3.Bölüm: "Özür dilerim"

553 27 2
                                    

"Bloom dikkat et"
Aggron'un fırlattığı karanlık boyut büyüsü Bloom'un tam kalbine isabet ettiğinde yere düşmeye başlamıştı. Stella telaşla yakalanaya uçtuğunda yanlarına Flora geldi.
"Çiçek Kozası!"
Diye bağırarak kalkanını açtığında Stellaya seslendi.
"Onu buraya getirmemeliydik. Hala kendinde değil. Aklı hep Sky'da"
Stella yere düşen Bloom'u kolları arasına aldığında Bloom çoktan bayılmıştı. Koca bir köpeğe dönüşmüş olan Duman'ı zorlukla tutan Helia bağırarak Flora'ya seslendi.
"Flora gitmeliyiz. Kaybediyoruz."
Flora başıyla onayladığında Miusa çoktan büyüye başlamıştı. Saniyeler sonra bütün Uzmanlar ve Winxler o kargaşadan kurtulup eve ışınlanmışlardı.
"Ve bir kez daha kaybettik"
diyerek kendini yatağa attı Layla.
"Bununla birlikte 4 etti"
dedi Timmy. Stella kolları arasındaki Bloom'u sedye benzeri yatağa bıraktında ağlıyordu. "Hepsi Sky yüzünden. Geleceğini söyleyip gelmedi. Bloom kafasını ondan alıp savaşa odaklanamıyor."
Beliewixten tekrar normal haline dönüp Brandon'a sarıldığında hala bağırıyordu. "Onun sarı saçlarını tek tek yolacağım. Baksanıza Bloom'u ne hala getirdi."
Flora elini Bloom'un alnına koyduğunda endişeli bir sesle arkasına döndü.
"Kızlar Bloom pek iyi gözükmüyor."
Stella korkarak Floraya döndü.
"Uyarmaya çalıştım ama duymadı. Sanki başka bir yerde gibiydi."
Helia ellerini Flora'nın omzuna koyup derin bir nefes aldı.
"Senin suçun değildi Stella. Merak etme biz onunla ilgileniriz. Sizde gidip Roxy'i kontrol edin."
Flora kafasını kaldırdığında onu rahatlatan Helia'yı gördü. Elleri sanki omuzlarındaki bütün yükü alıyor gibiydi. Onun yanındayken her şeyin üstesinden gelebileceğini biliyordu. "Evet kızlar. Onu iyileştireceğime emin olabilirsiniz."
Odadaki herkez endişeli bir biçimde yavaşça ayrılırken Stella en son çıkan olmuştu.
"Size güveniyorum çocuklar."
Flora başıyla onaylayıp Bloom'a döndü.
"Helia. Bu durum benim yeteneklerimi aşıyor olabilir"
Bloom kontrolünü kaybetmiş bir şekilde acıyla dönüyordu.
"Çok canı yanıyor"
Helia. Flora'nın elini kendi elleri arasına döndü.
"Şu evrende senin yeteneklerini aşacak hiçbir şey yok"
ellerine ufak bir öpücük kondurup konuşmaya devam etti.
"Özellikle de bir arkadaşının yardıma ihtiyacı varsa."
Flora sonunda gülümsemeye başladığında Helia bir zafer kahkahası atıp dudaklarına kısa süreli bir öpücük bıraktı.
"Üstelik şimdi gerekli motivasyona da sahipsin. Hadi arkadaşımıza yardım edelim."
Flora aptal bir sırıtışla Bloom'a döndüğünde tekrar elini alnına koydu.
"Çok üşüyor Helia. Öncellikle bize bir battaniye lazım. Sihir içindeki ateşi söndürmeye çalışıyor. Ve o ateş sönerse Bloom'u kaybederiz."
Helia başıyla onaylayıp hemen içerden battaniye getidiğinde Flora çoktan sıcak bir çay yapmaya başlamıştı.
"Bunlar yeterli olur mu?"
Diye sordu Helia korkarak.
"Bu kadar bulabildim"
Flora onun bu endişeli ifadesine gülümseyerek elindekileri aldı.
"Yeterli görünüyor."
Büyük bir dikkatle Bloom'un üzerini örttüklerinde Flora tekrar baş ucuna oturdu. "Şimdi ne yapıyoruz?"
Dedi Helia. Elindeki çayı sakin bir şekilde Bloom'a doğru götüren Flora Helia'ya döndü. "Sadece beklemeliyiz... Mücadele ediyor." Flora'nın çoktan gözleri dolmuştu.
"Onun için çok üzülüyorum Helia. Eğer sen gitseydin ben bu kadar dayanamazdım."
Helia gülümseyerek Flora'nın gözünü sildi. "Ben seni asla bırakmam."
Flora Helia'nın güven dolu bakışlarıyla rahatlamıştı.
"Eğer gitseydin muhtemelen hafızamı felan silerdim"
dedi Flora gülerek. Gitmezdi. Biliyordu. Acaba Bloom'da Sky için öyle düşündüğünden mi bu haldeydi. 'Ya Sky dönmezse?' Diye düşündü Flora. O zaman Bloom kendini toparlar mıydı? Hayatına devam edebilir miydi?... Aklındaki sorular durmadan dönerken bir yandan Bloom'a özenle çayını içiriyordu. Pür dikkat onu izleyen Helia'ya döndü.
"Dönecek mi?"
Dedi hüzünlü bir sesle. Elindeki bardağı bir kenara bırakıp Helia'ya yaslandı. İkiside Bloom'u izlemeye başladı.
"Dönecektir"
dedi Helia. Flora korunmaya muhtaç bir çocuk gibi kollarına yaslandığında ona sıkıca sarıldı. "Flora. Herkeze karşı. O kadar duyarlı , o kadar şefkatlisin ki..."
Helia başladığı cümleyi nasıl tamamlayacağını bilmiyordu. Flora fazla iyiydi.
"Bir peri değil de bir melekmişsin gibi hissediyorum."
Flora huzurla gözlerini kapattı
"Eğer sen olmasaydın Helia... Karanlıklara savrulmuş bir melek olabilirdim."
Helia gülerek sevdiği kadına baktı. Flora'nın gözleri kapanmamaya direnirken yorgunluktan bayılmak üzereydi.
"Hadi biraz uyu"
dedi Helia , Flora'nın saçlarını okşarken
"Ben senin için Bloom'a göz kulak olurum"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Merak etmeyin Stella.Biz onunla ilgileniyoruz. İstediğiniz kadar kalabilirsiniz"
Flora elindeki kahveden bir yudum alırken telefonu kenara fırlattı.
"Kara Çember büyücülerine karşı bu gece Roxy'nin evinde nöbet tutacaklarmış."
Dedi Helia'ya dönerek. Helia elindeki sandviçten bir ısırık alırken gülümsedi. "Sanırım bizimde nöbet tutmamız gerekiyor." Dedi Bloom'a bakarak.
"Durumu kötüleşiyor Helia. Ne yapacağımı bilmiyorum"
Helia , Floranın yanına gidip kendisine bakmasını sağladı. Hüzünlü gözleri ona acı veriyordu. Alnına ufak bir öpücük bıraktığında onun hizasına eğildi.
"Bloom'un karşı çıkamayacağı bir zorluk değil"
Flora ise gözlerini Helia'ya dikerek devam etti. "Anlamıyorsun bitanem. O kendini yalnız hissediyor..."
gözlerini o tarafa çevirdiğinde acıyla kıvranan Bloom'a baktı.
"Bir yıla yakındır Sky'la görüşemiyorlar. Üstelik Stella ile ettikleri kavga Bloom'u iyice yıktı"
"Ben barıştılar sanıyordum"
dedi Helia üzgün bir şekilde bakışlarını yere çevirirken. Utangaç bir çocuk gibiydi.
"Sevgili Heliam. Tabiki barıştılar. Ancak hiçbir güç sözlerin açtığı yaraları kapatamaz. Stella'nın söyledikleri Bloom'un şüphelenmesini sağladı. Bu şüphe de onu bu hala getirdi."
Helia merakla sordu bu sefer.
"Sky'a güvenmediğini mi düşünüyorsun. O mektuptan sonra bile. Yani onu artık sevmiyor mu?"
Kafasını hayır anlamında salladı Flora.
"Hayır. Tam tersine çok sevdiği için bu halde. Mektuptan sonra bidaha haber alamadı. Onun sesini duyamamak gün ve gün tükenmesini sağlıyor."
Gözünden akan bir damlayla birlikte Heliaya sarıldı Flora.
"Sakın yanımdan ayrılma olur mu?"
Helia yavaşça ayağa kalkarken
"Tabiki ayrılmayacağım. Ama sende beni bırakma olur mu? Çünkü bu ölümüm olur" başıyla onayladı Flora. Ardından gelen kapı sesiyle ikiside hızla kapıya yöneldi. Kapıyı açtıklarında ikiside şaşkınlıkla.
"Sky!!"
Diye bağırdılar.
"Mutlu olacağınızı sanmıştım çocuklar."
dedi ve gülümsedi.
"Bloom nerde? Ona kendimi affettirmeliliyim." İkiside birbirlerine bakıp yüzlerini düşürdüklerinde Sky bir şeyler olduğunu anlamıştı.
"Beni g-görmek istemiyor mu?"
daha kötüsü olduğunu anlamıştı ama öyle düşünmek istemiyordu.
"Ama bak Flora Helia'nın bana önerdiği çiçeklerden aldım. Çok güzel değiller mi?"
Sky kendini daha kötüsü olmadığına inandırırken Bloom'un çığlığını duydu. Elindeki çiçekler bir anda yere düşerken. Herkez içeriye yönelmişti. İlk defa tek bir sesle bu kadar canı yanmıştı.
"Bloom"
diye karşılık verirken adımını içeri attı. Acılar içinde dönen Bloom'u gördüğünde bacakları çoktan onu terk etmişti. Bir anda dizleri üzerine çöken Sky. Hepsinin kendi suçu olduğunu biliyordu.
"Bloom! Özür dilerim..."

Bloom & Sky / RuhDonde viven las historias. Descúbrelo ahora