'in yanına ilerlemiş, onu doktor adayı Ted'in muayene etmesinde karar kılmışlardı. Bu esnada muhtemelen canı sıkılan İnci etrafı incelemeye koyuldu.

"Bunun tadı hiç de fena değil." İnci avucundaki kartopundan bir ısırık aldıktan sonra konuştu. Yüzünde halinden memnun bir sırıtış vardı. Bakışlarını kartopundan alan İnci, bir ağacın dibine kusmakta olan Emily'i fark etmişti. Emily'i Emily yapan özelliklerinden biri, onun heyecanlandığında kusmasıydı.

Ağzını ağaçtan düşmesini sağladığım bir paket mendilden birini kullanarak sildikten sonra endişeyle yanına koşan İnci'ye döndü. İnci ona avucundaki bir kısmı ısırılmış yuvarlak kartopunu uzatınca Emily tereddüt etmeden topun küçük bir kısmını ağzına yuvarladı. Az önce içinde her ne varsa çıkarmış midesi karın tadını kaldıramamış ve onu yeniden ağacın dibine kusmaya zorlamıştı. İnci kafası karışmış gibi görünüyor, içten içe Emily'nin neden karın tadını beğenmediğini anlamlandıramıyordu.

Ted Frederick'in biraz yardımla yürüyebilir olduğuna kanaat getirdiğinde, kutup ayısının onları önüne bıraktığı mağaraya girmeye karar verdiler. Tam da planladığım gibi, önlerine kapanan kapıya toslamışlar ve içeri girememişlerdi. Fakat İnci kapıyı açmakta ısrarcıydı. Kapıda bir boşluk olup olmadığını öğrenebilmek için zıpladığında başını mağaranın tavanına çarpmış ve oraya özellikle yerleştirdiğim ökseotunu beraberinde yere düşürmüştü.

Emily eğilip yerden ökse otunu aldığında sevinçle zıpladı, bu hareketi İnci gibi başını mağaranın tavanına çarpmasından başka bir şeye yaramamıştı.

"Geleneğe göre ökse otunun altında-" Frederick'in sözünün yarım kalmasının sebebi, Ted'in İnci'yi kendine çekip öpmesiydi.

"Tam olarak da bunu yapmak gerekir." Emily Frederick'in cümlesini kıkırdayarak tamamladı. Mağaranın kapısı tiz gıcırtılarla açılırken İnci Ted'den ayrılıp hiçbir şey söylemeden karanlık mağaranın içine koşmuştu. Çünkü utancını atmanın tek çaresi olarak koşmayı görmüştü. "İnci! Nereye gidiyorsun? Bizi bekle!" Emily şaşkınlığından kurtulup onun arkasından mağaraya dalınca, diğerleri de onu takip etti. Hepsinin içeri girmesiyle mağaradaki yılbaşı ışıkları içeriyi aydınlatmış, İnci'nin onlara doğru yaklaşan siluetini belirgin kılmıştı.

"Kaçın!" İnci yanlarından rüzgâr gibi geçerkenyalnızca bunu söylemiş, diğerlerinin de üzerlerine gelen kocaman kar canavarınıgörmesiyle çığlıklar eşliğinde onu takip etmesine sebep olmuştu.




10'DAN GERİYE SAY - #WattyTR2016Where stories live. Discover now