15

41.8K 1.6K 175
                                    

Olayları bir de Pusat beyden dinleyelim.
..
..
Pusat'tan:

Sonunda eğitim raporlarını bitirmiştim. Son olarak albaya imzalattıktan sonra evime gidip dinlenebilirdim. Dosyanın yanında duran telefonuma baktım bildirim yoktu. İki gündür yazmıyordu. Tabii ben de yazmıyordum. Aslında hesabından paylaştığı son fotoğraftan sonra çok kez yazmak istemiştim ama yazmamıştım. Daha fazla düşünmeden telefonu bıraktım ve dosyayı alıp benim bir üst katımda olan albayın odasına çıktım.

Kapıdaki asker beni görünce hemen asker selamı vermişti.

"Rahat asker, albay odasında mı?"

"Odasında komutanım, hatta yeni gelen yüzbaşı da odada."

Kapıyı vurup gel sesini duyunca içeri girdim. Hemen askeri selamı verdim.

"Hoş geldiniz üsteğmenim. Biz de yüzbaşı ile oturuyorduk."

"Hoş buldum komutanım, ben bugünün raporlarını getirmiştim."

"Raporu bırakta masaya geç otur."

"Emredersiniz."

Yüzbaşının karşındaki koltuğa oturdum. Aslında direkt eve gitmek istiyordum ama hayallerim suya düşmüştü.

"Merhabalar üsteğmenim ben Yüzbaşı Yusuf Gökmen."

"Memnun oldum komutanım ben de üsteğmen Pusat Haznedar."

Yusuf yüzbaşı diğer giden yüzbaşı kadar sert biri gibi durmuyordu. Aslan yüzbaşı baya sert ve küfürbaz bir adamdı. Onunla hiç anlaşamazdı ama rütbesi ondan yüksek olduğu için saygı duymak zorundaydım.

"Umarım iyi anlaşırsınız yüzbaşı ile."

Akif albayın imalı cümlesine tebessüm ettim. Aslan yüzbaşı birkaç kez ona şikayet etmiştim.

"Ben Pusat ile iyi anlaşacağımızı  düşünüyorum albayım."

Albay, sonunda dosyalarını imzalayıp bana uzattı.

"Bir emriniz yoksa gidebilir miyim komutanım. "

"Yok gidebilirsin. "

İkisine de selam verip odadan çıkacakken Yusuf yüzbaşının bana seslenmesi ile ona döndüm.

"Aslında senden bir ricam olacaktı. Yeğenimi lojmanlara götürür müsün benim burada işim uzun da."

"Tabii komutanım."

Albaydan izin isteyip benimle odadan çıktı. Yeğeninin yanına gidecektik. Umarım küçük, yaramaz bir çocuk değildir. 

"Buraları seviyor musunuz üsteğmenim."

"Memleketimin her yeri güzel komutanım. O yüzden asker oldum. Nereye git derlerse giderim."

Sohbet ede ede ziyaretçi parkına gelmiştik.

"Yeğenim de şurada oturuyor."

Yüzbaşının baktığı yöne doğru döndüğümde gördüğüm yüzle donup kalmıştım. O da bana aynı ifade ile bakıyordu ama ben ondan önce ifademi düzeltmiştim.

Dayısının ona ufaklık demesi baya komiğime gitmişti. Aslında pek ufak yanı yoktu ama bunu sesli dile getiremezdim. Peri, gerçekten güzeldi. İsmi gibi bir peri kızına benziyordu. Fotoğraflardakinden daha güzeldi ama fotoğraflarda şu an göremeyeceği ayrıntılar da mevcuttu.

Resmi bir şekilde tanışmıştık ve dayısı yanımızdan ayrılmıştı. Arabaya doğru giderken resmen bavullara ve kendine eziyet ediyordu. Bavulun birini elinden aldım. Galiba beni görmek onu sinirlendirmişti. Araba da ben de onu biraz sinirlendirmiştim. Hatta arabayı durdurmak zorunda kalmıştım.

"Yesinler saygını yarı çıplak fotoğraf atarken böyle davranmıyordun ama."

Cümlesi ile ben de film kopmuştu ve basmıştım kahkayı. Cümleyi söyledikten sonraki utanan ifade baya komikti. Onu biraz daha utandırmaya karar vermiştim.

"Belki şu an yarı çıplak olmadığın için böyle davranıyorumdur."

Daha da utanan ve sinirlenen ifade beni daha da güldürmüştü. Aslında sinirli ifadesi baya seksiydi ama şu an arabada baş başa iken bu düşünceleri def etmem en iyisiydi.

Arabadan inmeyi bile düşünmüştü ama ıssız yol yüzünden benden kaçamazdı. Ona dayısının hitabı ile seslenmiştim aslında ufak olmadığının farkındaydım. Gördüğüm şeylerden sonra bunu düşünemezdim.

"Neyse seni daha fazla sinirlendirmeyeyim hem sonuçta karşımdaki dairede oturacaksın illa bana işin düşer ya da ben belki senden tuz isterim."

"Ne karşı daire mi?"

Bir anda şaşırıp bana bakınca, benimde gözlerim aralanmış dudaklarına kaymıştı. Acaba öpsem beni öldürme olasılığı kaçtı? Belki de dayısına söylerdi o beni kesin öldürürdü.

"Sen neye bakıyorsun öyle?"

"Dudaklarına."

Ağzımdan yanlışlıkla çıkmıştı. Ben nasıl sesli düşünmüştüm. Kesin bana tokat falan atacaktı zaten sinirliydi.

"Sadece bakmakla mı yetineceksin?"

Benim kulaklarım yanlış duyuyordu galiba. O az önce onu öpmemi mi istemişti?

"Ne?"

"Anlamadıysan ikinciye söylemeye gerek yok üsteğmenim. "

"Gayet güzel anladım ben ve şimdi sana da anlatacağım." diyip dudaklarına yapıştım. Ah bu hareketi arabaya bindiğim ilk an yapmalıydım.

.....
Kiss geldi. Hadi bakalım.

Asker Mi? textingWhere stories live. Discover now