t a n r ı ç a | 13.1

1.6K 148 7
                                    

Facebook Grubu: Tolga'nın Hikayeleri'ne lütfen gelin, hepinizi bekliyorum.

Facebook Sayfası: Tolga Ra Hikayeleri

Instagram: tolga.ra

Snapchat: beinggypsy

Facebook Hesabım: Tolga Ra

Satır içi yorumlarınızı beklerim. <3


ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM, KISIM BİR

Erica gözlerini huzursuzca kapı muhafızına dikti.

"Tüm gün heykel gibi odamı gözlemen beni bile rahatsız ediyor, seni niye etmiyor?" Sarı saçlarını küstahça savururken muhafız gözlerini Erica ve Ethan'ın kaldığı odanın kapısından ayırmadan konuştu. Dudakları bir ezgi mırıldanırmışçasına biçimli oynuyordu, sesi kadife gibiydi.

"Bu benim işim, sayın Varis. Yüzyıllardır atalarım da bu işi yapmış. Amacım odanızı gözetlemek değil, kalenin emniyetini sağlamak."

Erica elini beline yerleştirip kaşlarını çatarken cırladı. "Diğer kaldığımız hiçbir kalede koridorda muhafız dizilmiyordu! Kapıda durmanız yeter."

Adam robotik bir edayla sözlerini tekrarladı.

"Bu benim işim, sayın Varis."

"Gözlerinle beni taciz ediyormuşsun gibi geliyor, muhafız. İşin bu mu?"

Muhafız karşısındaki cazgır kızın olay çıkarmaya çalıştığını idrak ettiğinden sessizliğini korudu. Erica'nın huzursuz bakışlarının üzerindeki kilt ve göğüs kaslarında dolaştığını hissedebiliyordu.

"Neden kilt giyiyorsunuz, İskoçya'da değiliz?" Anlaşılan bu kızın canı sıkılmıştı ve oynayacak bir şeyler arıyordu. Muhafız gözlerini devirmemek için kendini zor tutarken konuştu.

"Giyimimizi Tanrılar ve Tanrıçalar belirler. 1863 yılında Paranoelia'nın buraya ziyareti sırasında kilt giymemizi istemiştir ve biz o zamandan beri Tynse'de kilt giyen tek muhafızlarızdır."

Adamın robotik yanıtlarına karşı beklediğini bulamayan Erica kaşlarını çattı ve adamı yanıtsız bırakarak –ki muhafız bunun için Tanrıçalara ne kadar şükretse azdı- Ethan ile odalarına girdi. Son bir kez muhafıza iğreti bakışlarını yolladıktan sonra kapıyı yüzüne kapattı ve kapının paralelinde duran muhafız orayı izleyip heykel gibi durmaya devam etti.

İçeride Ethan üzerine mavi bir tişörtü geçiriyordu. Adada kız varisler genellikle elbiseler giyerken erkekler rahatça tişört, kot ile dolaşabiliyordu. Bunun rahatlığıyla Ethan saçlarını taramaya gerek duymadan hafifçe eliyle sağa yatırdı ve gülümsedi. Kapının pervazındaki Erica onun ne kadar yakışıklı olduğunu düşünemeden edemedi.

"Beni gözlerinle soymayı keser misin, Erica?" Alaycı bir sırıtışla genç kıza takılan Ethan ona yaklaşıp kolunu Erica'nın omzuna attı.

"Şu muhafızlar beni rahatsız ediyor, Ethan." Dudaklarını büzüp mızmızlanırken Ethan kızın yanağından bir makas aldı ve yine aynı alaycı havasıyla konuştu.

"Erica, ne burası bir okul ne de ben senin öğretmeninim. Bana şikayet etmek yerine gidip Frostia'ya söylemeye ne dersin?"

Erica omuz silkip Ethan'ın kolunun altından kendin i kurtardı ve kapıyı açıp geniş koridora çıktı. Beyaz ve bej renkleriyle düzenlenmiş koridorda adımlarını atmaya başladı. Biraz sonra kahvaltıya ineceklerdi ve Erica'nın küçük midesi dahi açlık sinyallerini gurultularla veriyordu.

Tabana dik, mermer sütünların arasından aşağı kıvrılarak inen basamaklara geldiğinde Ethan'ı bekledi. Güzel gülümsemelerinden biri ile Ethan ona yaklaşırken Erica, kalbinin sızladığını hissetti. Aksi, agresif, kendini beğenmiş veya bencil olabilirdi, ama o da neticede bir genç kızdı ve aşık olabilirdi!

TanrıçaWhere stories live. Discover now