6...Korku

4.5K 277 111
                                    





Gördüklerim karşısında ne hiss edeceğimi ya da ne düşünmem gerektiğini şaşırmış durumdaydım. Ben ona oyun oynuyoruz diye vicdan yapıp Ateşe nefret sözleri sarf ederken o bana ters köşe yapmıştı. Acaba o adamın benim babam olduğunu biliyor muydu? Ya da bunları en başından bildiği için mi şu an bana ceza olarak bunu yapıyordu. Beynim ve hisslerim durmuş, zaman kavramı benim için o anda yok olmuştu sanki. Yaşadıklarım bana fazla gelirken ayakarım artık vucudumu taşıyamaz hale gelmiş, kalbimin acıdan uyuştuğunu hissetmiştim. Yaşadıklarım benim için çok fazlaydı artık. Bu bir kaç haftada sevdiklerim Ateş manyağının işkencelerine maruz kalırken ölümü en yakınımda hissetmiş, daha sonra anlaşma yaparak onları kurtarmıştım. Tam herşey yoluna girdi, en azından sevdiklerim fazla zarar görmeyecek derken şuan gözlerimin önünde babam Sarp'ın ellerinde yaralı ve kötü bir durumdaydı. Kolonların arkasında onları izlerken babamın acıyan canının yüzüne yansıdığı ifadesi kalbimi milyon parçaya ayırmıştı. Elimi sıkı bir şekilde ağzıma kapatarak sessizce ağlamaya başladım. Ellerim titrerken buradan ikimizi de çıkara bilecek bir tek kişi vardı. Yüzünü görmek bile midemi bulandırsa da başka çarem yoktu. Titreyen elim ile telefonu alarak Ateşe konum attım ve telefonu kapattım. Ses gelmesi sonucu babamın neler yaşayacağını tahmin etmek zor değildi. Korku tüm vücudumu esiri altına alırken gözlerimin önünde babama yaptıkları karşısındaki sessiz ve çaresiz duruşum beni mahvediyordu. Elleri silahlı adamlara karşı gele ve babamı oradan uzaklaştıra bilirdim ama bunlar sadece bir olasılıktı. Fazla heyecan bedenime ağırlık ederken bir anda olduğum yere yığılmıştım.

Gözlerim yavaşça aralanırken yine ölmedim diye içimden geçirdim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerim yavaşça aralanırken yine ölmedim diye içimden geçirdim. Başımdaki acı yüzümü buruşturmama neden olurken görüş alanıma karanlık ve sadece pencereden içeri süzülen sokak lambasından yansıyan ışığın aydınlattığı büyük alan girmişti. Büyük ancak bir o kadar ürkütücü derecede sessiz ve aynı zamanda iğrenç kokulu bir yerdi burası. Ben nasıl gelmiştim buraya. Hafızamı biraz daha zorlarken gözümün önüne gelen anlarla gözlerim sonuna kadar açılmış içimi korku hissi kaplamıştı. Beynim nerde olduğunu algıladıkça etrafa daha dikkatle bakmaya başlamıştım. Burnumdan damlayan sıvıyla elimi burnuma götürmek istemiştim fakat vücudumu haraket dahi ettiremiyordum. Sanki vücudum üzerinde yığın varmış gibiydi. Vücudumu hareket ettiremiyordum. Lanet olsun şuan ellerim yukarıdan bir tahtaya bağlı bir şekilde ve vücudum uyuşmuş durumdaydım. Başımı yana çevirdiğim zaman işte o an tam da şurada ölmeyi diledim. Babam elleri bağlı baygın bir halde yanımda asılı duruyordu. Ellerimi hareket ettiremesem de avazım çıktığı kadar bağırarak babamı uyandırmaya çalıştım.

M:"B-baba. Baba nolursun uyan. Yalvarırım uyan. Baba beni böyle bırakma lütfen uyanman gerek hadi uyan. Buradan bir an önce çıkmamız gerek yalvarırım aç gözlerini"

Babama uyanmasını dileyerek seslenmeye başlamıştım. Sesim vucudumdaki acılardan dolayı gittikçe azalarak kısık çıkmıştı. Herşey benim yüzümden olmuştu. Göz yaşlarım yüzümü ıslatırken burnumdan akan kana karışarak dudaklarıma kadar akmış ve ağzımın içinde metal bir tat bırakmıştı. Vücudumu haraket ettirmeye çalışsam da başarısız olmuştum. Babam öksürerk gözlerini açmaya başlamıştı. Öksürünce ağzından akmaya başlayan kan acıyan ruhuma yeni hançerler saplamıştı. Bu görüntüler beni bin parçaya ayırırken babam öksürüklerinin arasında güçlükle nefes alarak konuşmaya başlamıştı.

KÖRDÜĞÜMWhere stories live. Discover now