8...Bar

3.7K 193 67
                                    

MİRAY ÇETİN

Karanlık.. Tüm ruhumu kendine hapsetmiş karanlık bir türlü ondan kurtulmama izin vermiyordu. Yaşatdıkları, yalanlar gölge gibi peşimden gittiğim yere benimle beraber geliyor ve hergün ruhumu biraz daha eline geçiriyordu. Kurtulmak bile gelmiyordu artık içimden. Çırpındıkça daha çok karanlığa haps olan ruhumun son çabaları bile anlamsızdı artık. 6 fıt yükseklikten yere çakılmışçsına tüm vucudum binlerce parçalara ayrılmış ruhumsa o parçaların arasından beni terk ederek kendi özgürlüğüne kavuşmuştu. Ruhum bile beni terk etmişti artık. Umutlarımı, hayallerimi hepsini düşürüp kayb etmiştim ve bir daha bulmamak üzere yok olmuşlardı. Tüm acılarımı sırtıma alarak arkama bile bakmadan karanlığın sonundakı en ucra noktaya varmak için yola çıkmıştım.

O gün tüm herşeyi arkamda bırakıp hastahaneden yaralı halde çıkmıştım. Soğuk hava tüm vucudumu esareti altına almıştı. Üzerimdeki incecik hastahane önlüğü ile bana bakan insanlara aldırış etmeden yürüyordum. Gidecek sığınacak kimsem yoktu artık. Hayatımdakı herşey sadece yalanlardan ibaretti. Masal gibi olan hayatım malesef sonu iyi değilde, canavarın prensesi ele geçirerek ruhuna sahip olmasıyla sonlanmıştı. Benim hikayem daha başlamadan bitmişti. Oysaki hayatım ve geleceğim için kurduğum ve yaşamayı dilediğim güzel hayallerim ve planlarım vardı. Ama hayat işte. Sen onca hayal kurup plan yaparsın ama asla onlara uygun şekilde olmaz hayatın. Senin için her zaman bir sürpriz yaşatır kaderin. Bazende tüm yaşananlara direnmek yerine çekip gitmek gerekir. Gitmek ve sana acı çektiren, karanlığa çeken her şeyi arkanda bırakarak bitirmek gerekir. Herşeyin yalan olduğunu anladığın evre ise artık elindekilerden ve hayatından vaz geçme evresidir. Dünya gözünde tamamen boş ve anlamsız bir hale bürünür. Bırakırsın artık düşünmeyi ve mücadele etmeyi. Ne için? Kim için edeceksin ki zaten. Hava yağmurlu ve soğuk olsa bile umursamama gerek yoktu artık. Bedenim yaşasa bile ruhum çoktan bedenimi kaybetmişti. Vucuduma doladığım kollarımla etrafımdakı insanları izleyerek yürümeye devam ettim. Neden herkes bu kadar mutluyken sadece ben yalnız ve yalanlarla dolu bir geçmişe sahiptim. Etraftaki mutluluk saçan içten gülümseyen insanları o kadar kıskanıyordum ki. Eski mutlu hayatıma her ne kadar yalanlarla dolu bile olsa geri dönmek için nelerimi vermezdim. Sadece 5 dakika içten gülümseye bilmek için bile geleceğimi kurban ederdim. Çok değil sadece bir kaç hafta önceki hayatım ile şuan yaşamaya çalıştığım cehennem arasında akla gelmeyecek kadar fark vardı ve ben bunlar arasında kayboluyordum. Ellerimden bir şey gelmiyordu ve ben bilinmezliğe doğru çekilmeye devam ediyordum. Yağan yağmur damlaları saçlarımı ve bedenimi ıslatmaya devam ederken ilk defa ruhuma iyi gelen bir şeylerin olduğunu hissetmiştim.

Yağmurun acılarımı bu kadar dindireceğini tahmin edemezdim. Taşlı kaldırımları üzerindeki yağmurdan ıslanarak vücuduma yapışan ve titrememe neden olan hastahane önlüğü ile çıkmaya devam ediyordum. Kaygan zemin yüzünden koruyamadığım dengemden dolayı düşerek sokağın ortasında yağmur damlalarının altında içim çıkana kadar içimdeki acıları akıtmak istercesine ağlamaya başlamıştım. Nasıl bir günah, nasıl bir suç işlemiştim ki hayat beni sevdiklerim ve ailem ile en kötü ve acı bir şekilde sınamıştı. Yağmur şiddetini artırırken daha fazla yerde oturmadan ağaca tutunarak kalktım ve ayağımın beni götürmesine izin verdim.

Bacaklarımın beni getirdiği yerin karşısında durup başımı yerden kaldırdım ve bakmaya başladım. Hayatımda daha yalanlar ve acıların olmadığı, babamla mutlu zamanları geçirdiğim ve onunla birlikte küçükken yaptığımız bir klubeydi. Babamın hep işleri yüzünden yurt dışında oluşu doğum günlerimi yalnız geçirmem ile sonlanıyordu. Ama bir gün 7 yaşındayken babam bana hayatımda ilk kez beni sevdiğini söyleyerek benimle birlikte belkide hayatımın en anlamlı ve en güzel 1 haftasını geçirmişti. Artık ben de diğer kızlar gibi babamla zaman geçirip mutlu olmuştum. Buzdan kalelerin ardındakı sevgi dolu yanını ilk kez görmüştüm. Baştan sona hepsini ikimiz yapmıştık klubeyi. Duvarlarında bile benimle babamın boyalı el izleri hala duruyordu. Ellerim benden istemsiz bir şekilde babamın elinin üzerine gitmişti. İçimi saran acı duyguyla sanki kalbime binlerce ok saplanıyormuş gibi acıyla göz yaşlarım özgürlüğünü ilan etmişti. Duvarın karşısında yere çökerek içimdeki tüm acının akmasını ister gibi hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Keşke... keşke geriye dönmek şansım olsaydı. Beni bırakmalarına izin vermezdım. Yalanlar bile bir babanın yokluğunun acısını vermezdi asla. Bir daha asla ama asla eskisi gibi gülerek mutlu olamayacağın ve hayatının kahramanı olan adamın bir daha saçını okşayıp seni senden gizli severek korumayacak oluşu.. Bu o kadar acı ve tarifi olmaz bir duyguydu ki. Bana sevgisi dunyada yerine geçilmesi mümkün olmayan bir sevgiydi. Babanın sevgisini ve desteğini bir kez hissedince güçlü olduğunu ve seni kimsenin asla incitip kıramayacağını düşünürsün. Baba senin için bir güvendir, arkadır.Sevgisini herkes gibi kelimelerle belli etmese de hep beni sevdiğini bilmek bana yetiyordu. Etrafımda beni seven hep yanımda olan arkadaşlarım ailem vardı. Ama ben hepsini kendi ellerimle kendi cehennemimde karanlığa haps etmiştim. Göz yaşlarımı silerek ayağa kalkmıştım. Hastahaneden ayrılınca yanıma sadece Ateşin ceketinin cebinden aldığım parayı alarak ayrılmıştım. Bu para beni bir kaç gün idare etse de sonrasında başımın çaresine bakmam gerekiyordu. Duvarın önünde duran aynaya takıldı gözüm. Kenarına bu klubeyi yaptığımız zamanlarda çekilmiş olan babamla resmimizi sıkıştırmıştık. Eski resme baktığımda içimi saran acı dolu mutluluk hissi gözümdeki yaşların yeniden akmasına sebep olmuştu. Aynadakı yansımama baktığımda saçları ıslak yüzünün yanında yara izi olan vucudunda yara bandı ve vucudu morluklarla dolu olan rengi solgun birisi vardı. Bu ben olamazdım. Hep etrafına neşe saçan yüzü gülücüklerle parlayan gözlerinin içi yaşam sevinciyle ışık saçan ben yoktum artık. Kendi ellerimle ruhumu ve benliğimi toprağa gömüp üzerini kapatmıştım. Avuçlarımın arasından tüm hayatım rüzgarla birlikte kayıp gitmişti. Geriye sadece külleri kalmıştı. Ateşi hala sönmeyen içimi yakan külleri.

KÖRDÜĞÜMWhere stories live. Discover now