19

34.9K 1.4K 328
                                    

...
Pusat:Eda her şeyi mahvetti. Küçücük bir böcek için ortalığı kaldrmasaydı

Peri:O ortalığı kaldırmasaydı sen beni kaldıracaktın

"Demin yanındaydık hala mesajlaşıyorsun?"

"Seni şikayet ediyor."

Pusat, tam beni öpecekken Eda'nın çığlığı ile apar topar içeri girmiştik. İçeri girdiğimizde tam bir komedi ortamı vardı. Eda kanepenin üstünde tepiniyor, Hamza ise ona garip garip bakıyordu.

"Böcek var Peri kurtar beni."

Eda'nın böcek fobisi üst seviyedeydi. Küçücük böcek görse bile çığlığı basardı. Ben bu duruma alışmıştım ama Pusat ve Hamza için garipti.

"Bunun için miydi yaygara hadi gel biz odaya tekrar gidelim."

"Pusat saçmalama istersen."

Eda'yı, onların garip bakışları altında evden çıkardım. Aslında çığlık atması iyi olmuştu yoksa Pusat ile olay başka bir boyuta gidecekti. Ama ben bu kadar hızlı olmamıza şaşıyordum.

"Daldın gitti Peri. Ne düşünüyorsun?"

"Sabah olanları."

"Olay üstünde olduğunu bilseydim çığlık atmazdım."

Bana kahkalar ile gülen arkadaşıma yastığı fırlattım. Her şeyi dalgaya vurmakta üstüne yoktu.

"Eda Sence her şey çok hızlı gelişmiyor mu?"

"Tam adamına sordun bebeğim ben şimdiye adamı yatağa atmıştım."

Gerçekten de tam adamına sormuştum. Eda ilişkide fazla hızlıydı ama ben temkinli olmayı tercih ederdim.

"Aslında ben ilişkimin sadece cinsel yönde ilerlemesini istemiyorum. Sevmek, sevilmek istiyorum."

"Bunları Pusat'a da söylemelisin."

Bazen hayatımı fazla düşünüyordum. Düşünmeden adım atmaktan hep çekinirdim. Pusat benim pek fazla düşünmeden attığım ilk adım olabilirdi ama daha fazla adım atmaktan da çekinmiyor değildim.

"Haklısın söylemeliyim ama şimdi biz neyiz gibi klişe bir sözle olaya giriş yapmak istemiyorum."

"İnsanlar neden her şeye bir ad koymak istiyordu. Sen onun yanında olmak istiyor o da senin illa bunun bir isme mi ihtiyacı var? Neyse ben acıktım."

Konudan konuya atlama hızı beni şok etmişti ama ben de acıkmıştım. Belki tok iken daha iyi düşünürdüm.

"Kalkta hazırla Eda Hanım."

"Ben misafirim bir kere."

"Ben de misafirim ona bakarsan burası dayımın evi."

"O zaman kalk ikimiz beraber hazırlayalım."

Eda'dan duyduğum en mantıklı cümle olabilirdi. Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterirdi ne de olsa. Eda ile aperatif bir şeyler hazırlayıp karnımızı doyurmuştuk. Koltuklarda yayılma işlemini gerçekleştiriyorduk.

"Askeriyeye mi gitsen yakışıklı sayımı yapardık."

"Hamza pek hoşuna gitmedi anlaşılan."

"Hoşuma gitmedi dersem Allah çarpar. Baya taş çocuk ama alternatifleri çoğaltmak istiyorum."

"Bilmiyorum ki askeriye sonuçta her istediğimizde gidemeyiz."

Dayıma gitme nedenimi de açıklayamazdım. Zaten onu evde görüyordum, özledim gibi bir bahane saçma olurdu.

"Evde kös kös oturacak mıyız yani?"

"Buraya gelirken aklında başka planlar vardı anlaşılan."

"Bilmiyorum ki. Sadece seni ve yakışıklı askerini görmeye geldim. Belki bana da kısmet çıkar diye de düşünmüş olabilirim."

"Koskoca İstanbul da kısmet bitti burada aramaya mı geldin?"

Eda'ya bu cümleyi kuruyordum ama benim de kısmetim yaşadığım yere çok uzak olan bu şehirde çıkmıştı. Belki harita da yerini bulamayacağım şehirdeydim. Yanlışlıkla attığım bir mesaj beni buraya sürüklemişti.

Hayat garip bir yolculuktu. Yolculukta küçük sürprizler bizi bekliyor, ummadığımız anda bizi şaşırtıyordu.

"Evet burada aramaya geldim. Yakında da marsa gidip orada arayacağım."

Dediği şeyle birlikte ikimiz gülmeye başladık. Eda ile farklı karakterler olsakta birbirimizi güldürmeyi, zor zamanımızda yan yana olmayı başarıyorduk. Biz çok dosttuk.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 16, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Asker Mi? textingWhere stories live. Discover now