4.Bölüm: Korkular

494 26 0
                                    

Sky. Küçük bir çocuk gibi başını öne eğmiş bir biçimde dizlernin üzerne çökmüştü. Çoktan iki eline aldığı Bloom'un eli ilk defa bu denli soğuk gelmişti. Sky'ın gözünden akan her damla ardında pişmanlık bırakıyordu. Birdaha Bloom'un ellerinde o sıcaklığı hissetmemekten çok korkuyordu. Bir daha sesini duyamamaktan. En kötüsü de bu durumun sorumlusu olmaktan.
"İyileşecek mi?"
Dedi zorlukla. Sky'ın bu durumu Flora'yı perişan ediyordu. Kollarını güç almak ister gibi Helia'nın beline sarmıştı
"Biz her şeyi yaptık. Şimdi onun mücadele zamanı"
Sky dirseğiyle gözündeki yaşları sildi. Kafasını kaldırıp Bloom'un yüzüne bakamıyordu.
"Bir yolu olmalı Flora...Lütfen."
Flora hüzünlü bir biçimde baktı Sky'a. Ordaki Helia olsaydı diye düşündü ve daha çok sıktı sevgilisini.
"Sadece beklemeliyiz."
Dedi zorlukla. Helia Flora'nın ne düşündüğünü anlamıştı. Boştaki eliyle kolunu okşarken kısık bir sesle
"Korkma bitanem"
dedi. Flora rahatlayıp derin bir nefes aldığı sırada Sky hala yere çökmüş bir biçimde duruyordu.
"Onunla yalnız kalabilir miyim?"
Zorlukla kaldırdığı kafasını Helia'ya yöneltmişti. Helia gözüyle onay verip Flora'yı dışarı yönlendirdi. Odada bir tek Sky ve Bloom vardı. Birde korkunç bir sessizlik.
"Biz yan yanayken."
Dedi Sky. Sesi ölü gibi çıkıyordu. Sanki orada yatan Bloom değil Sky'dı.
"Etrafımız da neşeyle dolu olurdu."
Elini yanağına götürdüğünde dokunmak için bir süre bekledi. Yüzü de eli gibi soğuk mudur diye düşündü.
"Sen güldüğünde oradaki her şey gülüyor gibi gelirdi."
derin bir nefes aldı. Konuşmalıydı. Bloom'un onu duyduğunu hissediyordu.
"Şu an bu oda çok sessiz Bloom."
Sonunda cesaret edip elini yanağına değdirdi. Soğuktu. Evrendeki en güçlü ateşi saklayan bu vücut buz gibiydi o an.
"Ben.. Korkuyorum."
Dedi. Sanki kendine bir şeyler itiraf etmek ister gibiydi.
"Sensiz kalmaktan çok korkuyorum."
Sonunda gözlerini yüzüne çevirebilmişti. O an ruhunun bedenini terk etmesini istedi. Bloom'un öldüğünü görüyordu.
"Dönmelisin"
dedi yumruğunu sıkarken. O an bencilce bir düşünce gibi geliyordu Sky'a. Ama Bloom dönmeliydi. Bir daha kimsenin ona Bloom gibi bakamayacığını biliyordu. Kimsenin kendinden daha çok onu düşünmeyeceğini biliyordu. Bloom'un ona karşı farklı olduğunu da biliyordu. Arkadaşlarına karşı her durumda güçlü kalırken. Sky'ın yanında olmak istediği kimse o oluyordu.
"Aslında ben senin o halini çok seviyorum." Dedi Sky gülmeye çalışarak.
"Mesela bir keresinde telefonda 'Söylersem onlar söylemezsem ben yanarım' demiştin kızlar için. Sonra da 'Nasıl olsa ben bir ateş perisiyim değil mi?' Demiştin. Korkuyordun ama kendinden çok başkaları için korkuyordun."
durdu ve düşündü.
"Bende şimdi senin için korkuyorum." Bloom'un elini sıktığını hissediyordu. Ama bunun bir hayal mı yoksa gerçek mi olduğunu ayırt edemiyordu.
"Burda olduğunu ve beni duyduğunu düşünmek istiyorum."
Boşta olan elini saçlarında gezdirmeye başladı. "Sen hep mücadeleyi sevdin."
parmağına doladığı bir tutam saçı kokladı sakince.
"Bizim hikayemizin kahramanı hep sendin Bloom."
Son bir kez yüzünde gezdirdi elini. "Kahramanlar ölürse kalanlar yaşayamaz.' Demiştin bana. Lütfen bana yaşamam için son bi şans ver"
Tekrar elini tutmaya başladı iki eliyle.
"Söz bir an bile yanından ayrılmayacağım..." Bloom yine acıyla dönmeye başladığında Sky ne yapacağını şaşırmış vaziyetteydi.
"Belkide daha önce gelmeliydin..."
Stella'nın sesiyle o tarafa yönelen Sky şaşkın bir biçimde çatık kaşlı Stella'ya bakıyordu. "Ağlamaktan daha çok işe yarardı."
Sky sinirle kalktı yerinden. Ancak karşısındakinin arkadaşı olduğunu hatırlaması uzun sürmedi. Derin bir nefes aldı.
"Stella hadi ama... Şimdi değil."
Stella umursamaz bir tavırla Sky'ın üzerine yürümeye devam etti. Diğerleri olayları şaşkınlıkla izliyordu.
"O saray budalasının elini tuttuğun elle Bloom'a dokunmaya utanmıyor musun?"
Bu sefer sinirlenen Sky olmuştu. Susmaya çalıştı ancak Stella devam ediyordu. "Arkadaşımın senin yüzünden bu halde olduğunu biliyorsun değil mi?"
Sonunda hızla ayağa kalkıp oda Stella'nın üzerine yürüdüğünde Flora ve Helia araya girdi.
"Aptal değilim Stella. Hatanı bende arama. Bloom'la haftalardır küs olduğunuzu biliyorum. Sevgilimin aynı haftalarda senin yüzünden kaç kere ağladığını da biliyorum. Mesajlarını dinliyordum. Sadece cevap veremiyordum."
Stella az öncekinin aksine şaşırdı bu sefer.
"Ben b-bilmiyordum"
Helia Sky'a sakin olmasını fısıldarken. Brandon ve Flora yıkılmış gibi duran Stella'nın kollarından tutuyorlardı.
"Sadece benim suçum değildi!"
Diye bağırdı son kez. Ardından gelen ses ortamdaki gerginliği mutluluğa bırakacaktı. "Kimsenin suçu değildi..."
dedi zorlukla Bloom. Aynı anda yükselen Bloom sesleri mutluluğu işaret ediyordu. "Dikkatli değildim. Tamamıyla benim suçumdu..."
Bloom zorlukla çıkan sesini öksürükle düzeltmeye çalışırken Sky yanına yaklaştı. "Bloom. Ben...Yani."
Bloom zorlukla kollarını iki yana açtı.
"Bir yıldır görüşmüyoruz ve sen sevgiline sarılmıyorsun bile."
Sky heyacandan ne yapacağını şaşırmış bir biçimde kollarını yatan sevgilisine sardığında Teninin hala soğuk olduğunu hissetti.
"Sen iyi misin?"
Bloom çok özlediği kokuyu içine çekerken fısıldadı.
"Olacağım. Tabi birlikte olduğumuz sürece..." ardından gözlerini ona vicdan azabı çeker gibi bakan Stellaya çevirdi.
"Sihirli boyutun en güzel perisi böyle üzgün görünmemeli..."
dedi gülmeye çalışarak. Çok canı acıyordu. "Özür dilerim."
Dedi Stella hiç bir şey söylemeden.
"Gel buraya Stella. Özür dileyecek çok vaktin olacağından emin olabilirsin."

Bloom & Sky / RuhWhere stories live. Discover now