13. Bölüm - Prens

20.2K 1K 52
                                    

Keyifli okumalar. Multimedia Cansu ve Yağız'ın çekildikleri fotoğraf.

Cansu ağlamaklı bir ses çıkartıp gözlerini kapattı. Onu alabileceğine o kadar inanmıştı ki şimdi abisinin dedikleri şakaymış gibi geliyordu. Başını hayır anlamında salladı. Olmamalıydı. Yağız'ın onlara ihtiyacı vardı. Ne derdi şimdi ona. Yeni alışmıştılar zaten.

'' Baran abi yarım saatlik bir kontrol yaptın çocuğa. Ne kadar kesin olabilir ki. Hem çevrede ki insanlardan korkuyormuş. Bir çok çocuk var nasıl uyum sağlayacak?''

'' Fakat adapte olabilir. Bir çoğu kendisi gibi çocuk senin de dediğin gibi. Bakıcı olacak zamanla da ona alışır.''

'' Hayır. O kendisini onu çalıştıran adamların alacağını düşünüyor abi. Bize bu kadar inanmışken nasıl orada kalmasını söyleyebilirim. Yapacak bir şey mutlaka olmalı.''

'' Evlatlık için uzun bir zaman tedavi olup çocuk sahibi olamayanlar başvurabilir. Evliliğinizin altı seneyi geçmiş olması, birinizin otuz yaşından büyük olması gerek.. Ve daha nicesi. Gidip ziyaret edebilirsiniz Yağız'ı. Alışacaktır. Çocuk o daha. ''

'' Ben bu kadar ümitlenmişken nasıl ayrılabilirim söylesene.'' Ağlamaya başlamıştı artık. İnanmak istemiyordu olanlara. Kendisini ne de çok inandırmıştı alabileceklerine. Şimdi gerçekler yüzüne çarpmıştı. Dirseklerini masaya yaslayıp elleriyle gözlerini kapattı. Ona bunu yapamazdı. O küçük çocuğa nasıl söyleyebilirdi? Kendini bu gerçeğe nasıl inandırabilirdi?

'' Mutlaka bir yolu olmalı abi. Çok alıştım ona ayrılamam ki ondan. ''

'' Eminim ki alışırsınız. Hem daha kaç gün oldu tanışalı? Ona orada çok iyi bakacaklar. '' Cansu ellerini yüzünden çekip gözlerini abisinin yüzüne odakladı.

'' Orada da şiddet gördü bakıcı tarafından hatırlatırım. Söylesene nasıl girebilir o yurda bir daha?'' Cansu derin bir nefes alıp kafasını Yağız'a çevirdi. Salıncağa binmiş ayaklarıyla kendini ittirmeye çalışıyordu. Ufak bir tebessüm oluştu yüzünde. Fakat hemen yerin hüzüne bıraktı. Nasıl bırakabilirdi onu tekrardan? Oysa ne hayaller kurmuştu.

'' Abi baksana ne kadar da huzurlu. Nasıl onu bırakabilirim?''

'' Eğer çocuğun durumu şartları sağlıyor olsaydı, birkaç değişiklik yapabilirdim. Ama Yağız'ın çokta bir problemi yok. Psikolojik yardımla rahatlıkla normal çocuk gibi hayatına devam edebilir.''

'' Ailesi olmadan mı abi? '' Bu defa Barlas araya girmişti. Karısını ağlarken görmek içini parçalıyordu. Yağız'ı alamamak ona keza. Oturduğu yerden kalkıp Cansu'nun yanına gitti. Sarılması için kolunu iki yana açtı. Kadın hiç tereddüt etmeden omzuna yasladı başını. Ağlaması Barlas'a sarılınca artmıştı. O kadar inanmışlardı ki alabileceklerine.. Şimdi ise gerçekler bir tokat gibi yüzüne çarpmış , onları paramparça etmişti. Ama karısı için güçlü olmak zorundaydı. Çenesinden tutup kendine bakmasını sağladı.

'' Onu ziyaret ederiz her gün. Mutlu olması , kendini huzurda hissetmesi için elimizden geleni yaparız.'' Dudaklarını anlına yasladı. '' Lütfen ağlama.'' Cansu adamın boynuna bu sefer kollarını doladı.

'' Ben.. alabileceğimizi düşünmüştüm.''

'' Sana demiştim. Olmayabilir demiştim. ''

''Aile olabileceğimiz düşüncesine kendimi kaptırmama izin verdin. Neden şimdi onu almak için çözüm üretmek yerine, alternatif yollara başvuruyorsun?''

'' Özür dilerim meleğim..'' adam saçlarına bir öpücük bıraktı sevdiği kadının. '' Ne yapabilirim? Onun adına sevinmeliyiz. Ya çok daha kötü sıkıntıları ortaya çıksaydı? Bir sürü şeyle uğraşacaktı o küçük bedeni bunu ister miydin? ''kadın hayır anlamında başını salladı. Bunu ister miydi emin değildi. Belki düşüncesi bencilceydi ama onu alabilmek için bu gerekli değil miydi? Burnunu çekip kafasını kaldırdı.

PrensWhere stories live. Discover now