Sanal Kulluk

"Kim Neye Karar Verdik?"

Bon Jovi - it's my life

"Bizi yalnız bırakın." aldıkları komut ile gerileyerek demir kapıyı arkalarından kapattılar. Devletin izni ile emirlerinin tekrar yerine getirildiğini gören Masaru, bastonunu yere iki defa vurarak dikkatleri kendisine çekti.

"Dostlarım, aramızda bir hain olduğu su götürmez bir gerçek. Diyeceğim şudur ki, hiçbirimiz ne yazık ki, katil bulunamadan buradan çıkamayacağız." Katip, olayı özetleyen Masaru'yu büyük bir dikkatle dinliyordu. Diğer üç katil adayının tepkilerine hazırlıklı olmak için, elini belindeki silaha yakın tutuyordu.

"Kabul edilemez!" öne atılan Adnan'ı, Tahir tek bir el hareketiyle durdurmuştu. Elindeki silahı ona doğrultmuştu. Sarışın adam, derince bir nefes vererek iki adım geriledi.

O sırada olan biteni Archie'ye anlatan Betül'den herhangi bir 'olağanüstü' tepki gelmemişti. "En kısa zamanda bitsin yeter."

Masaru, Katip'in gözetimi altında makineye yaklaşırken Adnan söylenerek kapıya doğru ilerliyordu. "Halletmem gereken işlerim ve kazanmam gereken paralarım var. Katil ben çıkarsam.. mesaj atarsınız."

Tekrardan onu durdurmak zorunda kalan Tahir, bu sefer genelleme yaparak konuşmuştu. "Pekala şöyle yapacağız, şu siktiğimin kayıtları çıkana kadar hiçbir şüpheli odadan ayrılmayacak. Eğer denerse, onu vururum. Eğer çenesini kapatmazsa da, yine vururum." son cümlesinde özellikle de karşısındaki Adnan'a bakıyordu.

Yenilgiyi kabullenerek, diğerleri gibi icadının başında dikilmeye başladı. Metal büyük bir kutuya benziyor, ama yaklaştıkca da üzerindeki çıkıntılar belli oluyordu. "Kayıt özelliğini makineye kendimiz vermedik. Bunu makinenin bizzat kendisi geliştirdi ve kara kutusunu da sonsuzluk senaryolarından birine, bir detay olarak ekledi. Birkaç kez yerini tespit edebilmiş olsak da sürekli yer değiştirdiğini söyleyebiliriz."

Boğazını temizledi, Tahir'e ezikleyici bir bakış atarak "Kara kutuyu bulmak için EFH'ye bağlanmayı kabul ediyor musun?" dedi. "Katip bunu yapamaz, tek bacağını kaybetmiş bir adam bizi fazlasıyla yavaşlatır."

Tahir ortağına dönerek "Bunun olacağını biliyor muydun?" diye bir soru yöneltti. Karşılığında da oldukça kısık bir sesle "evet." cevabını almıştı. Katip konuşmak için dudaklarını araladığında, Betül tarafından susturuldu:

"Bunun sırası değil. Ve sen," dedi. Parmağı ile Tahir'i göstererek sözlerine devam etti. "Bu iş burada bitecek, kendin söyledin."

Olanları anlamakta zorluk çeken Archie, geri planda kalarak olacakları izliyordu.

"Yapalım o halde." ortağı tarafından arkadan bıçaklanan Tahir, sandalyelerden birini çekerek yerine oturdu. Katip'in mahçup bakışlarını görmezden gelerek Masaru'nun alnına ve gözlerinin altına takmakta olduğu vericilere bakıyordu.

"Vücüdun gerçek dünyadan kendisini soyutlayacak ve tamamen gerçek olmayan EFH sonsuzluklarından birine bağlanacak. Gideceğin yeri tahmin edilmesi zor bir yer seç ki, dördümüz de makineye bağlandıktan sonra aramızdaki katil seni öldürmek için peşinden gelemesin.

Ve unutma ki, burayı beş kişi yarattı. Demek istediğim, beş Tanrılı bir yere gideceksin. Bunlardan biri ölü, diğeri ise katil. Ama yine de, hepsi çok ama çok güçlü.

Eğer dua edersen, dördümüz de seni duymuş olacağız. Elinden geldiğince de dilek dileme. Katilin sana daha yakın olma ihtimalini unutmamalısın.

Kara Kutu ise, onun neye ya da kime benzediğini söyleyemem. Ama gördüğün an da onun diğer tüm şeylerden farklı olduğunu anlayacaksın."

Masaru konuşurken Tahir onu can kulağı ile dinliyordu. Her ne kadar ortağı tarafından ihanete uğramış dahi olsa da... sonuç olarak ortaklardı. İş arkadaşlıktan önce gelmeli ve Tahir hem katili bulmalı, hem de canlı olarak geri dönmeliydi.

"Nasıl geri döneceğim?" dedi Tahir. Göz bebekleri, kendisine enjekte edilen mavi sıvıdan hemen sonra küçüldü.

"İntihar" dedi Katip. Tahir'in son duyduğu buydu.

Ve Tahir'den hemen sonra, tüm şüpheliler de makineye bağlanmış ve EFH evrenine geçiş yapmışlardı.