"Bol Bol Su İçin"

31 5 3
                                    

Mazhar ve Fuat - Adımız Miskindir Bizim

Galata Kulesi sallanıyordu. Sallanmak mı? Hayır canım, kule bildiğin dalgalanıyordu. Kız kulesi Galata'ya bu kadar yakın mıydı? Hayır, Kız Kulesi yosundan bacaklarıyla koşarak Galata'ya doğru geliyordu. Tam da Tahir'in bulunduğu yere.

"Hayatıma sokayım." dedi Tahir, sigarasının dumanını üflerken. Sigarasını rozetinin üstünde söndürerek kıçıyla üzerine atlayan kız kulesine doğru baktı. "Bu şekilde öleceğimi hiç tahmin etmemiştim." kuleler arası çiftleşme anında Tahir, piksellerine ayrılarak yok oldu.





Işığı gördüğünü sandığı anda doktor, gözüne tuttuğu feneri kapattı. "İyi misiniz Tahir Bey?" 

Şaşkınlığından dili tutulmuş olmalı ki Tahir, cevap veremedi. Doktor onu omuzlarından hafifçe sarstı. Daha kuvvetli bir sesle tekrarladı: "İyi misiniz?" 

Sağına soluna bakınıp bulunduğu ortamı anladığında doktora dönerek, hafif yaşlı gözleriyle kafasını salladı. Dudağı mutluluktan gülümsemekle çığlık atmak arasında kıpırdanıp duruyordu. "İyiyim." 

Kendini inceledi, parmaklarını oynattı ve yüzünü yoğurarak yokladı. Ne zamandır bağlı olduğunu merak etti ardından da yatak yarası olmuş muyum, diye kıçını hafifçe hareket ettirdi. 

"İyiyim iyi." 

Doktor gülümseyerek doğruldu ve arkasındaki gence seslendi: "Bilinci yerinde!" Tahir kapının önündeki mor formalı gencin odadan çıktığını gördü. Haber vermeye gitmişti muhtemelen. Kime haber verecekti orası muamma. 

Doktor da odadan çıktığında odadaki hemşire ile baş başa kalmıştı. Kadın tatlı tatlı gülümsüyordu. Hafif yaşlıcaydı; saçı sımsıkı toplu, kıyafetleri ütülü ve bakışları -Gülümsüyor olsa bile- otoriterdi.

Tahir, onun buranın sorumlu hemşiresi olduğunu anlamıştı. 

Hemşire Tahir'e eline aldığı kartonu uzatarak "Bu sürgüyü alıyorsunuz-" dedi ve Tahir'in yatağının kenarına tutturulmuş şeffaf kutuyu gösterdi: " - idrarınızı şuradaki vanadan boşaltıyorsunuz, sonra da tuvalete döküyorsunuz. sürgüyü de çöpe atarsınız."

Bu kadar sizli bizliye ne gerek var? Altı üstü tuvalet eğitimi veriyorsun, diye geçirdi içinden Tahir. Ancak avel avel bakışları ile sessizce hemşireyi dinlemeye devam etti: 

"Saat 12:00 - 13:00 arası ziyaretçi saatleri. Onun dışında yanınızda sadece bir refakatçi kalabilir. En fazla iki güne de çıkarsınız buradan..."

Hemşirenin seri bilgilendirmeleri bittiğinde Tahir doğrularak sürgüyü aldı. Sonda, o uyanmadan çıkarıldığı için memnundu. 

Tahir ayağa kalkarak yatağının yanındaki torbaya dolmuş idrarı sürgüye boşalttı. Elinde sürgüyle tuvalete girecekti ki içeriye takım elbiseli adamlar dalıverdi. Girişin hemen yanındaki tuvalet kapısının önünde durduklarından Tahir öylece kalakaldı.

Irk ırk; kısası uzunu, incesi kalını beş herif önünde duruyordu. Pazardan domates almaya gitmişsin sanki, her domates satandan bir tane alıp poşetine atmışsın. Hepsi takım elbiseli, her domatesin sapı yeşil. Tek ortak özellikleri sapları!

"Uluslararası bir idrar boşaltma töreni olacak galiba." 

Aşırı beyaz tenli kilolu adam, bozuk bir türkçeyle, bozabileceği kadar bozdu Tahir'i:

"Sizde ödem çok var."

Sanal KullukWhere stories live. Discover now